“ÇOCUKLAR ÖRSELENİYOR”

Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), çocuk teslimi tartışmasına ilişkin çocukların örselendiği, çocuk haczinin insanlık onuruna yakışmadığı ve çocuğun üstün yararına uygun mevzuatın olmadığını tespiti yaptı

Alkan Uçarsu  - Kamu Denetçiliği Kurumu(KDK), çocuk teslimi tartışmasına ilişkin çocukların örselendiği, çocuk haczinin insanlık onuruna yakışmadığı ve çocuğun üstün yararına uygun mevzuatın olmadığını tespiti yaptı. KDK tarafından “Çocuk Tesliminde Hak İhlallerine ve Yoksulluk Nafakasına İlişkin Özel Rapor” hazırlandı. Raporda konulara ilişkin tespitler ve öneriler yer aldı. Rapordaki tespitlere göre çocuk teslimi konusunda; kurumsal mekanizmalar etkin bir şekilde işlemiyor, bütüncül destek mekanizmaları oluşturulmuyor, konuya çocuk odaklı bakılmıyor, önleyici tedbirler ve cezai yaptırımlar etkin kullanılmıyor, mevzuat çocuğun üstün yararına uygun değil ve insanlık onuruna yakışmayan çocuğun haczi uygulaması devam ediyor. Raporda çocuk teslimi, “velayet-vesayet değişimi ya da başka bir sebep üzerine verilen bir mahkeme kararı uyarınca, bir çocuğun hali hazırda bulunduğu yerden ya da bir kimseden alınıp, başka bir kimse ya da kuruma teslim edilmesi” olarak tanımlandı. Raporda öne çıkan tespitler şöyle: Kurumsal mekanizmalar etkin bir şekilde işlemiyor: Aileyi her anlamda destekleyecek, özellikle kriz durumlarında ve sorun yaşanan dönemlerde ebeveynlerin başvurup gerekli hukuki ve sosyo-psikolojik desteği alacağı kurumsal mekanizmalar etkin bir şekilde işlemiyor, hizmet ihtiyacı karşılamakta yetersiz kalıyor ve var olan hizmetlerin toplum tarafından yeterince bilinmemesi sebebiyle kullanılmıyor. Ebeveynlerin çocuk yetiştirme konusundaki hakları ve yükümlülükleri hakkında bilgilendirilmeleri ve bu alandaki becerilerinin geliştirilmesi amacıyla sunulan programlar yeterli değil. Bütüncül destek mekanizmaları oluşturulmuyor: Ayrılık ve boşanma süreçlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesine ilişkin politika ve stratejiler geliştirilirken; boşanan çiftlerin yalnızca bir aile birliğini sona erdirmediği, bunun ötesinde kendileri ve varsa çocukları için yeni ve farklı bir aile dinamiği oluşturdukları hususunu merkeze alan bütüncül destek mekanizmaları oluşturulmuyor. Konuya “çocuk hakkı” odaklı bakılmıyor: Boşanma sonrasında kişisel ilişki hakkı salt anne-baba hakkı olarak görülüyor ve konuya “çocuk hakkı” odaklı bakılmadığı için üretilen çözümleri yetersiz kalıyor. Boşanma sürecindeki gerilimli ortamda çocuğun risk altında bulunduğu ve korunmaya muhtaç olduğunun açıkça ortaya konulamadığı ve çocuk koruma sistemi içinde çözüm üretilmiyor. Çocuklar örseleniyor: Adli ve idari süreçlerdeki alt yapı, kapasite ve eşgüdüm yetersizlikler tarafların ve çocuğun maddi ve manevi örselenmesine sebebiyet veriyor ve onarıcı mekanizmaların hayata geçirilmiyor. Vaka yönetimi sağlıklı olarak yürütülemediği mevcut yapı içerisinde velayet ve kişisel ilişki hakları çocuğun üstün yararına uygun olarak kullanıp kullanılmadığı izlenemiyor. Önleyici tedbirler ve cezai yaptırımlar etkin kullanılmıyor: Belirtilen hakların kötüye kullanılması durumunda koruyucu ve önleyici tedbirler ve gerekirse cezai yaptırımlar etkin bir şekilde kullanılmıyor. Çocuğun üstün yararını korumaya uygun değil: Boşanma sonrası kişisel ilişki tesisi ve çocuk teslim sürecine ilişkin mevzuat ve uygulama çocuğun üstün yararını korumaya uygun olmadığı gibi tarafların haklarının yerine getirilmesi için de yeterli değil. İnsanlık onuruna yakışmayan uygulama devam ediyor: Aile yapısının güçlendirilmesi yönelik hedeflerin gerçekleştirilmesi için gerekli hukuki alt yapı ve idari mekanizmalar yetersiz. Çocuğun taşınır bir mal gibi haczine izin veren icra yoluyla çocuk tesliminin insanlık onuruna yakışmayan uygulama halen sürüyor.
Editör: TE Bilisim