Türkiye’de yaşayan İranlı göçmenler arasında Hıristiyanlık gittikçe yaygınlaşıyor. Birçok göçmen son dönemde din değiştirerek Hıristiyan oldu. Hıristiyanlığı seçme nedenleri arasındaysa temelde iki sebep öne çıkıyor: Birincisi İslam’ın uygulama biçimlerinden memnun olmayıp din değiştirenler, ikincisiyse Avrupa’ya iltica eden göçmenlerin Hıristiyan olarak kendini ifade etmesi halinde kabul edilme ihtimalinin yüksek olduğuna olan inanç…
Peki din değiştiren göçmenler ne tür sıkıntılar yaşıyor? Eski dinleri İslam’ı ve yeni seçtikleri Hıristiyanlığı nasıl yorumluyorlar? Devletin bu konudaki tavrı nasıl? Din değiştiren göçmenler 24 Saat Gazetesi’ne konuştu…
Maaz İbrahimoğlu/ ESKİŞEHİR - Gerek Şia gerek Sünni İslam fıkhında Müslüman biri dinden dönerse o kişi “mürted” olarak kabul ediliyor. İslam’dan sonra küfre dönmeye ise “riddet” deniliyor.İslam tarihine baktığımızda İslamiyet’i bırakıp başka dine dönmek isteyen insanlar ile Müslümanlar arasında savaşların olduğunu görüyoruz. Halife Ebu Bekir zamanında insanlar kitleler halinde çeşitli nedenlerle İslam’dan ayrılınca bunun üzerine yaşanan Ridde Savaşları en önemli örneklerden biri. Buharî gibilerin aktardığı hadisler de İslam’ı bırakıp başka din seçenlere çeşitli zorlukları öne sürüyor. İranlı göçmelerin bazıları neden din değiştiriyor? Dört yıl evvel İran’dan Türkiye’ye gelen H.D. Hıristiyanlığı seçmiş İranlılardan biri. İran’da üniversitede akademisyenlik yapan H.D. dine dair sorularının cevabını Hıristiyanlıkta bulduğu için din değiştirdiğini söylüyor. Ancak Hıristiyanlığa geçişi duyulduktan sonra işinden oluyor ve bir süre hapis yatmak zorunda kalıyor. Evinin tapusunu senet olarak gösterince hapisten çıkabiliyor. Tahliye edildikten sonra da Türkiye’ye geliyor. Buradaysa elektronik eşya tamiratı yapmaya başlıyor. Hıristiyan olma kararını nasıl verdiğini anlatan H.D, “Ben çok kitap okurum. Beni bu yola kitaplar getirdi. İslamiyet’te idam var. Anlatılan İslamiyet’in ruhunda bu olamaz bence. İslam’da insanlar birbirine yardım ediyor ama Hıristiyanlık’ta Allah için yardım var. Benim aklımda çok fazla dini sorular vardı. Aradım cevapları Hıristiyanlıkta buldum. İran’da vaftiz edildim. Dinimizi saklamak zorunda kalıyorduk. Hıristiyanlık sohbetlerimiz için dikkat çekmemek adına her seferinde farklı bir arkadaşın evinde toplanıyorduk. Çünkü bizden şüphelenenlerin bizi izlediğini biliyorduk. Canımızdan olmamak için tedbirli davranıyorduk. Kaç kişi Hıristiyan oldu bilemiyoruz. Ama sayı gittikçe artıyor”… Birçok insanın Hıristiyanlığı seçtiğini ama bazılarının gerçek Hıristiyan olmadığına dikkat çeken, H.D, “Mesela adam ‘Ben Hıristiyan’ım’ diyor. Kiliseye geliyor ama kiliseye yakışmayan hareketlerde bulunuyor. Onlar yüzünden diğer Hıristiyanlar kötü algılanıyor, zor durumda kalıyoruz, sorunlar yaşıyoruz” şeklinde konuşan H.D, gerçek Hıristiyanlığın bu olmadığını kaydediyor. “AVRUPA’YA GİTMEK İÇİN…” Bazı İranlılar Avrupa’ya iltica etmek için de Hıristiyanlığa geçtiğini din değiştirerek Avrupa devletlerinden daha kolay oturma izni alabileceklerini düşündüklerini aktaran H.D: “Bu çok yanlış. Biz İran’dayken Hıristiyan olduk ve bu sebeple orada çok zor günler geçirdik. Din kalbimizde olur. Avrupa’ya mülteci olmak ve oturum almak için seçilmemelidir” diye belirtiyor. H.D.’nin anlattığına göre İran’da İslamiyet’i bırakıp Hıristiyan olanlara çok çeşitli sıkıntılar çıkıyor. Fakat İran’da olup zaten doğuştan Hıristiyan olanlara devlet herhangi bir yaptırıma gitmiyor. Çünkü mürtedlik kötü olarak yorumlanıyor. Türkiye’nin Suriyelilere yardım ettiğini ama aynı oranda İranlı mültecilere yardım etmediğini belirten H.D, çalışma izni alamadıklarını da aktarıyor. H.D, ayrıca Türkiye’de nispeten cinsel özgürlüğe kavuşan bazı İranlıların gey ve lezbiyen kimliklerini burada saklamak durumunda kalmadıklarını da ekliyor. FABRİKATÖRLÜKTEN İŞÇİLİĞE Şehram Garbi ise İran’da bir su arıtma fabrikasının sahibiydi. O da İran’dayken din değiştirdi. Bu nedenden dolayı iki defa hapse düştü. Şimdi Eskişehir’de bir doğalgaz fabrikasında işçi olarak çalışıyor. İki kızıyla birlikte yaşıyor. Büyük kızı tercümanlık yaparken küçük kızı Melina okula gidiyor. Garbi Hıristiyanlığın diğer dinlerden daha güzel olduğunu ifade ediyor. Neden Hıristiyan olduğunu da şöyle açıklıyor: “İslam’da hep şunu yaparsan cehenneme gidersin, bunu yaparsan ateşe atılırsın diyerek bizi korkuttular. Ancak Hıristiyanlık’ta bu yok. Orada zaten İsa Mesih bizim için kendini feda etmiş ve orada hep sevgi var. Bu yüzden Hıristiyan olmak bizim için bir onurdur.” Devletin din değiştirenler karşısındaki tutumunu da değerlendiren Garbi, “Biz orada dinimizi gizli yaşardık. Orada devlet inançlara ve şahıslara müdahale ediyordu ve hala da öyle. Burada öyle bir şey yok. İsteyen camiye, isteyen kiliseye gidiyor. Mesela buradaki Hıristiyan İranlılar genelde kiliseye gidiyorlar. Fakat bu Hıristiyanların yüzde 40’ı gerçek diğerleri ise bu dine geçişi Avrupa’ya giriş biletleri gibi gördükleri için sözde Hıristiyanlar. Onlar Avrupa’ya gitmek için Hristiyan’ım diyor ama bir kere bile kiliseye gelmiyor. Onlara İsa Mesih’i dahi sorsan pek bir şey bilmezler” diye anlatıyor. Türkiye’de yaşam şartlarının zor olduğuna dikkat çeken Garbi, çalışma izinleri olmadığı için asgari ücretin altında maaşla (1600 TL) çalıştıklarını ve ayrıldıkları iş yerlerinden son maaşlarını alamamaktan ve üzerine bir de hırsız yaftası yapıştırılmasından yakınıyor. Garbi de H.D. gibi Türk devletinin Suriye ve Irak’tan savaş nedeniyle gelenlere iyi davrandığına vurgu yapıyor. Hastane ve sağlık sürecinde devletin verdiği destek için ise Türkiye’ye teşekkür ediyor. Garbi’nin ardından Hıristiyanlığı seçmiş olan kızı Melina ile konuşuyoruz. Bir lisede okuyan Melina çeşitli dinleri araştırmış ve daha çocukken en doğru din olduğunu düşünerek Hıristiyanlığı seçmiş. 11 yaşındayken Türkiye’ye geldiğini ve İran ile artık duygusal bir bağının kalmadığını, o bağı Eskişehir ile kurduğunu ifade ediyor. Şia İslam’ını pek bilmediğini söylüyor. Hıristiyanlığı seçme sebebini anlatırken “Mesela bir kadın tanımadığı bir erkeğe asla dokunamaz İslam’da. Eğer dokunursan cehenneme gidersin diyorlar. Böyle şeyleri sevmediğim, yasakları makul bulmadığım ve inanmadığım için Hıristiyanlığı tercih ettim” diye belirtiyor. Hıristiyanlığı tercih ettikten sonra hayatında küçük mucizeler fark ettiğini söyleyen Melina şöyle bir hikâyesini paylaşıyor: “Mesela ilk geldiğimiz sene hiç ekmeğimiz yoktu. Evde yiyecek en ufak şey kalmamıştı. Paramız da yoktu. Ekmek 50 kuruştu o zaman. O kadar dua ettim ki yiyecek bir şeyler bulabilmek için… Açlıktan ölüyorduk neredeyse. Birden tanımadığımız biri kapımızı çaldı. Bize bir sürü yemek getirdi. Bu bir mucizeydi bana göre. Buna benzer çok şey gördük hayatımız boyunca. Komşumuz olan Türkler burada bu şekilde çok yardım etti bize”. Okulda din kültürü derslerine de giren Melina, Hıristiyan olduğunu henüz hiç kimseye söylememiş. İranlı mültecilere ilişkin sorunların Trump döneminde başladığını dile getiren Melina, defalarca göç idaresine başvurmuşlarına rağmen olumlu yanıt alamadıklarını belirtiyor. “IŞİD DESTEKÇİLERİ BİZİ BU YOLA İTTİ” Said ise İstanbul’da yaşıyor. O da Hıristiyanlığı seçtiğinin deşifre olmasıyla mecburen İran’dan kaçtığını, Türkiye’ye kaçak yollarla geldiğini, yaklaşık bir ay tamamen yürüyerek yolculuk yaptığını ve bu yolculukta gruptaki çoğu insanın öldüğünü anlatıyor. Ona göre İslam ülkelerinde demokrasi var denemez. Hıristiyan ülkelerini her anlamda daha demokrat buluyor. IŞİD gibi örgütlerin Hıristiyan coğrafyasında bulunmadığını dile getiren Said, “Oralarda demokrasi var. Burada ise idam ve savaş var. Burdan yola çıkarak demek ki Hıristiyanlık iyi bir şey dedim ve araştırdım. Gerçekten Hıristiyan olmak daha kolay ve rahat” diyerek Hıristiyanlığı seçme sebeplerini sıralıyor. Bazı insanların din kisvesi altında çok zalim olduğunu kaydeden Said, sözlerini şöyle noktalıyor: “Bazı insanlar o kadar zalim ki biz onlardan kurtulmak için dinlerinden çıktık. Başka alternatifler aradık. IŞİD destekçileri bizi bu yola iten insanların başında geliyor.”
Editör: TE Bilisim