Yiğiter: “Karantina sonrası danışan sayısında yüzde 30’luk artış yaşandı”

Küresel çapta yaşanan Covid-19 virüs salgını nedeniyle değişen beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam kilo artışına yol açtı. Diyetisyen Muhsin Can Yiğiter, karantina günlerinde kontrolsüz beslenme sonucu alınan fazla kilolardan kurtulmak isteyen danışan sayısında artış yaşandığını belirterek, sağlıklı beslenme konusunda tüyolar verdi

NAZ AKMAN -  Dünyayı etkisi altına alan Covid-19 virüs salgını, yaklaşık dört aydır hayatımızı derinden etkilemeye devam ediyor. Her alanda etkisini sürdüren pandemi sebebiyle günlük yaşam alışkanlıklarında değişiklikler gözlemlendi. Pandemi sürecinde evde kalma konusunda yapılan çağrılar ile beraber başlayan karantina günleri toplumun genelinde yaşam temposunun düşmesiyle birlikte kilo alımına sebep oldu. Günlük alınan fazla kaloriler ile hareketsiz yaşamın faturası ise yeni normal dönemde pek çok insanın zayıflamak için diyetisyenlerin kapısını çalmasına yol açtı. Karantina günlerinde beslenme konusunda yapılan yanlışları, obezite riskini, danışan sayısındaki artışı ve yeni normal dönemde uygulanabilecek beslenme programları hakkında bilgi veren Diyetisyen Muhsin Can Yiğiter kontrollü ve sağlıklı yaşam için tavsiyelerde bulundu. Meydan okumalar kontrolsüz tüketimi tetikledi Karantina günlerinde virüsten korunmak için sosyal izolasyonu benimseyen ve eve kapanan pek çok kişi gün içinde yapılacak aktivitelerin azalmasıyla birlikte sosyal medyada meydan okuma akımına katıldı. Bu durum pek çok insanın mutfağa yönelerek evde ekmek, pizza, hamburger, lahmacun veya farklı tatları deneyerek yeteneğini geliştirmesine imkân tanırken bir yandan da hızlı ve kontrolsüz tüketime zemin hazırladı. Yiğiter, karantina sürecinde kilo alımında iki kat artış yaşandığına dikkat çekerek, “Evde sürekli kalmanın getirdiği ve karantinanın insanlar üzerindeki psikolojik etkilerinden dolayı çoğu insan günde iki öğün beslenme düzenine geçti. Pek çoğumuz sabah erken kalkmak için bir gerekçe bulamadık, dolayısıyla geç saatlerde geniş bir kahvaltı yapma alışkanlığı edindik. Bu kahvaltıları gün içinde, bol bol atıştırma, yine geç saatlerde yapılan akşam yemekleri ve gece geç saatlere kadar film eşliğinde tüketilen tatlı, cips, kola, patlamış mısır, çikolata gibi ürünler takip etti. Hareketsizlik ile birlikte birleşen düzensiz beslenme alışkanlığı da kilo alımını iki kat artırdı” dedi. Yiğiter, salgın nedeniyle evde çalışma sistemine geçen ve hareketsiz kalan danışanlara, “Evde çalışma düzenine geçen kişilerde kilo artışının önüne geçilmesi için öncelikle bir yaşam düzeni oluşturduk. Danışanlarımıza, yine işe gider gibi erken saatlerde uyanmaları, kahvaltılarını geç saatlere sarkıtmadan yapmaları, öğle yemeğini gün ortasında tüketmeleri ve mesai bitimi akşam yemeğini yemeleri konusunda tavsiyelerde bulunduk. Bu beslenme alışkanlığı ile birlikte kas kaybı ve kilo alımının önüne geçmek için evde yapılabilecek egzersizler de sunduk” şeklinde önerilerde bulunduğunu söyledi. 35 yaş ve üstünde obezite riski Türkiye ve Ankara özelinde genel olarak obezite konusunda artışlar yaşandığını ifade eden Yiğiter, özellikle 35 yaş üstünün obezite riski taşıdığını belirtti. Yiğiter, “Pandemi sürecinde kilo alımıyla birlikle obezite grubuna geçen kişiler oldu. Genel gözlem yaparsak her yaş grubu obezite olma riskini taşıyor ancak bana gelen danışanlarım arasında 35 yaş ve üstü risk grubunda. Obeziteye neden olan birden fazla faktör var, kahvaltı ve öğle yemeğinin hafif tutulup akşam yemeğinin çokça yenmesi, ana öğünlerde az ve doyurucu olmayan besinler tüketilip, ara öğünlerde atıştırmalıkların daha fazla alınması bu riski tetikliyor” dedi. Uyku düzenine dikkat! Karantina sonrası danışan sayısında yüzde 30’luk bir artış yaşandığına işaret eden Yiğiter, en çok gelen şikayetler arasında ise uzun süre evde kalmanın getirdiği boşluk hissi ve stresten doğan orantısız yemek yeme ihtiyacı olduğunu söyledi. Pandemi sonrası yeni normal sürece adapte olmada uyku düzeninin büyük önem taşıdığına dikkat çeken Yiğiter, “Sağlıklı yaşam uyku düzeni ile başlar, dolayısıyla sabah erken saatlerde güne başlamak ve gece geç saatlere kalmadan uyumak gerekiyor. Uyuma saatinin öne çekilmesi ve sonrasında sabah saatlerinde erken kalkılması ile aç kalma süresini kısaltmış oluruz ve böylece geç yatıp- geç kalkma durumlarında oluşabilecek şeker düşmelerinin de önüne geçmiş oluyoruz. Erken saatlerde yapılan kahvaltı ve bunu takip eden öğle yemeğinin ardından en çok dikkat edilmesi gerekilen öğün olan akşam yemeği geç saatlere bırakılmamalı. Akşam yemeği daha erken saatlere çekilmeli, 18.00- 18.30 saatleri akşam yemeği için uygun olmakla birlikte bu saatler yatmadan önce bir ara öğün yapılabilir olmasına da imkân tanır, böylece çok fazla acıkma hissi yaşamadan sağlıklı ve derin bir uykuya uyuyabiliriz” diye konuştu. Beslenme programlarında nelere dikkat edilmeli Beslenme programlarında üç ana öğünün atlatılmadan tüketilmesi gerektiğini söyleyen Yiğiter, kahvaltı ve öğlen yemeklerinde tok tutan doyurucu yiyeceklerin yenilmesi, akşam yemeklerinde ise daha hafif besinlerin tercih edilmesi gerektiğini belirterek, karbonhidrat tüketiminin de gün içerisinde en aktif olduğumuz saatlerde alınmasının önemli yere sahip olduğunu ifade etti. Son olarak yaz aylarının da gelmesiyle birlikte her şey dahil otellerdeki açık büfelerden kaçınarak, formda kalmak için “Yaz aylarında en çok tüketimi artan besinlerden biri olan meyve tüketimi, bir ila üç porsiyon arasında olmalıdır. Meyvenin içinde barındırdığı şeker her ne kadar sadece ‘meyve şekeri’ olarak bilinip masum gözükse de bir karbonhidrattır. Sıcak havanın getirisi olan terleme ile birlikte vücuttan atılan su ve mineral kaybını dengelemek için su içimi unutulmamalı ve dikkat edilmelidir. Tatile gidecek kişiler için açık büfelerdeki ‘sınırsız yiyecek’ algısı unutulmamalı, kızartma, makarna ve tatlı tüketimine dikkat edilmelidir” önerilerini sıraladı.