Kanalların birinde beni çok güldüren bir reklâm dönüyor. Damat, kayınpederinden arabasını istiyor. Kayınpeder, “bunu babandan da istedin mi?” diye soruyor. “İşi varmış, veremedi” cevabını alınca da “Bak damat, babanın vermediği bir şeyi ben verirsem adamı ezmiş oluruz.” Damat, ısrarlı bakışlarını sürdürünce de: “Kapı tıkladı” deyip sıvışıyor. Adamın bahanesi çok hoş. İsteklere olumlu cevap bulamayınca da “kapı tıkladı” deyip sıvışıyor. Sanki bizi anlatıyor bu reklâm. Adam, “elçiye zeval olmaz, şu ilaç paralarını ödeseniz artık” diyor, Bizimki “kapı tıkladı” diyerek kapıya yöneliyor. Vatandaş, “geçinemiyorum” diye feryat ediyor, muhatap “kapı tıkladı” diyerek yerinden kalkıyor. İlgili kuruluşa “enflasyon piyasada şu iken, sende niye bu?” diye soranlara da kapının tıkladığı söyleniyor. Sağlık Bakanına “neden şeffaf değiliz?” diye soruluyor, o da kapıya yöneliyor. Cevabı olmayan sorulara pratik bir buluş: “Kapı tıkladı” Anlaşılan o ki, bir sürü cevapsız soru için kapı tıklatan troller türemiş. “Demokrasi istiyoruz.” “Kapı tıkladı.” “Adalet istiyoruz” “Kapı tıkladı.” “Erken seçim.” “Sen de fazla tıklatıyorsun.” Bu arada muhalefetin kapısını tıklatanlar da var. “Muhalefet, iyi muhalefet yapamıyor.” Lider, “kapı tıkladı” diyor. Dünyanın en gelişmiş ülkesi olan Japonya’da, kamunun kiraladığı araç sıyışı 9 bin, Almanya’da 8 bin iken, bizde neden 148 bin? “Biraz tasarruf yapsak?” “Kapı tıkladı.” Vatandaşa, “pik yapıyoruz, uçuyoruz” diye moral takviyesi yapılmak isteniyor, Bu defa da vatandaşın kapısı tıklanıyor. Cumhuriyet, Atatürk, laiklik Dendiğinde ise kapı otomatik olarak tıklanıyor.