TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi'ne göre dünyadaki kullanılabilir arazinin yüzde 25'i bozulmakta ve bu da yılda 40 milyar dolar civarında ekonomik kayba yol açmaktadır. Sürdürülebilir arazi yönetimi uygulamaları, zorunlu göçü önleme ve çatışma risklerini azaltma yoluyla iş gücüne ve önemli pazarlara erişimi sağlayacaktır

ANKARA - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi'ne (UNCCD) göre dünyadaki kullanılabilir arazinin yüzde 25'inin bozulduğunu belirterek, "Bu da yılda 40 milyar dolar civarında ekonomik kayba yol açmaktadır" dedi.

BM, UNCCD 12. Taraflar Konferansı etkinlikleri kapsamında, Ankara Ticaret Odası (ATO) Congresium'da, "Sürdürülebilir Arazi Yönetimi İş Forumu" düzenlendi.

İş Formu kapsamında "Ankara Deklarasyonu" sunumunu yapan Hisarcıklıoğlu, katılımcılarla tartıştıkları konu başlıklarını anlattı. Deklarasyonun ana hatlarına değinen Hisarcıklıoğlu, geçen ayki BM toplantısında kabul edilen 2 bin 30 Sürdürülebilir Kalkınma Ajandası'ndaki sürüdürülebilir kalkınma hedeflerinden birinin, "Arazi Bozulumunun Dengelenmesi" olarak belirlendiğini kaydetti. Bu hedefle, 2030 yılında arazi bozulumunda dengeli bir dünya hedeflendiğine dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, "UNCCD'e göre dünyadaki kullanılabilir arazinin yüzde 25'i bozulmakta ve bu da yılda 40 milyar dolar civarında ekonomik kayba yol açmaktadır" diye konuştu. Hisarcıklıoğlu, arazi bozulumunun toplum ve ekonomi üzerinde önemli etkileri olduğuna işaret etti. Bu konuda tüm paydaşların sürece katılımının çok önemli olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, özel sektörün ülkelerin arazi bozulumunun dengeli olduğu ekonomilere dönüştürülmesinde kilit rol oynayabileceğini dile getirdi.

- "Arazi bozulumu iş dünyası için risk"

Deklarasyonun ilk bölümünün sürdürülebilir arazi yönetimi uygulamalarına ve bu uygulamaların kullanımına vurgu yaptığını belirten Hisarcıklıoğlu, arazi bozulumunun iş dünyası için çok farklı risklere neden olabileceğinin altını çizdi.

Hisarcıklıoğlu, sürdürülebilir arazi yönetim uygulamaları arasında, sürdürülebilir tarım, orman yönetimi, atıksu yönetimi ve atıkların bertaraf edilmesi gibi uygulamaların yapıldığını anlattı. Bozulmuş, terk edilmiş toprakları ve doğal ekosistemleri rehabilite etmek için de önemli çalışmalar yapıldığını kaydeden Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:

"Sürdürülebilir arazi yönetimi uygulamaları yoluyla arazi bozulumunun ele alınması, iş dünyası ve diğer paydaşlar için hem arazi varlıklarının tam verimliliğine ulaşmayı mümkün kılacak hem de başka olumlu sonuçlar getirecektir. Öncelikle, sürdürülebilir arazi yönetimi uygulamaları, verimlilik azalışından ve yüksek maliyetlerden kaynaklanan gelir kaybı konusundaki riskleri minimize edecektir. Maliyetlerin düşmesine, operasyonel verimliliğin iyileşmesine, yeni iş imkanlarının doğmasına yol açacaktır.

Ayrıca, sürdürülebilir arazi yönetimi uygulamaları, zorunlu göçü önleyerek ve çatışma risklerini azaltma yoluyla iş gücüne ve önemli pazarlara erişimi sağlayacaktır." Arazi verimliliğindeki düşüşün insanları göçe zorladığına, sosyal çatışma ve fakirliğe yol açtığına vurgu yapan Hisarcıklıoğlu, bunun da iş yapma konusundaki riskleri beraberinde getirebildiğini ifade etti.

- "Özel sektör ve kamu ortak sorumluluk almalı"

Hisarcıklıoğlu, deklarasyonun ikinci bölümünde arazi bozulumunun dengelenmesi hedefine ulaşmak için gerekli uygun ortamın yaratılması konusundaki genel ilkelerin ele alındığını söyledi. Arazi bozulumunun dengelendiği bir ekonomiye geçiş için gerekli sürdürülebilir arazi uygulamalarının hayata geçirilmesinde, özel sektör ve kamunun ortak sorumluluk almasını gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, ulusal stratejinin hazırlanması, politika tasarımı ve uygulanması sırasında dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı:

"- Arazi kaynaklarının durumunun değerlendirilmesi ve her ülke düzeyinde hedeflerin belirlenmesi için iş dünyasıyla erken diyaloğa girilmesi,

- Herkese eşit şartlar sunan, açık ve öngörülebilir politikalar ve yasal zorunluluklar geliştirilmesi,

- Arazi bozulumunun dengelenmesi uygulamalarının maliyetli olabileceği göz önünde bulundurularak bu konuda ticari kazançlara olanak sağlayacak ekonomik teşvik politikaları dizayn edilmesi,

- Uyumdan kaynaklanacak maliyetlerin azaltılması için arazi bozulumunun dengelenmesi ve diğer çevresel ve sosyal öncelikler arasında sinerjinin inşa edilmesi,

- Hedefe yönelik teknik ve finansal destek sağlanması,

- Devam eden çoklu paydaş diyaloğunun kolaylaştırılması,

- Arazi bozulumunun dengelenmesi ile ilgili risk veya fırsatlar konusundaki bilgi eksikliğinin önüne geçilmesi,

- İş dünyası açısından belirsizliğin önüne geçecek şekilde yaygın iletişimin ve sonuçların paylaşılmasının sağlanması."

Hisarcıklıoğlu, deklarasyonun iş dünyası açısından gelecek döneme ışık tutan temel doküman olma olduğunu dile getirdi. Deklarasyonun ve 12.Taraflar Konferansı'nın çıktılarının, yıl sonunda Paris'te yapılacak İklim Değişikliği Taraflar Konferansı'na da taşınması ve katkı yapmasını arzu ettiklerini söyleyen Hisarcıklıoğlu, çevre konusunda global mücadelenin önemini vurguladı ve özel sektör olarak üzerlerine düşen görevleri yerine getireceklerini ifade etti.