Evrensel Kamil lakabıyla bilinen ve şu anda İstanbul Ayazağa Anadolu Lisesi’nde görsel sanatlar öğretmeni olan Emre Alettin Keskin’in, eğitimcilikten sosyal girişimciliğe uzanan hikâyesinin kahramanları çocuklar… Van’da öğretmenlik yaptığı sırada çocukların merak ettikleri soruları toplamaya başlayan ve “Kamil’in Seyir Defteri” öyküsünü yazan Kamil, İstanbul’daki görevinde de bunu devam ettirmiş ve daha sonra öğrencileriyle kurduğu Hayal Gücü Merkezi, başka okullara da örnek olmuş. Bu çalışmaların sonucunda çocukların becerilerinin ve özgüvenlerinin arttığının ortaya çıkmasıyla, birbirini takip eden pek çok eğitsel çalışmaya imza atan Kamil, çocuklarla başladığı bu macerayı şimdi üniversite öğrencileri ve yetişkinler için de yapmaya başlamış. Kamil, röportajımızın ikinci kısmında söz konusu çalışmalarını anlatıyor
SULTAN YAVUZ/ANKARA Evrensel Kamil, 2011 yılında Van’da Dumlupınar Ortaokulu’nda öğretmenlik yaparken, öğrencilerin merak ettikleri soruları toplamaya başlar. Bunlar üzerinden “Soru Merak Kütüphanesi” kuracakken, öğretmenliğinin ikinci ayında meydana gelen Van depremi, tıpkı binalar gibi pek çok fikir ve umudu da göçük altında bırakır. Kamil’in ve pek çok öğretmenin evinin de yıkıldığı deprem için Kamil, o dönemi şu sözlerle anlatıyor: “Psikolojik olarak çok zorlandığım bir dönemdi, hayatını kaybeden tanıdıklarım oldu ve beş ay sonra göreve döndük. Fakat nerede kalacağımızı bilmiyorduk, ne yazık ki eksi 25 derece soğuğun olduğu günlerde bize ancak Kızılay çadırı verildi. O soğuk günlerde çok üşüdüğümüz için Mehmetçiğin çadırına sığındığımızı da biliyorum. Bir yandan deprem sonrası gönderilen konteynırlarda ders yaparken, bir yandan da çatışmalar sürüyordu. Korkunç bir dönemdi… Daha sonra bizi bir anaokuluna yerleştirdiler. 30 öğretmendik ve her gün birimiz nöbet tutuyorduk. Ben kalorifer yakmayı da, poker oynamayı da orada öğrendim. Bir gün otobüsü kaçırmıştım, diz boyu karda köpek ve kurt ulumaları eşliğinde, ıssız yolda okula giderken ne kadar yalnız olduğumu anladım. 23 yaşındaydım ve Nişantaşı gibi bir yerden sonra şimdi bu manzarayla karşı karşıyaydım. Allah’tan hızlı uyum sağlama becerim var.” “Soru Merak Kütüphanesi” Kamil, ilk defa Van’da “Soru Merak Kütüphanesi”ni kurunca, bu bilgilerden yola çıkarak bir müfredat oluşturmuş ve söz konusu sorularla bir öykü yazmış. Çizimlerini de kendisinin yaptığı ve masala dönüştürdüğü soruların adı “Kamil’in Seyir Deferi” olmuş. Öykü, kendi gezegeninde renkler kaybolduğu için dünyaya gelerek renk örnekleri toplayan ve bunu da çocukların merakları üzerinden anlatan bir uzaylıyı konu almış. Daha sonra aynı lakabı alan başka şehirdeki arkadaşıyla birlikte “Alo Kamil” hattını kuran Kamil, derslerde çocuklarla sesli olarak Kamil’i buluşturmuş ve oldukça verim almış. “Kamil’in Seyir Defteri”nin yanı ısra, görev kartları da yaparak, çocuklara “Kamil size görev verdi” diyen Kamil, deprem nedeniyle Karşıyakaspor’un çocuklara gönderdiği hediyeleri de, takımla anlaşıp, “Kamil size bunları gönderdi” diyerek sunmuş. Kamil, “Derken, günün birinde bir anaokulu öğretmeni geldi ve öğrencilerin abilerinden, ablalarından Kamil diye birini duyduklarını ve bunları da benim söylediğimi öğrenmiş. Uğur isimli bu öğretmen arkadaşıma olan biteni anlatınca, fikri çok sevdi ve o da benim gibi ‘Soru Merak Kütüphanesi’ etkinlikleri yaptı. Daha sonra başka öğretmen arkadaşlarıyla örneklemeli deney yapmışlar. Üç sınıfa bu etkinlikleri yapıp, bir tanesinde yapmıyorlar ve yapan sınıfların yüzde 30 oranında öğrenme becerilerinin arttığını görüyorlar. Onlar da Kamil’i kahraman olarak sunup çocukların hayâllerine göre çalışma yürütüyorlar. Sonra aramıza başka öğretmenler de katıldı ama ne yaptığımızı da hâlâ bilmiyorduk.” Kamil, bu süreçte akademiye de hazırlanmış ve hem dil puanını hem de ALES notunu yüksek tutmuş. Fakat girdiği mülakatta, 100 üzerinden 0,6 alan Kamil, söz konusu programı kazanması hâlinde New York’a doktoraya gideceğini ancak mülakatta sorulan “Kabe’nin ölçüleri ve üstündeki örtüye ilişkin” soruları yanıtlayamadığı için kazanamadığını söylüyor. Söz konusu mülakat sahiplerinin daha sonra FETÖ’cü olduklarının ortaya çıktığını kaydeden Kamil, “Bu sırada, Gazi Üniversitesi’nde Medya Tasarımı ve Eskişehir’de Görsel Sanatlar Eğitmenliği üzerine yüksek lisans yapıyordum. Fakat böyle olunca, onları da bırakarak, ben kendi becerilerimin peşinde koşacağım dedim” şeklinde anlatıyor. “Kamil ve Luna’nın Seyir Defteri” 2015 yılında yeniden İstanbul’a dönen Kamil, Gaziosmanpaşa Ortaokulu’na atanır. Burada da dezavantajlı çocuklar olsa da, “En azından güvenliydi” diyen Kamil, bu okulda topladığı merakların içinde toplumsal cinsiyet, yerel yönetimler gibi farklı alanlarda da sorular görmeye başlamış ve bu sırada Luna karakterini de ekleyerek, “Kamil ve Luna’nın Seyir Defteri” ni yazmış. “Alo Kamil” de devam ederken, daha önce jürisiyle tartıştığı için yüksek lisansına alınmadığı Marmara Üniversitesi’ne bu kez misafir hoca olarak gitmiş. İki yıl görev yaptığı üniversite öğrencileriyle de benzer çalışmaları hayata geçiren Kamil, ayrıca radyo tiyatrosu da yapmış. “Yapabilirim Meclisi” Kamil, “Mesele Kamil ve Luna’nın Seyir Defteri olmaktan çıkıp, Kamil ve Luna’nın para birimi, oyuncakları ve edebiyat eserlerine kadar ilerledi. Zamanla onların kullandıkları her şeyi çocuklar yapar hâle geldi. Çocukların meraklarından yola çıkıp, nasıl bir müfredat üretirim derken, çocukları kendi eğitimleri için yönlendirdim. Bu da beni “Yapabilirim Meclisi”ne götürdü. Bu meclisle ‘yapabilirim haritası’ çıkardık ve sınıfa girince her çocuk en çok hangi beceriye ve meraka sahip ya da nelerde eksiği varsa bunları gördük. Derken Bahçeşehir Üniversitesi’nden çağırdılar ve onlara çalışmamı anlattım. Üniversitenin sahibiyle beni buluşturdular ve bu sırada farklı şehirlerdeki arkadaşlarımla ortak hareket ediyorduk. Daha sonra başka girişimciler iletişime geçti, satın almak isteyenler oldu ama anlaşamadık. Çünkü biz şirket değil, sivil toplum örgütü olmalıydık. Herkes ‘Aferin’ diyordu ama ne yaptığım konusunda fikrim yoktu” diyor. “Hayâl Gücü Merkezi” açılıyor Okul ile cezaevinin dış görünüş itibariyle ve sahip olduğu tellerle birbirine çok benzediğini düşünen Kamil, çocuklara bir resim çizip ne olduğunu sormuş. ‘Cezaevi’ yanıtını alınca, bunun bir okul olduğunu belirten Kamil, çocuklarla birlikte, okulun bodrum katını değerlendirmeye karar vermiş. “Yetişkinlerin değmediği, çocukların öğreneceği sosyalleşme mekânı neye benzer? Düşüncesinden yola çıktım ve çocuklar proje getirdiler” diyen Kamil, diğer çocukların fikirlerini tasnifleyerek öncü olan kız çocuklarından kurduğu ekiple, tasarımını yaparak, sekiz farklı alandan oluşan Hayal Gücü Merkezi’ni hayata geçirmişler. Kamil, “Anladık ki, soru merakla başlayıp, öykü temalı öğrenmeye devam eden, Yapabilirim Meclisi ile büyüyen ve üreterek öğreten çocuklardan oluşan bir döngüydü bu. ‘Sor, keşfet, üret’ diyoruz bu sisteme. Mekân anlayışı da, Hayalgücü Merkezi” diyor. Bir süre sonra öğrencilerden “Hayal Gücü Merkezi”ni duyan diğer okulların öğrencileri de kendi okullarında bu merkezleri kurmaya başlayınca, aynı mahallede bir kaç tane merkez mevcut hâle gelmiş. Daha sonra Zorlu Holding, Atölye İstanbul ve 360 Araştırma Şirketi’nin öncülüğünde kurulan İmece adındaki sosyal inovasyon platformuna davet edilen Kamil, ilk kez burada sosyal girişimci olduğunu öğreniyor. Kamil şunları söylüyor: “Ben sosyal girişimciliği bilmiyordum, toplumsal meselelere sistematik toplumsal çözümler üreterek, ekosistemi değiştiren insanlara deniyormuş. Nitekim, İmece’den yüksek meblağlı para ödülü aldım ama kendim için harcamadım, tüm parayı öğretmen eğitimleri için harcadım. Farklı şehirlerden gelen öğretmenlerin yol, konaklama gibi masraflarına harcadık. Bir süre sonra doğru yolda olduğumuzu anladım ve Nissan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Zorlu Holding gibi büyük ekonomi güçleriyle çalışarak, değişim için paydaş yarattık. Mart ayında dernekleşmek istedik ama pandemi çıktı, fakat boş durmadık. İBB şuan Taksim, Üsküdar, Bakırköy meydanlarını yeniden tasarlıyor ve bu yerleri tasarlayacak olan mimar ve kent planlamacılarının okuması gereken dokümanları biz hazırladık; çocukların nasıl yerler hayâl ettiğini yazdık ve çocuk merkezli düzenlemeyi sunduk. Geçen yıl itibariyle 24 bin çocuğun soru merakları elimizde ve bu yaz hizmetiçi eğitimler de verdik.” “HIMMM!” ve diğer işler 12 kişilik çekirdek ve 30 gönüllüden oluştuklarını kaydeden Kamil, “Anadolu’daki merak ve beceriler uygarlıkları doğurdu. Bugün bu merakla yeniden kıvılcımı çakıyoruz. Evde, okulda, ailede, çalıştığımız her kurumda beceriyi yeniden geliştirmek için Hayal Gücü Merkezi Meraklı Beceri Hareketi’ni başlattık. Bu hareket kapsamında eğitimciyi güçlendirmek, çocuğu güçlendirmek, bu çerçevede ‘Çocuktan Çocuğa Akademi’yi hayata geçirmek istiyoruz. 15 çocuğun tasarladığı 21 atölyede çocuklar atölye yürütecekler. Üç ayda bir 1500 çocuğa eğitim vereceğiz ve okullarında Hayal Gücü Elçisi olarak görev alacaklar. Eğitim teknolojilerini geliştirmeye de devam ediyoruz, mesela HIMM adında bir uygulamamız var. Düşünme sesi hımm’dan geliyor adı, bu uygulamaya giren çocuklar kendileriyle aynı meraka sahip olanları bulacaklar ve işbirliğinde bulunabilecekler. Öte yandan 150 çocuğun tasarladığı sekiz farklı çocuk merakı çoraba basıldı, tişörleri de basılacak. Çikolata, bisküvi gibi paketlere kadar geliştirmek istiyoruz. Bir yandan da akademisyen ve influencer’lar ile iletişime geçerek merak ve beceri savunuculuğu amaçlıyoruz.” Zaman içinde yetişkinlerin meraklarına da odaklanmak istediklerini ifade eden Kamil, yetişkinlerin çocukluk meraklarını onlara yeniden hatırlatmak istediklerini ve bu amaçla meslek gruplarına da teklif götüreceklerini belirtiyor. Kamil, “Bir zamanlar o karlı ve soğuk yolda yalnız başıma çaldığım ıslık, bugün kocaman bir koroya dönüştü” cümlesiyle başarıya giden süreci tanımlıyor. Onun gibi yaratıcı insanların çoğalması ve hayal gücünü özgür bırakan çocukların daha güzel bir dünyayı yaratabilmeleri dileğiyle…
Editör: TE Bilisim