TBMM - CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, "derhal, beklemeden, seçimli olağanüstü tüzük ve program kurultayı" yapılması çağrısında bulunarak,  "Bu olağanüstü kurultayımız, cumhurbaşkanlığı kurultayı olarak anılacaktır. " dedi. İnce, TBMM'de CHP'li 13 milletvekilleriyle basın toplantısı düzenledi. Referandum sürecini geride bıraktıklarını anımsatan İnce, il, ilçe, belediye başkanlarının, milletvekillerinin, partililerinin, demokrasi aşıklarının, sivil toplum örgütlerinin, hep birlikte çok başarılı süreç yürüttüklerini söyledi. "AKP çaldı, YSK aracı oldu, son anda da CHP yönetimi bir hata yaptı." diyen İnce, YSK'nın, kendi genelgesine, Meclisin çıkardığı yasaya, kendi tanıtım filmine, sandık başkanlarına gönderdiği mesaja uymadığını öne sürdü. İnce, AK Parti temsilcisinin, 16 Nisan saat 16.10'da mühürsüz oyların geçerli sayılması için dilekçe verdiğini, YSK'nın bunu kabul ederek sandık başkanlarına mesaj atığını anımsattı. Muharrem İnce, CHP yönetiminin ise sandık görevlilerine, sadece YSK'nın mühürsüz oylarının geçerli sayılması kararını bildiren mesaj attığını, mühürsüz oyların tutanak altına almasının istenmeyerek hata yapıldığını savundu. Ellerinde belge yoksa, bu mesaj yüzünden olduğunu ifade eden İnce, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu mesaj doğru çekilseydi belge olacaktı. AKP kanunsuz başvuru yaptı, YSK tam kanunsuz karar verdi, CHP yönetimi de ne yazık ki gereğini yerine getiremedi. Bu saatten sonra dilekçelerle hak arayan, sadece mahkeme önlerinde hak arayan bir partinin ötesine geçmeliyiz. Hukuk, yargı yollarına başvurmayalım demiyorum. Açıklama yapmak için seçim günü saat 23.00'ü beklemek nasıl eksik, yanlışsa, sözde hakim cübbesi giymiş çay tiryakisi müdavimlerin masa başı oyunlarına böyle cevap veremeyiz. Daha ilk günden hayır mitinglerine devam etmeliydik." "Baştan aşağı değiştirmeli" CHP'li İnce, geldikleri noktada önlerinde yepyeni bir durum olduğunu, CHP'nin kendisini, bu yeni duruma göre yeniden düzenlemesi, programını, tüzüğünü, dilini, söylemini, yönetim anlayışını baştan aşağı değiştirmesi gerektiğini söyledi. "Yüzde 25'i  yüzde 30 yaptım" demenin başarı sayılmadığını, artık 50 artı 1 gerektiğini ifade eden İnce,  seçimin Kasım 2019'da yapılacağının garantisinin olmadığına işaret etti.  İnce,  bu yeni durumda CHP'nin tüzüğü ve programının yeni duruma cevaz vermediğini ileri sürerek, CHP tüzüğünde il, ilçe başkanı, genel başkanın nasıl seçileceğinin belli olduğunu ancak cumhurbaşkanı adayının nasıl belirleneceğinin yazılmadığını kaydetti. İnce, "tıpış tıpış oy verme" döneminin geride kaldığını ifade etti. İl başkanları toplantısında, başkanlara yanlış bilgi verildiğini,  kasımda olağan kurultay sözü verildiğine vurgu yapan İnce, Siyasi Partiler Kanunu'nun, 16 Ocak 2018'den önce, 2 yıl dolmadan olağan kurultayın toplanamayacağını söylediğinde, CHP yönetiminin geri adım attığını belirtti. İnce, "Geldiğimiz noktada ısrar etmek, diretmek, durumu kavrayamamaktır, tehlikenin farkına varamamaktır, yüzde 49'u anlayamamaktır. Yapılması gereken basittir; derhal, beklemeden, seçimli olağanüstü tüzük ve program kurultayıdır. Partinin önce yüzde 26'yı kucaklaması, sonra yüzde 49'u kucaklaması, 49'u 51 yapmak için çalışmalar yapmasıdır. Bu olağanüstü kurultayımız, cumhurbaşkanlığı kurultayı olarak anılacaktır. " diye konuştu. Cumhuriyetin tehlikede olduğunu, dalga geçilecek bir durum bulunmadığını öne süren İnce, televizyondan cumhurbaşkanı adayı öğrenme döneminin kapandığını, buna izin veremeyeceklerini belirtti.İnce, yakışanın tüzük gereği, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun, olağanüstü kurultayı toplaması olduğunu dile getirerek, şu değerlendirmede bulundu: "İmza toplamak gibi sürece girmek partimizi yorar, tartışmaya açar, bu doğru değildir. Ama zorunlu hallerde bunun yapılmayacağı anlamı da çıkarılmamalıdır. 'Cumhurbaşkanı karşısında nasıl fren mekanizması yok. Yeni sistemde cumhurbaşkanını Yüce Divan'a göndermek için 400 milletvekili gerekiyor, bu imkansız' deyip, Cumhurbaşkanı'nı eleştirirken, CHP'nin olağanüstü seçimli kurultay istemesi için de 650'ye imza gereklidir dersek, insanları inandıramayız. Türkiye'de demokrasi istiyorsak önce partimizde demokrasi istemeliyiz. İstediği kişiyi, istediği zaman genel başkan yardımcısı yapabiliyorsa ve görevden alabiliyorsa sonra cumhurbaşkanına dönüp, 'İstediğin kişiyi vali yapıyorsun, sonra görevden alıyorsun' deme hakkımız yoktur. Delegelerden korkmamalıyız, bu delegeler bu partinin evlatlarıdır. Mevcut delegeler de yeni seçilecek delegeler de bizim kardeşimizdir. Kavga lüksümüz yoktur, kim seçilirse seçilsin onun etrafında kenetlenmek, büyük uzlaşmayı kurmak zorundayız.  Kimseyi tahrik etme hakkımız, kimseyi kapının önüne koyma lüksümüz yoktur. Amacımız kendi arkadaşlarımızı kapının önüne koymak değil, kapının önündekileri içeriye almak, büyütmek, kucaklamak olmadır. 'Seni disipline gönderirim' yerine, onu kahve içmeye davet edip, gönlünü almaya, yanlışı varsa yüzüne söylemeye ihtiyacımız vardır. Kendi PM üyesinin eleştirilerine katlanamayanlar, nasıl büyük şemsiyeyi, büyük uzlaşmayı kuracaklar? Kendi arkadaşlarına katlanamayanlar topluma bunu nasıl anlatacaklar? "