İki seçimi çok yakından izledik. Bunlardan biri, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi, Diğeri Cumhurbaşkanlığı seçimi. Yüksek Seçim Kurulu, 13 bin oy farkıyla İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı seçimini iptal etmişti. AKP’nin adayı Binali Yıldırım da “seçimi ben kazandım” diyerek seçmeni kandırmıştı. Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, sandığın başından ayrılmadı, sonuna kadar direndi ve birinci seçimi yüzünün akıyla kazandı. 13 bin fark. Sonra Yüksek Seçim Kurulu, bu seçimi iptal etti. İkinci seçim Haziran’da yapıldı. Ekrem İmamoğlu, çok başarılı bir seçim kampanyası yürüttü. Aleyhinde oy vereceğini söyleyen teyzelerin bile boynuna sarılarak gönüllerini aldı. Meydan konuşmaları da harikaydı. Bir keresinde gömleğinin kollarını kıvırıp, “işte varım” diyerek sevenlerini coşturmuştu. Güzel bir çocuk, seçim otobüsünün yanında koşarak O’na şöyle seslendi: “Ekrem abi, üzülme, her şey çok güzel olacak.” O güzel çocuğun sözleri seçimin sloganı oldu. Halâ halkın dilinde. Seçim gecesi İmamoğlu sık sık televizyonlara çıkarak bilgi verdi. “Kimsenin hakkını yemedim. Hakkımı yedirmeyeceğim” diyerek meydan okudu. Sandığın başından ayrılmadı. CHP milletvekilleri oy torbalarının üzerinde yatarak sabah ettiler. Bu arada İl Başkanı Canan Kaftancı hanımefendinin müthiş planlamasını da kaydetmek gerekir. Seçimin kazanılmasında çok emeği geçti. Sonuç: Seçmen, bu defa 806 bin küsur oyla cevap vermişti. YSK sonuç hakkında hiçbir itiraz yükseltemedi. Herkes, kabullenmek zorunda kaldı ve İmamoğlu alnının teri ve halkın teveccühüyle başkan seçildi. Diğer seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimiydi. Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce’yi partisinin adayı olarak ilan etti. İnce de başarılı bir kampanya yürüttü. Meydan konuşmalarında çokça alkışlandı. Neler vadetmemişti ki ??? Seçim sonunda sandığın başından ayrılmamak dahil, 30 bin avukatı oraya yığacağını söyledi. Gece oldu, sonuç açıklandı. Yüzde 30 civarında oy almıştı ama kazanamamıştı. O oyları kendi oyu zannederek kendisine güç vehmetmişti. Hal bu ki “o oylar bizimdi” diyenler şimdi haram ettiklerini açıklıyorlar. Güneşin batmasıyla birlikte battı ve o gece ortalıkta görünmedi. İddialara göre birkaç arkadaşıyla birlikte bir otelin lobisinde kafayı çekti. Sonra da gidip yattı. Seçmenlerine açıklama yapmayı bile düşünmedi. Şimdilerde, yeniden aday olmanın yollarını arıyor. Partisinden istifa edip, parti kuracak. Erdoğan hakkında söyledikleri ise halâ hafızalardadır. Neler dememişti ki !!! Partisine olan hırsının, hıncının sınırı nereye dayanmış, bakalım: Yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olacağını ihsas ettirerek “İkinci turda Erdoğan’a oy verebileceğini” bile söyleyebiliyor. Yakışır.