Türk siyasetinin yakışıklı jönüydü. Dünya starlarını alt edecek bir yakışıklılık. Türkiye’nin en genç Belediye başkanı. 27 yaşında Aydın Belediye Başkanı... Bu yaşta partisine demokrasi dersi veren cesur yürek. Olay şudur: Adnan Menderes başbakan, İsmet İnönü muhalefet lideri. Aydın’a gelecek, konuşma yapacağı bir salon bulamıyor. İktidar korkusuyla düğün salonu bile verilemiyor. Genç belediye başkanı “olmaz böyle şey!” diyor Ve kimseye danışmadan Belediyenin salonunu muhalefet liderine tahsis ediyor. İsmet Ağabey, işte o tarihten beri bütün görevlerinde demokrasi sınavını başarı  ile vermiş bir siyasetçi. Sade o mu? Partili partisiz herkesin derdine, imdadına koştu. Kimseye partisini sormadı, kimseye hayır demedi. Elinden ne geldiyse, yardım isteyenlerin imdadına koştu. Türkiye’nin ilk Gençlik ve Spor Bakanı oldu. Gazeteler, İsmet Ağabey’in kafa resmini büyüterek bastılar. Çok yakışıklı bir bakan. Tunçtan bir heykel gibi yer aldı gazetelerde bu resim. Sonra Maliye, sonra İçişleri, sonra Başbakan  Yardımcılığı ve Savunma Bakanlığı, sonra TBMM Başkanlığı. Bir siyasetçinin ömrüne sığabilecek bütün makamlarda bulundu ve hepsinin hakkından başarıyla çıktı. İnsan sevgisiyle dolu bir kişilik. Herkesin “İsmet Ağabey”si oldu. O’nu herkes çok sevdi. Biz de... O, Aydın’ın yiğit efesiydi. 1970’li yıllarda bir gün Meclis’in Çankaya kapısının etrafı solcu bilinen bir topluluk tarafından sarılmıştı. İktidar milletvekillerine kin kusan topluluk, belki de karşısına çıkan ilk milletvekilini linç edecekti. O zaman Kültür Bakanlığı’nda çalışıyordum. Bakanlıktan Müsteşar Yardımcısı Burhanettin Yılmaz ağabeyimizin arabasıyla Çankaya’ya doğru çıkarken, bir ne görelim; İsmet ağabey, başında kasket, sağ eli pantolon cebinde, Meclis’in Çankaya kapısına doğru tek başına yürüyor. Başına bir hal gelecek diye endişelendik ve kendisini arabaya davet ettik. “Sağ olun çocuklar” deyip yoluna devam etti. Biz, yine de arkasından takipte kaldık. Baktık, hiç bir korku emaresi göstermeden aynı efe duruşuyla yürüdü, Meclis’in Çankaya kapısından içeri girdi. Kimse de dokunamadı. Bu gün o kapıdan son yolculuğuna yürüdü. Sonra Kocatepe Camii, sonra Devlet Mezarlığı... Bir “büyük adam”ın Hakka yürüyüşüydü. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.