Yusuf KANLI  Bazı arkadaşlar başlamışlar toplanmaya yine orada burada “Cypruspeacenow” pankartları altında. Olur. Kıbrıs’ta çözüm gerçekten çok gecikti. Bugün olsa düne göre geç, yarın olsa bu güne göre geç. Keşke 1963’de bozmasaydı ortaklık cumhuriyetini Rumlar, olmasaydı Kıbrıs sorunu. Ne güzel olurdu zar zor oluşturulan, kerhen kabul edilen Kıbrıs Cumhuriyeti uzlaşısı kalıcı olabilse, iki halk arasında ilişkiler geride bırakılan yarım yüzyılda bir birine güvenen, ortak gören, olmadan kendini eksik hisseden bir yapıya doğru gelişebilseydi. Ne olursa olsun canını, malını, namusunu kurtaran, hayatta kalmasını sağlayan onurlu ve şanlı Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı’nı suçlayıp Türk olmayan her şeyi kutsallaştırıp, Oslo sendromuyla adeta tapan arkadaşların insafa gelmesini, gerçekleri görmesini beklemek çok mu abes olur acaba? Sağcısıyla, solcusuyla, oportünistiyle, gerçekçisiyle birlikte bir yaşam sürecekse Kıbrıs Türkü, ümit etmekten vaz geçmemek lazım. En azından bu arkadaşların da bir gün “Güvenlik benim de ihtiyacım. Garanti sistemi olmayan, etkin Türk garantisi içermeyen bir anlaşmayı istemiyorum” demesini beklemek çok mu abes olur acaba? Son tıkanıklık nerede olmuştu süreçte? Hatırlayan var mı? Rum tarafının yarattığı problemler ne kadar kolay unutulup, boyuna abalıya vurmak tercih ediliyor? Rum lider Nikos Anastasiades “Garantiler halledilmeden asla” deyip süreci yokuşa sürmemiş miydi? Rum tarafıyla empati şampiyonu Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı bile dayanamamış, “Bu kafayla bir bir yere varılmaz” diye patlamamış mıydı? Sonra? Gidildi BM’de yemek yenildi genel sekreterle birlikte. İlan edilmedi mi dünyaya yemek sonrasında “Sorun kalmadı, Cenevre yolcusuyuz” diye? Şart falan yoktu güya. Ama, satır aralarında vardı bir şeyler. Nitekim o satır arası ipuçlarından Rumların bugün söylediğini hemen o akşam demişti bazı arkadaşlar. Ne demekti “Güvenlik konusunda ortak bir belge düzenlenecek” açıklaması? Ne demekti Cenevre beşli konferansı öncesinde bu belgenin hazırlanacağı ve sonra İsviçre’ye gidileceği? Nitekim, Rum tarafı açıkladı durumu. “Ya güvenlik boyutunda bir ortak belge yapılır BM özel temsilcisi tarafından ya da Cenevre’ye gitmeyiz...” Teşekkürler. Bu kadar işte. Uzlaşı dediğiniz, birlikte bir yaşam kuracağız dediğiniz Rum kesimi daha ilk adımda sizi kandırıyor, arkadan dolanıp gerçek amacını gerçekleştirmeye, yani Türkiye’yi adadan çıkartmaya, çalışıyor ve Akıncı’yı da aptal yerine koyuyor. Ne yazıktır ki Akıncı ve ekibi de hala daha ısrarla sanki karşı tarafta iyi niyet varmış, doğru dürüst ve eşitlik temelli bir anlaşma istiyorlarmış gibi bir tavır içinde kabulleniyorlar her şeyi. Kıbrıs sorununun güvenlik boyutu önemli. Toprak da öyle, mal-mülk de. Güvenlik boyutunu ayrı ele alıp, ortak metinle halletmek ve sonra diğer konulara geçmeyi talep etmek, aslında anlaşma istemiyorum anlamında bir tavırdır. Kıbrıs Türk liderliği salak mı ki toprak, mal-mülk ve en önemlisi siyasi eşitlik, yönetime eşit ve etkin katılı hakkı konuları tamamlanmadan güvenlik ile ilgili bağlayıcı adım atacak? Düpedüz yalan söyleyerek, Denktaş’ın anısına hakaret ederek, güya rahmetli başkan da kabul etmiş iddiasıyla Rum tarafına %28.2’lik harita verme hıyanetinden sonra şimdi de Türkiye’nin garantisini sulandıracak bir dokümana imza atılır ise Kıbrıs Türk halkı bunu hiç affetmeyecek ve elbet bir gün hesap soracaktır. Kıbrıs sorunu yönetim paylaşım sorunudur. Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türkü ile ada yönetimini eşitlik temelli paylaşmasında yaşadığı takıntılı ve sıkıntılı durumun sonucudur. Geriye kalan tüm diğer boyutları da Kıbrıs sorununun önemli ve çözülmesi gereken unsurlarıdır ama siyasi eşitlik ve yönetim paylaşımı halledilmediği takdirde diğer alanlardaki ilerleme palyatif olacak, sürdürülemeyecektir. Meseleye böyle bakmak ve gerçekçi adım atmak zorundayız. New York yemeğinde Cenevre’ye gitme vizesini ancak güvenlik boyutuyla ilgili özel temsilcinin bir “ortak belge” hazırlamasını kabul etmek, krize sebep olan Rum ön şartını BM’ye onaylatmak anlamında bir beceriksizlikti. Yapıldı ve başarı olarak da sunulmaya çalışıldı. Gelinen noktada, hani derler ya, “Dün yenen hurmalar, bugün tırmalar.” Yaşadığımız sıkıntı dünkü beceriksizliğin faturasıdır. Ne yazıyor Akıncı’ya yakın yazarlar bugün? Anastasiades yeni oyun peşindeymiş, esasında Cenevre’ye gidip Kıbrıs sorununun her boyutuyla ele alınacağı ve sonuç alınıncaya kadar sürecek bir çalışmadan kaçmaya çalışıyormuş... Dua edin öyle olsun. Dua edin adam kaçsın Cenevre’den. Dua edin adanın hidrokarbon zenginliğini Türklerle paylaşmak istememesi yüzünden bir kez daha görüşme arabasını yokuşa sürsün Rum tarafı... Yoksa, halimiz perişan... Olmayacak, olamayacak çözümü derde deva diye sunup sonuç beklemek  yağmur duasına çıkmak gibi mi yoksa Nasreddin Hoca’nın göle maya çalması gibi mi bir şey siz karar verin. Kimse boşuna Rum tarafını suçlamasın. Kesin olan, Rum tarafını suçlamak yersiz, ne oluyor ise beceriksiz liderlik ve beceriksiz ve teslimiyetçi görüşmeci ekip sayesinde. Umarım sonumuz felaket olmaz.