Türkmen: “Özellikle son yıllarda yaşanan otoriterleşme ve baskı sürecinde her şeye rağmen sesleri çıkan özellikle kadınlar oluyor”

Çelik: “Kadınların adına başkaları hele de erkekler konuşmamalı”

Bizim Hikayemiz isimli yeni internet haber ve anlatı mecrası, kadınların hikâyelerini toplayarak bunu işleyen ve kamuya açan bir oluşum. Kadınların evde, işte, sokakta dün ve bugün neler yaşadığını irdeleyen Bizim Hikayemiz’in üç ayağı, Loughborough Üniversitesi, Kampüssüzler oluşumu (ihraç edilen akademisyenlerin kurduğu topluluk) ve bir kadın gazeteciden oluşuyor. Bizim Hikayemiz’den Buse Çelik ve Kampüssüzler oluşumundan Nuray Türkmen, hikâyelerini 24 Saat gazetesi için anlattı

SULTAN YAVUZ- Feminist araştırmacı, gazeteci ve aktivistlerin kurduğu yeni internet haber ve anlatı mecrası Bizim Hikayemiz, kadınları kendi ağızlarından anlatıyor. Sözlü tarih çalışması yaparak arşiv oluşturan, kadınların dün ve bugün neler yaşadığını irdeleyen Bizim Hikayemiz, tamamen feministlerden oluşan bir grup. Loughborough Üniversitesi, Kampüssüzler oluşumu (ihraç edilen akademisyenlerin oluşturduğu topluluk) ve gazetecilerden oluşan Bizim Hikayemiz’de, Çiğdem Anad tarafından yapılan röportajlar 15 günde bir Youtube kanalında ve Birdebunuizle kanalında yayınlanıyor. Şimdiye kadar Ankara, Diyarbakır, İstanbul, Gaziantep ve İzmir’den pek çok kadının hikayesini dinleyen grup, “Kadınları kadınlar anlatmalı” diyerek, medyadaki eril dile bir alternatif olarak kendi yolunu çiziyor. Burçe Çelik ve Nuray Türkmen anlatıyor… [caption id="attachment_187707" align="alignright" width="291"] Burçe Çelik[/caption] -Bizim Hikayemiz nedir? Kimlerden oluşur? Nasıl başladı? Burçe Çelik: Bizim Hikayemiz, kadınların hikayesi. Kadınlar evde, işte, sokakta ne yaşıyor? Dün ne yaşıyordu, bugün ne yaşiyor? Bu sorulara cevap arıyoruz. Kadınların hikayelerini topladığımız, irdeledigimiz ve kamuya açtığımız bir proje bu. Sosyal bilimler araştırmalarını, gazeteciliği ve aktivizmi birleştiren bir oluşum. Bir yandan kadınlarla onların hikayelerini dinledigimiz sözlü tarih araştırmaları yapıyoruz, bir yandan onların yazdıklari günlükleri topluyoruz, bir yandan kadın mücadelesinde olan kişilerle Youtube’da yayınlanmak üzere röportajlar yapıyoruz. Ve tüm bunları da herkesin bedava kullanımı için açık platformlarda arşivliyoruz; kadınların hikayelerini tarihe not düşüyoruz. Bizim Hikayemiz ekibi tamam feminist kadınlardan oluşan bir grup. Üç ayrı ayağı var; Loughborough Üniversitesi, Kampüssüzler ve gazeteci arkadaşımız. Üniversite projenin koordine edildiği, olusturdugumuz arşivlerin depolandığı, araştırmanın ana iskeletinin oluşturulduğu ve çeşitli komitelerden etik onayların alındığı ayak. Kampüssüzler oluşumu ihraç edilen akademisyenlerin akademik ve entelektüel üretime üniversiteler dışında devam ettikleri bir oluşum olarak kurgulanmış. Projenin araştırma ayağını yürütüyor. Çiğdem Anad da röportajlar yapıp, bunları programlar haline getiriyor. Bu programları 15 günde bir Youtube kanalımızda ve Birdebunuizle kanalinda yayinliyoruz. -Hem akademisyenlerin hem de bir gazetecilerin ekipte olduğunu belirtiyorsunuz. Kaç kişi bulunuyor platformda? Çelik: Bizim Hikayemiz için çalışan toplam 12 kişi var. Bu grubun içinde koordinasyon ekibi, araştırma ekibi, görsel tasarım ve platform tasarımını gerçekleştiren ve gazeteci arkadaslarimiz var. “Türkiye’nin son 10 yıldır içine girdiği baskı rejimi altında zaten bağımsız basın pek kalmadı” -Neden böyle bir çalışma içine girdiniz? Bizim Hikayemiz, örneğin gazetecilik sektöründe hangi açığı kapatacak? Çelik: Kadınların sesini duymak ve duyurmak; günlük hayat mücadelelerini kaydetmek ve ilgilileriyle paylaşmak; kadınlara ait bir gündelik hayat ve mücadele arşivi oluşturmak için böyle bir çalışmayı başlattık. Gazetecilik alanında kadınların hikayeleri ve mücadeleleri, ancak gazetecilerin gözünde bir haber değeri taşıdığında kamuyla buluşuyor. Türkiye’nin son 10 yıldır içine girdiği baskı rejimi altında zaten bağımsız basın pek kalmadı. Öncesinde de, kadınların sorunlarına ve yaşam deneyimlerine odaklanan mecra, yayın veya yapım cok oluşmadı Türkiye’de. Tüm bu boşlukları doldurmaya bir katkı, bir adım olacak bu çalışma… [caption id="attachment_187708" align="alignright" width="283"] Nuray Türkmen[/caption] -Gönüllü olarak size içerik üretecek kişilere de kapınız açık sanırım? Türkmen: Elbette açık. Yaptığımız çalışmayı baştan beri, bizim bütünüyle şeklini şemalini önceden çizdiğimiz bir çalışma olarak görmedik. Sorarken, öğrenmeye ve yeniden sormaya, merakı kovalamaya özen gösteriyoruz. Ve soru sorarken gelebilecek her tür yanıta ve yeni soruya kapımız açık. Bu sorular bazen günlüklerle/güncelerle bazen kendi çalışmalarında kullandıkları bir araç ve çoğu zaman da kadınlarla görüşmeler dışı yaptığımız enformel sohbetler, dertleşmeler eşlik ediyor çalışmanın içeriğine. Hani bu çalışmaya başlarken kadınların yaşadıklarına, deneyimlediklerine, anlatmadıklarına ilişkin sorularımızı tüketmemiştik. Çalışmanın kendisini “bitiriken” de sorular tükenmiş olmayacak. Çünkü kadınların bizatihi yaşam mücadeleleri, isyanları, öfkeleri, sevinçleri ve kahkahaları da bitmemiş olacak. Bu bakımdan bu çalışmanın içeriği hem araştırma sürecinde hem de sonrasında sürekli kadınların sözleriyle, dokunuşlarıyla kendini yeniden üretiyor ve üretmeye devam edecek. Sözlü tarih görüşmeleri ve çalışma kapsamında yaptığımız röportajlar belki yıllar sonra bile kadınların kulağına çalınacak ve ordan yeni bir deneyim akacak ya da duracak. En azından çalışma ekibi olarak muradımız bu. -Bizim Hikayemiz için yazılı bir feminist mücadele diyebilir miyiz? Türkmen: Öncelikle Bizim Hikayemiz çalışmasının kendisi bizatihi feminist kadınlar tarafından feminist mücadelenin bir uğrağı olarak yapılmaya çabalanıyor. Elbette yazılı yanı da güçlü olmakla birlikte Bizim Hikayemiz aslında daha çok söz ile hikayelerini anlatan, “anlatmayan” kadınların sözleriyle güçlenen bir çalışma ve şayet bu söz soğumaz da kadın örgütlerinde, topluluklarında, yapılan bir mahalle çalışmasında yapılacak bir etkinliğe ya da söylenecek başka bir söze ilham olursa meram yerini bulmuş olacak ve o zaman gerçekten Bizim Hikayemiz, feminist mücadeleye kadınların bizatihi kendi sözleriyle dokunmuş, ona ulanarak büyümüş olacak. “Kadınların evde, işte, sokakta hayatlarında neler oluyor?” -Bu platformdan beklentileriniz neler? Türkmen: Bizim Hikâyemiz çalışmasının içinde olan kadınların, tıpkı diğer kadınlar gibi pek çok sorusu var. Kadınların evde, işte ve sokakta hayatlarında neler oluyor? Geçmişte ne oluyordu, bugün ne oluyor? Türkiye'de, Türkiye'nin şehirlerinde, kasabalarında, mahallelerinde, evlerin içlerinde ve evin dışında bir kadın ne yaşar, ne düşünür, ne hisseder? Hangi mücadeleleri verir, yaşam uğraşını nasıl ilmek ilmek dokur, hangi umutları doğurur, büyütür ve kendini yeniden nasıl kurar? Nerede ve nasıl kesişir; nerede ve nasıl ayrışır kadınların hikâyeleri? Gibi devam eden pek çok soru…Biz feminist araştırmacı, aktivist ve gazeteci kadınlar olarak, bildiğimiz yöntem ve teknikleri kullanarak, bu soruların cevaplarını aramak, bulduklarımızı kaydetmek ve kaydettiklerimizi paylaşmak için bir araya geldik. Bizim hikâyemiz platformu, bu kayıtlarımızın bir arşivi, ulaştığımız kadınların hikâyesinin ve mücadelesinin bir arayüzü... Bizim hikâyemiz, kadınların geçmişini ve bugününü yazmayan tarihe; kadınların deneyimlerinin kaydını tutmayan arşive; kadınların mücadelesini haberleştirmeyen gazeteciliğe; araştırmasını cebine koyup kamuya (karşılıksız) açmayan sosyal bilimlere bir çelme ve bir ayar olsun istiyoruz. Kadınların sesine, sözüne, mücadelesine ve kolektif belleğine bir katkı olsun istiyoruz. Bu çalışma kapsamında, özellikle son 20-30 yıla bakarken, patriyarkanın ve kapitalizmin ürettiği yeni koşulların kadınların hayatlarını ve mücadelelerini nasıl etkilediğine de odaklanıyoruz. Gittikçe derinleşen güvencesizlik, mülksüzleşme ve işçileşme süreçlerini en çıplak halleriyle deneyimleyen ve yaşamı yeniden üreten kadınların öyküleri nelerdir, bunu keşfetmeye çalışıyoruz. “Tüm bunları yaparken bir yandan da kadın örgütleriyle görüşüyoruz, tanışıyoruz, dertleşiyoruz” -Şimdiye kadar neler yaptınız? Bizim Hikayemiz neler yapacak? Türkmen: Şimdiye kadar Ankara, Diyarbakır, İstanbul, Gaziantep ve İzmir’den pek çok kadının hikayesini dinledik, kaydettik. Bu görüşmeler, bize yeni sorular sordurdu ve görüşme yapma yöntemimize, yaklaşımımıza, bilgimize ve duygularımıza yön verdi ve vermeye devam ediyor. Sözlü tarih görüşmesi yaptığımız kadınlar arasında hayatını feminist mücadeleye adamış kadınlar da var, feminist mücadelenin içinde olmasa da yaşamnı emeğiyle, meydan okumasıyla ve mücadelesiyle kurmuş kadınlar da var. Hep “sessiz” kaldığını düşünebileceğimiz ancak hikayesi söze ve sese gelince hiç de sessiz olmadığını, deneyimin dönüştürücü bilgisine sarih bir biçimde sahip olduğunu anladığımız kadınlar dinledik, onların sözlerini kaydettik ve önümüzdeki günlerde de sizlerle Bizim Hikayemiz platformunun web sitesi üzerinden paylaşacağız. Bu görüşmelerle eşzamanlı olarak platform içindeki gazeteci arkadaşımız kadınların mücadelesini haberleştirmek, kadınların deneyimlerinin bir de röportajlarla söze dökülmesi, sesi bastırılmaya çalışılan kadınların seslerini daha gür duyurabilmesi için kadınlarla röportajlar yaptı ve şimdiden platformun sosyal medya hesaplarında paylaşmaya başladık bu röportajları. Bunların yanında, yakında Bizim Hikayemiz’in online bültenlerini paylaşacağız. Bültenler araştırma ekibi olarak bizim bir parça araştırma, dinleme, soru sorma yolculuğumuzu sizlerle paylaşmamıza vesile olacak. Tüm bunları yaparken bir yandan da kadın örgütleriyle görüşüyoruz, tanışıyoruz, dertleşiyoruz ve acaba Bizim Hikayemiz yaptıkları çalışmaların neresine temas eder ya da bu kadın topluluklarının yaptıkları çalışmalar Bizim Hikayemiz’in yolculuğunu nasıl güçlendirir soruları üzerinden sohbetler ediyoruz. Kaldı ki yaptığımız sohbetler şimdiden yaptığımız işin mahiyetini her açıdan etkiledi, güzelleştirdi. -Nasıl geri dönüşler aldınız? Sizce olumsuz tepkiler de alabilir misiniz? Türkmen: Geri dönüşler oldukça olumlu. Özellikle son yıllarda yaşanan otoriterleşme ve baskı sürecinde herşeye rağmen sesleri çıkan özellikle kadınlar oluyor. Ülkenin en çok sessizliğe büründüğü anlarda bir bakıyorsunuz kadınlar iktidar olanın karşısına dikilip meydan okuyor. Bir yandan da kadınların erkekler tarafından, erk tarafından öldürülmesi, tacize uğraması, tecavüze uğraması ile karşı karşıyayız. Sistematik bir baskı ve bu baskıya karşı özgürleşme mücadelesi eşanlı yaşanıyor. Tüm bunlar yaşanırken biz kadınlar birbirimizin hikayesini dinlemeyi, birbirimizin hikayesinden öğrenmeyi kimi zaman ıskalayabiliyoruz. Bu bakımdan Bizim Hikayemiz bu ıskaladığımız yerleri duyurmaya çalıştığı için oldukça olumlu geri dönüşlerle karşılaşıyor. Bu, elbette olumsuz tepkiler almayacağımız anlamına gelmiyor. Ancak kadınlardan gelecek olumsuz tepkileri elbette erkeklerin her zamanki gibi kadınların hikayelerine kulak kapattığı yerden görmeyiz ve platformun istikametini daha fazla güçlendirmesi için bir olanak olarak sahipleniriz. “Türkiye’de ana akım diye değerlendiregeldiğimiz medya da kalmadı” -Siz, özellikle ana akım medyaya bir alternatif olarak, “piyasada” dikkat çektiklerinizle bir dönüşüm yaratabileceğinizi düşünüyor musunuz? Çelik: Türkiye’de ana akım diye değerlendiregeldiğimiz medya da kalmadı. Büyük sermaye etrafında dönen medya oluşumları propaganda aracına dönüştü. Gazetecilik hakikati araştırmak ve anlatmaktır. Profesyonel gazetecilik de bu emeğin karşılığında ücretlerin alındığı, meslek örgütleri ve sendikalarıyla mesleğin ve emekçinin korunduğu bir ortamda gelişir. Bugün ana-akım diye sunulan platformlarda gazetecilik yok, profesyonel gazeteciler de yok. Ya çok basit bir tanımla propagandistler var ya da daha teknik bir terimle ifade edersek kanaat teknisyenleri var. Yani piyasa dediğiniz böyle bir bataklık içinde. Bizim platformumuz Türkiye’nin kadınlara dair gazetecilik eksiklerini tek başına üstüne alıp, tüm problemleri çözebilecek ve bir dönüşüm yaratacak bir oluşum olarak tasarlanmadı. Zaten söz konusu dönüşümler bir örgütlülük ve kolektif bir çaba ile gerçeklesebilir. Biz kendi imkanlarımızla elimizden geldiğince müdahil olmaya çalışıyoruz. -Kadın haberciliğine neden ihtiyaç var? Yok sayılan ya da görülmeyen hangi konulara odaklanacaksınız? Çelik: Kadınların hikayelerini kadınlardan dinlememiz lazım, kadınların adına başkaları hele de erkekler konuşmamalı. Türkiye nüfusunun yarısı kadınlar ve bu kadınlar erkeklerden daha farklı sorunlarla ve yaşam koşullarıyla mücadele ediyorlar. Kadınların emeği, erkeklerden daha az ücretle ve daha güvencesiz koşullarda yasıyor olmaları, emeklerinin değersizleştirilmesi; evde babalardan, kocalardan, abilerden ve hatta bazen oğullardan gelen baskılar ve sosyal hayatın içinde sürekli yaşadıkları bedenlerine, kimliklerine, cinselliklerine yapılan şiddetin çeşitli vechelerini barındıran müdahaleler. Bunlara dair hakikati arayacak ve anlatacak bir haberciliğe ihtiyaç var. Biz bu saydıgımız konuların her birine dair bir söz üretmeye çalişiyoruz. Ve bu sözler, kadınların deneyim ve mücadeleleri ile üretiliyor. Bizim Hikayemiz’e: www.bizimhikayemiz.org sitesinden; bizimhikayemizO twitter adresinden ve Bizimhikayemiz https://www.youtube.com/channel/UCvYa4JIhn5KwYd7ZPL8-ppQ Youtube kanalından ulaşabilirsiniz.
Editör: TE Bilisim