Mehmet Necati GÜNGÖR Bizim Erzurum’da müflis tüccarlar için kullanılan bir deyimdir. Bazen, müflis tüccar bu deyimi kendisiyle dalga geçmek için kullanır. Batıyı kıskandıralım diye bir köprü, bir havaalanı yaptık, nazar değdi. Köprü, önceki iki köprünün gelirlerini yiyor, doymuyor. Sonra da bizim cebimize sarkıyor. Ulaştırma Bakanı, on yıl sonrasına bakmamızı istiyor, o zaman kârlı  çıkarmışız. Kanımız çekildikten sonra kârlı çıksak ne yazar? Elin oğlu, elinde kalem kâğıt, bizim havaalanının ve köprünün hesabını yapmış. Önce 3. Havaalanı: Hani dünyanın en büyük havaalanı diye övünüyoruz ya, işte o havaalanı. Bu havaalanının 6 pisti varmış. Yolcu kapasitesi 200 milyon kişi olarak hesaplanmış. Pist başına 33 milyon yolcu ediyor. Üç pisti olan Atatürk havaalanında rasyonel bir işletmecilikle de yılda 99 milyon yolcu taşınabilirmiş. Oysa, Atatürk havaalanının yıllık yolcu kapasitesi 60 milyon kişiymiş. Yüzde elli artış olsa bile 3 pist İstanbul hava trafiği için yeterliymiş. Peki, biz bu üçüncü havaalanını niçin yaptık? Cengiz’i unutmayın! Gelelim, üçüncü köprüye: Üçüncü köprüde hazinenin yüklendiği borç 8.7 milyar dolar. Geçenden bir akçe, geçmeyenden üç akçe... Tam, Deli Dumrul hesabı. Üzerinden geçen araç sayısı yetersiz olduğu için kalanı biz ödeyeceğiz. En az on yıl. Cengiz, burada da unutulmamış. Yahu bu Cengiz bunca parayı neresine koyuyor? Eser düşmanı değiliz elbet. Ülke eserlerle donatılsın isteriz de; hesabın, kitabın iyi yapılmasını en az onun kadar isteriz. Batıyı kıskandıracağız diye, insanımıza kıymayalım. Kaynaklarımızın heba edilmesine, gösteriş için harcanmasına izin vermeyelim. Köprüler üzerinden geçmek içindir. Cengizler geçinsin diye değil. Bu köprüler, silindir gibi halkın üzerinden geçecekse neye yarar?