Avrupa'da 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı kutlandı Avrupa'da 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı kutlandı

DİCLE KAVAK EKMEKCİ/ANKARA - Ülkemizde meydana gelen 6 Şubat deprem felaketlerinde yaşanan iletişim sıkıntılarını paylaşmak ve çözümler üretmek adına Bilgisayar Mühendisleri Odası tarafından “Deprem, internet ve iletişim haklarımız” söyleşisi yapıldı. Moderatörlüğünü Bilgisayar Mühendisleri Odasından Güler Sağıt’ın üstlendiği söyleşide, Bilişim ve Teknoloji Uzmanı ve Araştırmacı Gazeteci Füsun Sarp Nebil, Prof. Dr. Yaman Akdeniz, Bilişim Hukuku uzmanı Avukat Faruk Çayır konuşmacı olarak yer aldı.
Geçen yıl Türkiye’de meydana gelen ve 10 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki iki depremin hemen ardından iletişim kesilmişti. GSM operatörlerinde yaşanan iletişim sıkıntısı sebebiyle bölgedeki arama kurtarma çalışmaları etkilenirken depremden kurtulan depremzedeler yakınları ile iletişime geçememişti. İletişimde yaşanan bu aksaklığın sebepleri, baz istasyonlarının durumu, altyapı ve hukuk alanındaki temel eksikler ile bundan böyle yapılması gerekenler “Deprem, internet ve iletişim haklarımız” başlıklı söyleşide konuşuldu.  Söyleşide, deprem zamanında verilen erişim engelleme kararı ile ilgili konuşulurken, bilgi edinme hakkı ve  internet hakkı üzerine tartışıldı. Bant daraltma ve erişim engelleme kararlarının iletişimin sınırlarını engellediği ve hem ifade hem de basın özgürlüğüne ket vurduğu üzerine değerlendirilmelerde bulunuldu.
Ç K J G N F G N FAçılış konuşmasını yapan Güler Sağıt, “Ülkemiz, 6 Şubat 2023 Pazartesi günü meydana gelen iki büyük depremle sarsıldı. Oldukça geniş bir coğrafyada hissedilen felaket, 11 ilimizde ciddi can ve mal kaybına neden oldu. Deprem felaketi sırasında yaşanan en büyük sıkıntılardan biri iletişim alanındaydı ve enkaz altında kalan yurttaşlarımız GSM şebekesine ve internete erişemedi. Buna depremin üçüncü günü, henüz enkazın altında canlarımız varken sosyal iletişim ağı Twitter’da meydana gelen yavaşlama eklendi. Konunun kamuoyu gündeminde tutulması ve hukuki girişimlerin yapılması konusunda en fazla çaba gösteren üç değerli konuğumuz bizlerle deneyimlerini paylaşacak” açıklamasında bulundu.
Nebil: “Afet anında iletişimin sürdürülmesi için çözüm iletişim çeşitliliği”
İlk sözü alan Füsun Sarp Nebil, Türkiye’nin deprem bölgesi olduğunu hatırlatarak dünyanın gelmiş olduğu teknolojik sıçramalara rağmen ülkemizde son yaşanan deprem felaketinden sonra iletişim ağının çöktüğünü belirtti. Nebil, konuşmasına depremde neden iletişimin kesildiğini açıklayarak başladı. Hatların kopması, altyapı eksikliği, kapasitenin dolması ve iletişim araçları çeşitliliğinin olmaması olarak açıkladığı temel nedenleri detaylandırdı. Nebil açıklamasında, “2013’ten beri altyapı eksikliğini kilometre ile veriyoruz. 4-5 milyon kilometre fiber optik altyapı yerine sadece 600 bin kilometre fiberimiz var. 2024 Mart yılı itibariyle dünya internet hız karşılaştırmasına baktığımızda dünya ortalamasının çok altındayız. Mobilde 72., sabit internette 110. Sıradayız.  Dünyanın en hızlı internetinin yüzde 12 si kadar, sabitte ise yüzde 14’ü kadar hızımız var maalesef” dedi. Depremde mobil altyapı koparak binaların üzerindeki baz istasyonlarının çöktüğünü ifade eden Nebil, baz istasyonlarının çoğunun zaten kötü binaların üzerine yapıldığını, çünkü insanların radyasyon korkusundan binalarına baz istasyonu kurdurmak istemediklerini belirtti. Nebil konuşmasının devamında, “Depremde baz istasyonlarının yıkılması adeta bir kader. Altyapının hasar görmesi durumunda kaçınılmaz olarak iletişim yok oluyor ve hatlar kopuyor. Çözüm, iletişim çeşitliliği ve teknolojik farklılık. Wireless (WİFİ), uydu, telsiz ve uydudan telefon. Bunların çözüm olarak düşünülmesi ve buna yönelik bir eylem planı yapılması gerekiyor. Uydudan telefon henüz yeni yeni deneniyor tabi. İletişim araçlarının çeşitliliği derken esas olan birden fazla fiber hattın olması. Ülkemizde bu konuda tekelleşme var. Öte yandan kapasitenin durması ise kaçınılmaz bir durum. Yatırımlar devlette de özel firmada da standart duruma göre yapılır, olağanüstü duruma göre yapılmaz. Nu nedenle kapasitenin durması olağan bir durumdur. Fakat tüm bu süreçlerde asıl problem iletişim araçlarının çeşitliliği için gerekli ve yeterli çalışmaların yapılmaması ve buna yönelik planların ortaya konulmaması ile şebekenin tek olması” diye konuştu.
“İletişim insanları kurtarmak ve bölgeye yapılacak yardımlar için önemli”
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ve il valiliklerinin Risk Azaltma Planları olduğunu söyleyen Nebil, bu planların uygulamasında eksiklikler olduğunu ve ayrıca genel anlamda bir mevzuat eksikliğinin yaşandığını belirterek “Alt yapı eksik, şebeke çeşitliliği yok, mevzuatta problem var, planlamalar var fakat uygulama aşaması yok. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) dediğimiz kurum, istihbarat örgütü gibi erişim engellemek için çalışıyor” açıklamasında bulundu. Nebil, söyleşi süresince bahsettiği konulardan yola çıkarak temel problemleri şebekede tekel, fiber optik şebeke zayıflığı, alternatif şebekenin kısıtlanması, baz istasyonlarının sorunlu olması ve kritik altyapı tanımlarının eksikliği olarak açıkladı.
Akdeniz: “Kamunun haber alma ve bilgi edinme hakkı asla engellenemez”
İlk kez 25 yıl önce İngiltere’de bilgi edinme hakkı konusunda başvuru yaptığını belirterek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Yaman Akdeniz, bilgi edinme hakkındaki şeffaflığın gün geçtikçe azaldığını söyledi. 2009’dan beri Türkiye’deki erişim engellerine ulaşmaya çalıştığını vurgulayan Akdeniz, bilgi edinme hakkıyla ilgili başvurularına yanıt gelmediğinden ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine vurgu yaparak yaşadığı hukuki süreci anlattı. Akdeniz, Türkiye’yi sarsan iki depremin olduğu günlerde arama kurtarma çalışmalarının devam ettiği süreçte BTK tarafından bant daraltma ile karşılaşıldığını ve arama kurtarma çalışmalarının sekteye uğradığını söyledi. Akdeniz, deprem sürecinde yaşattığı mağduriyet nedeniyle BTK’ya dava açtığını belirterek, “6 Şubat 2023 depremlerinin hemen ardından Twitter platformu, arama kurtarma ve yardım faaliyetlerinde etkin bir biçimde kullanılırken, yaklaşık 10 saat boyunca bant daraltma uygulaması yapan BTK’ya bilgi edinme hakkı başvurusunda bulunarak kuruma beş soru sordum. Sorduğum hiçbir soruya cevap alamadım, genel geçer ifadelerden oluşan basit bir yanıt yollandı. Hukuka aykırı ve bilgi edinme hakkı ve ifade özgürlüğünün ihlali niteliğindeki bu kararın iptal edilmesi için idari yargı yoluna başvurdum ve Ankara 15. İdare Mahkemesinde dava açtım. BTK, dava savunmasında bilgi edinme başvurusunda talep ettiğim belgelerin, Hizmete Özel gizlilik derecesi niteliğinde olması nedeniyle verilen cevabın hukuka uygun olduğunu iddia etti. Anayasa Mahkemesi’nin Yaman Akdeniz (2) Genel Kurul ve yeniden yargılama kararına rağmen henüz kurumun elinde bulunan erişim engelleme istatistikleri tarafıma verilmedi” dedi. Akdeniz, talep ettiği tüm bilgilerin hepsinin Anayasa Mahkemesinin de belirttiği üzere kamu menfaatine ilişkin olup, kamuyu bilgilendirme değerinin de çok yüksek olduğunu vurgulayarak konuşmasının devamında “Bu belgelerin herhangi bir gizlilik niteliği olamaz. Kamunun haber alma ve bilgi edinme hakkı asla engellenemez. Bu konudaki çalışmalarıma devam edeceğim” sözlerine yer verdi. 
Deprem 2Çayır: “İnternete ulaşabildiğiniz sürece bilgiye erişebilir haldesiniz”
Avukat Faruk Çayır, evrensel hizmet kanunundan bahsederek internet ve telefonun evrensel hizmet kapsamına girdiğini söyledi. Çayır, “Türkiye’de 6 Şubat’ta yaşanan 10 ili ve yaklaşık 15 milyon büyüklüğündeki büyük depremin ardından 8 Şubat tarihinde saat 16.00’dan sonra Twitter ve Tiktok gibi sosyal medya platformlarına yönelik bant genişletme uygulanmaya başlandı. Bu konuda CİMER üzerinden BTK’ya ve bu uygulamalara karşı etkili başvuru yolu bulunmaması prensibi temel hak ve özgürlükler ancak kanunla sınırlanabileceği ilkesine, yaşam davranışı müdahale niteliğiki, Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Komisyonunun İnternet Kullanıcıları İçin İnsan Hakları Konusunda Cm/Rec(2014)6 Sayılı Tavsiye Kararı Ve Açıklayıcı Memorandumuna, Birleşmiş Milletlerin İnternetteki İnsan Hakları Ve İlkeleri Şartına, 5369 sayılı evrensel hizmet kanununa, ifade özgürlüğüne, basın özgürlüğüne, haber alma aleyhine aykırı olması kuralı ihtiyati talepli olarak Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunduk” dedi. 
Devletin telekom şirketlerinin yıllık cirolarından bir kısmını fon olarak topladığını belirterek “Twitter’da bant daraltma yaparak insanların iletişime geçmesini engellemiş oluyorsunuz ve interneti keserek bilgiye erişimin önüne geçiyorsunuz. Bant daraltma uygulaması idari bir mekanizma içerisinde verilen bir karar. Söz konusu bant daraltma uygulaması alınan duyum ve bilgiye göre 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 60’ıncı maddesinin onuncu fıkrasına göre Cumhurbaşkanı’nın kararı üzerine BTK tarafından alınan karara ilişkin yaptırım kararı üzerine alınmış” diye konuştu. Çayır devamla, “Afet zamanlarında doğru ve kapsamlı enformasyona erişim yurttaşın aslı hakkıdır ve hayati bir durumdur. Dezenformasyonla mücadele için siyasi erkin öncesinde şeffaf bir şekilde enformasyon koruması ve yurttaşın enformasyon sürümü için altyapılara erişimi temin etmesi gerekir” diye konuştu. Bilgiye erişimin özgürlük olduğunu vurgulayan Çayır, sosyal kapsamlı bantlama uygulamasının yalnızca iletişimin sınırlarını değil aynı zamanda ifade özgürlüğünün ve basın içeriğinin de içeriği olduğunu belirterek erişim engellemesinin bıçak sırtı konulardan biri olduğunu söyledi.
“Kriz anında doğru kararlar verilmeli” diyen Çayır, devletin vatandaşlara doğru haber verebilmenin yanı sıra devletin de vatandaşlara ulaşım ve yardım konusunda kendilerini anlatabilmesi için de internete ihtiyacı olduğunu söyledi. Kriz ve afet anında vatandaşla devletin birbirine doğrudan ulaşması ve devletin vatandaşına hizmet edebilmek için iletişim yollarını arttırması gerektiğini söyleyen Çayır, internetin kısıtlanmasıyla iletişim ve yaşam hakkına ket vurulduğunu bildirdi. Çayır, “İnternet temel bir yaşam hakkıdır ve devletler düzgün ve etkili bir şekilde internet üzerinden iletişimin sürdürülmesini sağlamalı, güçlendirilmiş altyapı çalışmalarıyla internet hizmetini genişletmeli” ifadesinde bulundu.
Bir deprem bölgesi ülkesi olarak her depremden ağır travmayla çıktığımızı söyleyen moderatör Sağıt, özellikle afet zamanlarında iletişimin ve internetin öneminin anlaşıldığını söyledi. Sağıt, “Türkiye İnterneti 12 Nisan 2024'de 31. yılını doldurdu. Türkiye’de İnternet’in 31. yılını kutladığımız bu günlerde Türkiye’de interneti toplumun gündemine interneti yerleştirmek için  “Deprem, İnternet ve İletişim Haklarımız” konusunun oldukça önemliydi.  İnternet Yaşamdır diyerek söyleşiyi sonlandırdı. 

Muhabir: Dicle Kavak Ekmekçi