İzmir’de bulunan Pi Gençlik Derneği, üniversite yıllarında STK (Sivil Toplum Kurumu) faaliyetleri yürüten gençlerin, mezun olduktan sonra bir araya gelerek kurdukları bir oluşum. 2014 yılından beri faaliyet gösteren dernek, özellikle Avrupa Birliği’nin gençler için ayırdığı fonlar aracılığıyla Türkiye’nin farklı şehirlerindeki gençler için yurt dışında deneyim kazanma imkânı sunuyor. Gençlere yabancı dil, CV hazırlama, mülakat teknikleri, flört şiddeti gibi konularda da ücretsiz destek sağlayan Pi Gençlik Derneği’nin Başkanı Begüm İntepeler, çalışmalarını ve Türkiye’de gençlerin temel sorunlarını 24 Saat Gazetesi için anlattı
SULTAN YAVUZ/ANKARA Pi Gençlik Derneği, İzmir’de 2014 yılında kurulan ve üniversite öğrenimi sırasında çeşitli dernek ve STK’larda gönüllü çalışan gençlerin bir araya gelmesiyle oluşmuş bir proje. Deneyimlerinden yola çıkarak mevcut STK’lardaki eksikleri tamamlamayı hedefleyen Pi, başta gençler için yurt dışı imkânı sağlamasının yanı sıra, dil desteği, flört şiddeti, CV hazırlama ve mülakat teknikleri gibi pek çok konuda destek veriyor. Derneğin kurucularından olan ve aynı zamanda başkanlığını da yütüren Begüm İntepeler, akreditasyon sağladıkları 2017 yılından bu yana her yıl başvuru sayısının ikiye katlandığını ve gençlerin en çok Almanya’yı tercih ettiklerini söylüyor. Sıralamayı İskandinav ülkelerinin takip ettiğini kaydeden İntepeler, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen iki veya 12 aylık yurt dışı gönüllülük çalışmalarının, yurt dışını tanıma, dil geliştirme ve özgüven kazandırması açısından önem arz ettiğini kaydediyor. İntepeler’e göre Türkiye’deki gençler sosyal ve ekonomik açıdan umutlu değiller ve hem demokratik katılım eksikliği hem de işsizlik, genç kesim üzerinde baskı yaratan temel sorunlar olarak görülüyor. -Sizi ve derneği tanıyabilir miyiz? Begüm İntepeler: Ben İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde halkla ilişkiler ve reklamcılık alanında öğrenim gördüm. Üniversitedeyken öğrenci kulüpleriyle beraber sivil toplumla tanıştım. 18 yaşımdan itibaren hem öğrenim gördüğüm alanla ilgili hem de öğrenci toplulukları ve STK etkinlikleriyle dolu bir okul hayatım oldu. 2014 yılında ise birbirimizi bu faaliyetlerden tanıdığımız arkadaşlarımızla birlikte hem bir iletişim ajansı kurduk hem de Pi Gençlik Derneği’ni hayata geçirdik. Ben altı yıldır iletişim danışmanlığı yapıyorum ve aynı zamanda derneğin başkanlığını yürütüyorum. Her birimiz STK’nın farklı alanlarında çalışıyorduk ve deneyimlerimizi birbirimize aktarıyorduk. Tecrübelerimizden sonra neden kendi çatı organizasyonumuzu yapmıyoruz dedik. Gençliğin sorunlarını masaya yatırıp çözebileceğimiz bir dernek kurmak istedik. İsim konusunda da çok düşündük ve dini, siyasi, ideolojik bir yaklaşımımızın olmadığını belirtmek ve farklı dillerde de aynı anlama gelmesi açısından pi’de karar kıldık. Bunun yanında, deneyimlerimizde gördük ki, STK’larda sürdürülebilirlik açısından sıkıntı vardı, biz bunu aşmak üzere mükemmel bir sistematiği barındıran pi sayısından ilham aldık. -Sizin ve Pi Gençlik Derneği’nin deneyimlerinden yola çıkarak, Türkiye’de gençlerin mevcut sorunları neler? İntepeler: Gençliğin en büyük sorunu işsizlik. Özellikle son beş yıldır çok yoğun yaşanıyor. Yani Türkiye’nin gerçeği olan işsizlik gençlerin de en büyük sorunu… Diğer yandan demokratik katılım... Gençlerin kendileriyle ilgili karar mekanizmalarına etki edebilecekleri alanları yok ne yazık ki… Dolayısıyla kendileriyle ilgili sorunları tespit etseler bile çözüme ortak olamıyor ya da onlar adına tespit edilen sorun ve çözümlerle hayatlarını sürdürmek zorunda kalıyorlar. Bu da umutsuzluğa sebep oluyor çünkü yaşça büyük insanların karar verdiği bir düzen var. Eğitimde, sosyal aktivitelerde fırsat eşitsizliği de diğer sorunlar arasında. Sosyo ekonomik seviye farklılaştıkça eğitim ve aktivite katılımında da turtarsızlıklar baş gösteriyor. -Dernek olarak siz bu konuda neler yapıyorsunuz? İntepeler: Biz gençlerin özellikle Avrupa fırsatlarından yararlanmalarını sağlıyoruz. AB ya da onların desteklediği ülkelerin ortak fonladığı bir kaynak var ve gençlik projeleri üzerinden dağıtılıyor. Gençler hazırlanan projeler üzerinden Avrupa’ya gidip deneyim elde etmeye vakıf olabiliyorlar. Örneğin Avrupa Dayanışma Programı çerçevesinde bir alan var, genç arkadaşarımızın ulaşım, konaklama, yemek ve cep harçlıkları proje fonunca karşılanıyor. Onlar da haftada en fazla beş gün ve en fazla yedi saat olmak üzere bir STK’da gönüllü çalışıyor. Başvurular yayınlandığı zaman gençler CV ve motivasyon mektubuyla baş vuruyor. Kabul aldıklarında da biz dernek olarak süreci takip edip destek sunuyoruz. Kültürel şok yaşamamaları için ya da sağlık sigortaları konusunda yardımcı oluyoruz. İki aylık kısa dönem ve 12 aylık uzun dönem seçenekleri var ama ikisinden de yararlanabilme hakları var. Biz bu fırsatları genç arkadaşlarımıza sunuyoruz. Son üç yılda farklı şehirlerden 400 genci farklı ülkelere gönderdik. Biliyorsunuz, Avrupa fırsatlarına her genç ulaşamıyor, vize zor ya da seyahat ücreti pahalı. Bu fırsat hem onların bilgi ve becerilerinin artmasını hem de yabancı ülkede ayakta kalabilmelerini sağlıyor. Çoğu üniversiteyi de aileleriyle aynı şehirde okuduğu için, bu yolla ilk kez bağımsız yaşama şansı yakalıyorlar. Dil ve kültür öğreniyorlar, fırsat eşitliği konusunda büyük bir adım. Bunun yaygınlaşması düşüncesiyle hareket ediyoruz. İzmir’deyiz ama sosyal medya yoluyla tüm Türkiye’ye ulaşıyoruz. Öte yandan ücretsiz etkinlerimiz var; CV hazırlama, mülakat tekniğine ilişkin atölyeler, dil desteği ve flört şiddetiyle mücadeleye ilişkin eğitimler veriyoruz. İnsan ve gençlik hakkı temelinde bilgi sahibi olmalarını hedefliyoruz ki, kendilerini yalnız ve çaresiz hissetmesinler, farklı kapıların olduğunu da görsünler. -Medyaya da yansıyan anketler yapılıyor. Buna göre Türkiye’de gençlerin çoğu yurt dışına gitme hayali kuruyor. Buna ilişkin ne söyleyebilirsiniz? İntepeler: Anlattığım projelerle belli süreler için yurt dışına gidiliyor ama yurt dışı deneyimi yaşamakla ilgili motivasyon yüksek. Özellikle belli başlı ülkeler ön plana çıkıyor. Bazen o kadar yoğun bir başvuruya maruz kalıyoruz ki, başvuruyu kapatmak zorunda kalıyoruz. Bir kişi alacağız ama 1000 kişi başvuruyor. Gençler Avrupa’ya gitmek, oradaki imkânları görmek istiyorlar. Gidenler orada iş görüşmeleri de yaparak kalma girişiminde de bulunabiliyorlar. -Tercihte hangi ülkeler öne çıkıyor? İntepeler: Sanayisinin ve ekonomisinin ileri seviyede olmasından dolayı ilk sırada Almanya geliyor. Sonra Finlandiya, Danimarka gibi ülkeler tercih ediliyor. Özellikle eğitim ve insan yaşamının kalitesi nedeniyle öne çıkıyorlar. -Kurulduğunuzdan bu yana artış ne düzeyde? İntepeler: 2017’de akreditasyon sağladığımızdan beri her yıl bir buçuk- iki katı artıryor. Daha fazla bilinir oldukça da başvuru sayısı artıyor. Türkiye’de STK ve gönüllülük bilinci çok oturmuş değil. Bu konuda neler söylersiniz? İntepeler: Türkiye’de gönüllülük bilincinin oluşması için önce bu kavramı söylediğimde herkesin aynı şeyi anlaması lazım. Ancak o zaman STK güçlenir, bu nedenle biz gönüllü alırken başvuru alıp mülakat yapıyoruz. Gelecek kişi gerçekten devam edecek mi, bunu ölçmeye çalışıyoruz. Bir yıl geçireceğimiz arkadaşlarımıza oryantasyon programı yapıyoruz. Nereden geldiğimiz, hangi amaçla hareket ettiğimiz, kırmızı çizgilerimiz, hedefimiz gibi konuları bilmesi ve benimsemesi çok önemli. Sonra atölye çalışmalarıyla gönüllülük farkındalığını arttırmaya çalışıyoruz. Bilinç seviyesi arttıkça süreklilik de uzuyor, aidiyet hissi de güçleniyor. STK’larda bu eksikliği gördüğümüz için bunu yapıyoruz ve verim de alıyoruz. -18 yaşında intihar eden ve sosyal medyada gündem olan Furkan Celep olayı da hayli düşündürücü… Sizce Türkiye’deki gençler genel olarak gelecekten umutlu mu? İntepeler: Acı örnek ve haberleri görüp duyuyoruz ne yazık ki… Bu noktada gençlerin geleceğe dair umut ve motivasyonlarını kaybettikleri ortaya çıkıyor. Etkinlik ve sohbetlerinizde bile bunu anlayabiliyorsunuz. Sadece gençlerin değil ailelerin de sıkıntısı var, bu süreç içinde gençler arzu ettikleri kadar alan bulamıyor. Ailesiyle sohbet etme ya da paylaşma imkânı bulamayabiliyor, fikrini beyan ettiğinde ise alacağı yanıttan endişe ederek kensinini baskılıyor. Kimi genç bunu yönetebiliyor kimisi yönetemiyor, kimi aile çocuğunun yanında olabilirken kimisi olamıyor. Herkesin kendi ruhsal yansıması farklı ama Türkiye’nin ekonomik yapısı ve genel durumu da ortaya konulunca umut etmek çok kısıtlanıyor. Bunlar da gençlerin üzerinde baskı yaratıyor. Ne yazık ki bazen de istenmeyen sonuçlar ortaya çıkıyor. Biz gençlere başka imkanları da olduğunu göstermeye çalışıyoruz. -Sizce devletin gençlik politikası var mı? Ya da nasıl olmalı? İntepeler: Bir gençlik politikasının varlığı söz konusu değil. Ülkenin gençlik politikasının olmamasının kendisi bir politika. İhtiyaçlara baktığımız zaman gençlerin kendilerine alan bulamadıkları ve katılım gösteremedikleri açık. Oluşturulacak politikada yönetişim modeliyle gençliğin demokratik katılımı düşünülmeli. Gençleri hem sosyal bakımdan hem eğitim hem de sağlık alanlarında temel haklar seviyesinde destekleyecek ve karar alma mekanizmalarına katılımları doğrultusunda bir yol haritası çizilmeli.