Uzun süren sessizliğini bozup hem müzik dünyasında hem de dizi yapımlarında bende varım deyip tekrar sanat dünyasına dönüş yapan Işıl Yücesoy, tabiri caizse on parmağında on hüneri bulunan nadir sanatçılarımızdan biridir. Işıl Yücesoy’u, daha iyi tanıyabilmek için onun doğumundan bugünlere gelen geçmişi bilmekte ve bu yetenekli sanatçıyı tanımakta fayda vardır. Yücesoy, 1945 yılında Kırklareli’nde dünyaya gelmiştir. Türk sanat müziğinin ustalarından bestekâr Griftzen Asım Bey’in torunu olan sanatçının babası da başarılı bir müzisyen ve müzik öğretmenidir. Daha çocuk yaşlarda piyano çalıp şarkı söylemeye başlayan Yücesoy’un Devlet Tiyatroları’nın büyük oyuncularından Muazzez Kurtoğlu, ise halası olmaktadır. Sanatçı bir ailenin yetenekli kızı olarak bu sanat kolunda yeteneklerini yavaş yavaş ortaya koyarken, spora da ilgi duymuş, orta öğretim tahsili boyunca okulun voleybol takımın da oynamakla kalmamış takım kaptanı olarak spor dalında bende varım demiştir. Liseyi bitirdiği günlerde Rasimpaşa Spor Kulübüne transfer olarak profesyonel sporcu unvanını da almıştır. Işıl Yücesoy, her ne kadar sportif faaliyetlerde üstün bir başarı sağlıyorsa da onun hevesi sahne sanatçısı yani tiyatrocu olmaktı. Nitekim Ankara Devlet Konservatuarı’nda oyunculuk eğitimi alarak rol almak için sabırsızlandığı tiyatro sahnelerine diplomalı sanatçı olarak çıkmaya başlamıştır. Birçok sahne oyunundaki başarılı çalışmaları ile ünü kısa sürede ülke geneline yayılmıştır. Yücesoy’un, bu çalışmaları altı yıl sürmüş, bazı nedenler yüzünden ayrılmak zorunda kaldığı sahne çalışmalarındaki yorgunluğu üzerinden daha atmadan bu kez de şarkı söylemesi için gelen cazip tekliflere hedef olmaya başlamıştır. Müzisyen bir aile içinde yetiştiği için bu branşta da büyük yeteneği olduğunu bilen yapımcıların ısrarlarını kırmayan Işıl, 1975 yılında şarkıcı olarak sahne çalışmalarına başlamış. Heybetli bir sesi, sahne için gösterişli bir güzelliği ve sahne tecrübesi onu bu sahada da yıldız yapmakta gecikmemiştir. Aynı yıl ilk 45’liği olan “Çalamazsın mutluluğu ve Köye geldi bir gelin” adlı şarkılarını kendi mali imkânları ile çıkarmasına rağmen. Plak etiketi üstünde Coşkun Plak etiketi bulunmuştur. Işıl Yücesoy piyasaya çıkan bu 45’liğin peşi sıra çeşitli gazinolarda, gece kulüplerinde sahne çalışması yaparak o günlerin aranan ve sevilen bir ses kraliçesi olmuştur. Şarkı söyleme tekniği, değişik ses tonuna sahip sanatçı kısa zamanda ününe ün katmakla kalmamış, tek TV yayını yapan TRT ekranlarında yaptığı programla da şöhretini perçinlerken müzikseverler Türk popu için ne denli önemli bir kazanç olduğu konusunda hem fikir olmuşlardır. Işıl artık İstanbul’un eğlence hayatının aranan bir yıldızı olmuştur. Plak yapımcıları peşini bırakmıyor, cazip tekliflerle bu genç sesi kendi şirketlerine bağlama konusunda birbirleriyle yarışırlarken, sanatçımız 1977 yılında “İçmeden sarhoş-Açılmamış mektup, Sen sen ve Bir var bir yok” adını taşıyan 45’liklerini yine kendi imkanları ile piyasaya sürmesi ve eserlerinin beğenilmesi üzerine Fikrel Şeneş’in sanatçı ile çalışması Işıl Yücesoy’un, kariyerinde büyük farklılıklar yaratmış, plakları o yılların en çok şarkıları olarak Türk pop aleminin simgesi olmuştur. Işıl Yücesoy 1978 yılında kendi plak firması Orlent Plak’ı kurarak pek çok şarkıları İngilizce, İtalyanca hatta Rusça okumakla kalmamış Türkçe sözlü yabancı şarkıları da seslendirmiştir. Selami Şahin, Halit Çelikoğlu, Ahmet Selçuk İlkan gibi ünlü söz yazarı ve bestekârların yazdıkları “Ya seninle ya sensiz, Sen inanma” gibi şarkılar o yılların Hit’i olurken Işıl Yücesoy’da müzik dünyasının paylaşılmayan, aranan bir ismi olarak ünlü gazinoların şöhretli sanatçılarının kadrolarında yer alıyor, başarıdan başarıya koşarken Yücesoy, bilinmeyen bir nedenle inzivaya çekilmiştir. Oysa şarkıcılık, sunuculuk, söz yazarlığı gibi pek çok yeteneğe sahip bu ünlünün bir kenara çekilmesi tabii ki hayranlarını ve pop müziğinin gerçek sevenlerini üzmüştür. Uzun süren bu ayrılık süresi içinde ünlü ses amansız bir hastalıkla yaptığı mücadeleyi kazanarak tekrar özlediği sanat dünyasına dönmüştür. Işıl, ilk olarak başrolleri bir zamanların Küçük Emrah olarak ünlenen bugünün Emrah Erdoğan’ı ile Burcu Kıratlı’nın paylaştıkları “Aşk ve mavi-Götür beni gittiğin yere” adını taşıyan ATV’nin yeni dizisinin kadrosunda yer almıştır. NTC Medya’nın üstlendiği, yönetmenliğini Hakan Aslan’ın yaptığı bu dizide Işıl Yücesoy, Esma adlı yaşlı bir kadını canlandırmaktadır. Kızıyla geçinemeyen ama torunun başında taşıyan bir anneanne olarak uzun bir aradan sonra ekranlara dönen Işıl Yücesoy, bu arada “Unutursam fısılda” adını taşıyan filmde rol almış, birçok yarışmada ödül almış olan bu yapımda sanatçımız Işıl, Hande Ataizi, Damla Colbay ve de bir zamanlar ses sanatçısı olarak Türk pop müziğine değerli eserler kazandırmış olan Hümeyra ile rolleri paylaşmıştır. Birçok festivalde birincilik alan “Unutursam fısılda” daki rolü ile Yücesoy’da Sinema Yazarları Ödülü ile Magazin Gazetecileri Derneği ödüllerine layık görülmüştür. ATV ekranlarında gösterime giren, senaryosunu Gül Abuz Semerci ve Yelda Eroğlu’nun kaleme aldığı dizide Işıl, rolleri Kenan Bal, Cüneyt Mete gibi usta oyuncularla paylaşmaktadır. Ürgüpte’ki bu dizi çalışmaları devam ederken Işıl Yücesoy’a tekrar sahnelere şarkı söylemesi için yapılan cazip tekliflere “Hayır” demeyip 27 yıl aradan sonra İstanbul’da Frankle adlı eğlence merkezinde sahne almıştır. “En iyileriyle Işıl Yüesoy” adlı albümünde okuduğu “Ya seninle ya sensiz, Ne var Ne yok, Bir evet yeter, Çalamazsın mutluluğumu” gibi Hit olmuş şarkılarının yanı sıra yeni albümünde yer alan “Büyümedim, İçmeden sarhoş” ve pek çok şarkısını yeni düzenlenmiş akustik olarak seslendirerek yılların ünlü sanatçısının bu çalışması ayakta alkışlanmıştır. Ünlü sanatçımız Işıl Yücesoy, artık müzik çalışmalarını devam ettirecektir, böylelikle geçmiş günlerin anılarını yaşama fırsatı bulacaktır. Bu çok yetenekli sanatçımıza sağlıklı, başarılı, sahne ve dizi çalışmaları yapmasını dileriz.