Konuşulan hep aynı; “Aş, iş, huzur, güvenlik, istikrar”…

HABER VE FOTOĞRAFLAR UTKU ŞENSOY / Bundan 60 milyon yıl önce Erciyes ve Hasan dağın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakalar, milyonlarca yıl yağmur ve rüzgarla aşınınca ortaya büyüleyici Kapadokya doğa şaheseri çıkmış. Roma İmparatorluğu›nun baskısından kaçan Hıristiyanlar da, aşınmış kayalara oydukları ev ve kiliselerle, bölgeyi devasa bir sığınak haline dönüştürerek, M.S. 3. cü yüzyılda eğitim ve düşünce merkezi haline getirmiş. Ankara’dan otomobil ile 3 buçuk saat mesafedeki peri bacaları, gerek eşsiz doğal yapısı, gerekse tarihi değerleri ile UNESCO’nun koruma altına aldığı önemli bir turizm merkezimiz. Ancak Kapadokya’nın Avrupalı turistlerin akınına uğradığı önceki yıllardan uzak ve sessiz oluşunun nedenlerini bölgenin nabzını tutan dostlarımıza sorduk.          TOPRAKTAN SANAT ŞAHASERİ YARATAN ÇÖMLEĞİN PROFESÖRÜ “CHEZ GALİP” Babadan oğula 5 kuşaktır geleneksel yöntemlerle çömlekçilik yapan, yarattığı eserleri uluslararası üne sahip, Galip usta, nam-ı diğer “Chez Galip”e yıllara dayanan hukukumuza dayanarak bölgedeki sessizliği ve 2017 yılına ilişkin düşüncelerini soruyoruz. -“Patlamalardan genel bir ürkeklik var. Fransız hiç yok diyebilirim, Esas parayı harcayan Avrupalı ve Amerikalılar artık çok nadiren geliyorlar. 2015 yılı iyi değildi, 2016 ondan da kötü geçti, 2014 ve öncesini yakalamak için güvenliğe, istikrara yani kanımca en az 4 yıla ihtiyaç var” diyor çömleğin profesörü. YILLARIN DENEYİMİ İLE “HALIYI KOKLAYAN ADAM” Uç hisar kalesi eteğinde halı galerisi sahibi, 35 yıllık duayen halıcı kadim dost Faruk ise söze, aş, iş, huzur diye başlıyor; -“Her şeye rağmen 2017 için umutsuz değilim, zor ancak yaza kadar dayanabilen, ayakta durabilen esnaf krizden çıkar” diyor. Japon dostlar nerede diye soruyorum; -“Bizim için münferit bir olay gibi olan 2013’de Göreme’de bisikletle dolaşırken uğradığı bıçaklı saldırıda hayatını kaybeden Japon turist kızı (Mai Kuriharac) ve yurt genelindeki son patlamaların ardından Japonlar buralara gelmiyor”. Gerçekten de tek başına gezen otelde kalan sağda solda tek dolaşan genç Çin’li kızlara ailece tanık olduk. “tüm olumsuzluklara rağmen buralara kadar gelen Çin’li gençleri ve misafirlerimizi turist gibi değil de hak ettikleri biçimde, Anadolu’nun gerçek misafirperverliğiyle ağırlayalım” demekten kendimi alamadım. [caption id="attachment_72894" align="aligncenter" width="549"]Halıcı Galeri Faruk'un sahibi Faruk Kumaş Halıcı Galeri Faruk'un sahibi Faruk Kumaş[/caption] YERLİ TURİSTE ÇAĞRI; “KAPADOKYA’YA GELİN MİSAFİRİMİZ OLUN”! Bölgede çok sayıda örneği olan, el emeği göz nuru çabalar sonucu kayaları kazıp butik oteller yaratanlardan biri de turizmci arkadaşımız Abdullah. O da iç turizmden yakınıyor; -Okulların tatil olmasına rağmen yerli turist bile beklenenin çok altında. Gelsinler bana komşuma hiç önemi yok gelip misafirimiz olsunlar” ÇİN’Lİ TURİST KAPADOKYA’NIN YAŞAM SUYU Ürgüp ve Göreme’de karlar altında ziyaret ettiğimiz açık hava müzelerindeki bekçi, otoparkçı, marketçi, hediyelik eşya satan ve diğer esnafla konuşuyoruz. Hepsinin ortak cümlesi; -“Çinliler bölgeye hayat veriyor, yoksa Kapadokya’nın hali harap!” Gerçekten de yılın bu döneminde ortalıkta dolaşan nadir Avrupalı ve birkaç yerli turist aile dışında bölgenin hemen her yerinde Çin, Hindistan, Singapur, Malezya, Filipinler’den gelen ziyaretçilere rastlıyoruz. Ancak yine ortak kanı, uzak doğudan ülkemize gelen dostlarımızın Avrupalılar kadar eli açık olmadığı, seyahat turlarının “kapalı devre” sistemlerinin dışına çıkıp para harcama imkanlarının çok az olduğundan yakınıyorlar. KAPADOKYA’YA İLİŞKİN RAKAMLAR Küçük Oteller Derneği Kapadokya temsilciliği turizm raporuna göre, Kapadokya bölgesine 2015 yılında giden turist sayısında düşüş sinyallerin alınmaya başlandığı 2014 yılına göre % 6’lık bir düşüş yaşanmış. Buna rağmen, 2,5 milyon civarında yerli yabancı turist ağırlamış. 2015 yılı 2014 ile mukayese edilince Japonların 4’de üçü, Fransızların % 84’ü, İtalyanların % 75’i İngilizlerin % 47’si artık buralara gelmiyor. Bu liste uzayıp gidiyor… Son dönem 2012 yılı mukayese edilince, tablo çok daha da karanlık. Ona hiç girmiyorum. Çocukluk yıllarımdan beri hemen her mevsimde ziyaret ettiğim, ama ilk kez bu kadar yoğun kar altında dolaştığım peri bacalarının diyarı Kapadokya’nın farklı bir gizemine de tanık olma fırsatı yakalamanın huzuru içinde bölgeden ayrılıyorum. Konuştuğumuz dostların önceliklerinin başkentin siyasi gündeminden hayli uzak; evine aşını götürebilme, işine sürdürebilme derdinde, huzur ve istikrar arzusuyla daha çok konuk ağırlama telaşı içinde olduğuna tanık oldum. 2017 için umutsuz değil ama çok kaygılılar. Zaten Edirne’den Ardahan’a, Sinop’tan Hatay’a hepimizin ortak derdi; aş, iş, huzur, güvenlik ve istikrar değil mi?