Mehmet Necati GÜNGÖR Kadim şehir Erzurum’un tarihe şanla geçmiş iki kadın kahramanı var: Nene Hatun ve Kara Fatma. Nene Hatun, tarihimizde 93 harbi diye bilinen 1877-1878 Osmanlı Rus Harbi sırasında yeni doğmuş bebeğini “Allah verdi, Allah korur” diyerek evde bırakıp, elindeki satırla hemşerilerinin arasına katılıp savaşan yiğit bir kadındır. 1955 yılında Erzurum’da zatürreden vefat etti. Mezarı Aziziye tabyalarındadır. İkinci kahramanımız ise Kara Fatma lâkabıyla bilinen Fatma Seher Erden’dir. Milli Mücadele’nin kadın kahramanlarındandır. Subay olan eşinin Doğu cephesinde şehit düşmesinden sonra akrabalarıyla bir müfreze oluşturup vatan müdafaasına katılmak ister. Sivas Kongresi sırasında Mustafa Kemal Paşa’yla görüşerek savaşa katılmak için izin talebinde bulunur. “Kara” lâkabını da, üsteğmen rütbesini de Mustafa Kemal’den alır. Aşçılık, hasta bakıcılık, hemşirelik gibi görevleri yanında İstiklâl Harbi’ndei 300 kişilik birliğe komuta eder. Savaşın sona ermesinden sonra devletin kendisine bağladığı emeklilik maaşının kuruşuna dokunmadan Kızılay’a bağışlar. Hayatı, yokluk ve sefalet içinde geçmesine rağmen o maaşa dönüp bakmaz. Kızılay’dan yardım da talep etmez. 2 Temmuz 1955’te İstanbul Darülaceze’de vefat eder. Kasımpaşa’daki Kulaksız Mezarlığında medfundur. Mevlâ, iki kahramanımızı cennetinde ağırlamıştır inşallah. Bize düşen, bu büyük kadın kahramanları rahmetle, minnetle anmak, gelecek nesillere hakkıyla tanıtmaktır. Peki, bunu yapabildik mi? Ne yazık ki hayır. Benim memleketim Erzurum, hemşerisi olan bu iki kadın kahramana lâyık oldukları değeri vermiş midir, bu tartışmalıdır. Utandığımdan “hayır” dememek için, “tartışmalı” sözcüğünü kullandım. Çünkü, ben de bir Erzurumluyum. Devlet görevindeyken Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü marifetiyle bir Nene Hatun heykeli yaptırıp Erzurum’a göndertmiştim. Heykel, bir süre Tebrizkapı semtinde sergilendi. Sonradan, dönemin MHP Milletvekili Mücahit Himoğlu, heykelde Nene Hatun’un balta yerine silah tuttuğunu görerek bu yanlışlığı yine aynı kaynaklar nezdinde düzelttirip, tekrar yerine koydurttu. Bu gün, ne yazık ki AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından depoya kaldırılmıştır. Biz, sadece Nene Hatun’un değil, Kurtuluş Savaşı kahramanımız Fatma Seher’in heykelini de Erzurum’un en mutena köşelerinde görmek istiyoruz. Erzurum Büyükşehir Belediyesini ve Kültür Bakanlığı’nı bu konuda göreve davet ediyoruz. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı’na ve ülkeyi yöneten ilgililere buradan seslenmek istiyorum: Ne yani? Kadınlardan kahraman çıkmaz mı? Çıkmış işte. Tarihen sabit olaylardır bunlar. Peki, bu kahramanlar niçin görmezden gelinirler? Türkiye, niyetleri bulanık bir zihniyetin işgali altındadır da ondan. Onlar, Cumhuriyete, Atatürk’e karşı mesafeli duruştadırlar. Kadınların kahramanlığına ise inanmak istemezler. Onların gözünde kadın başka bir yaratıktır. Bizim gözümüzde ise, dünkü kadınlarımız da, bu günkü kadınlarımız da toplumumuzun en değerli kesimini oluştururlar. Onlar, her şeyden önce “ana”dırlar, “eş”tirler, “evin direği” dirler. Çeşitli yazılarımda ifade ettiğim gibi; ben, hemcinslerimden çok kadınlarımıza güvenirim. Sözleri, özleri doğrudur. Yamukluk, yalakalık bilmezler. Doğrucudurlar. Akıllarına geleni pat diye söylemekten çekinmezler. Dostlukları ve sadakatleri emsalsizdir. Biz erkekleri bu konularda hiç yanıltmadılar. Bu vesile ile kadın düşmanlığını, kadınlarımızın şiddete maruz kalmalarını, küçük yaşta kızlarımıza evlilik fetvaları çıkarılmasını şiddetle protesto ediyoruz. Erzurum, bu iki kadın kahramanının heykellerini istiyor, o kadar!