Mehmet Necati GÜNGÖR İki tür yaratıkla karşı karşıyayız: Cinsi sapık, fikri sapık. Son yıllarda toplumumuza musallat olmuş hilkat garibeleri. Değer tanımıyorlar. Her türlü  dini ve ahlâki değeri ters-yüz etmekte beis görmüyorlar. Birçoğunun milli değeri yok. Türk’e düşman, Atatürk’e düşman, Cumhuriyete düşman. Askere düşman, Millete düşman. Zaferlerimize düşman. 30 Ağustos, tarihimizin en büyük zaferi. Kurtuluş destanımızı bu zafer üstüne yazdı dedelerimiz. Koca milletin vatanı kurtuldu, ırzı kurtuldu, namusu kurtuldu. Varlığımızı, bekamızı, her şeyimizi bu büyük zafere, ve onun yaratıcısı kahramanlarımıza borçluyuz. Başkomutan Mustafa Kemal’e, O’nun aziz askerlerine borçluyuz. Mustafa Kemal Atatürk, 3 Temmuz’da milli mücadeleyi başlatmak üzere Erzurum’a gelirken yolda bir kafile ile karşılaşır. Durdurur ve onlarla konuşur. Kafilenin başında Mezararkalı Mevlüt Ağa vardır. Sorar O’na: “Nereden geliyorsunuz?” “Çukurova’dan.” “Neden Erzurum’a geliyorsunuz?” “Duydum ki, İstanbul’daki ırzı kırıklar bizim Erzurum’u Ermenilere verecekmiş, buna kim cesaret eder; görmeye ve engellemeye geliyoruz.” İşte, bu büyük milleti zafere götüren ruh, Mezararkalı Mevlüt ağa’nın bu sözlerinde anlamını bulan ruhtur. Irzı kırık, Erzurum’da aşağılık insanlar için kullanılır. Daha açıkçası eşcinsel anlamında kullanılır. Bunlardan karma isimli birisi de 30 Ağustos’a laf etmiş. Halkı ilgilendiren bir bayram değilmiş. Mezararkalı’nın deyimiyle; hadi be ırzı kırık, karma isimli yaratık. Baban önce erkek ismi koymuş, sonuna da bir kadın ismi bağlamış. Olmuşsun erkeknur. Hemşerisi Bülent hanım gibi yani. Bir güzel şehrimizin şehremini seçilmiş. Bu ülkede 6 yaşındaki kız çocuklarına evlilik fetvası veren ırzı kırıklar da var maalesef. Sarıklısı da belâ, peruklusu da. Nedir, bu başımıza gelenler. Gelin bu ırzı kırıklara 30 Ağustos’un büyüklüğünü gösterelim. Karma isimli o mahlûkun yönettiği şehirde göstermek en anlamlısı olabilir. Ne dersiniz?