Bilge Savacı, Yozgat’ta görev yapan bir ilkokul öğretmeni... Okulundaki ve yakın okullardaki öğrencilere kitap sevgisini aşılamak için tatil nedir bilmeden elinden geleni yapıyor. Bu genç ve kararlı öğretmen, sosyal medyada paylaştığı yazılarla, hikayelerle, yazarların, editörlerin ve yayıncıların da gözünden kaçmamış ve onun bu mücadelesine destek olmak için kitap bağışında bulunmuşlar. Bilge Öğretmen, tükenmeyen yaşam enerjisi ve kitap sevgisiyle, öğrencileri için bir masal kahramanına dönüşmüş bile...
RÖPORTAJ / SULTAN YAVUZ (ANKARA) - Bilge Savacı, mesleğine, çocuklara ve çocuk kitaplarına âşık bir öğretmen. Bulunduğu Yozgat’ta, sadece kendi sınıfındaki değil, yakın okuldaki çocuklara da kitap okuma sevgisi aşılayan, gerektiğinde velileri arayarak, “Çocuğunuz benden kitap alabilir” diyen bir kitap canavarı. Kendisi de çocuk öyküleri yazan ve kitap projeleri bulunan Savacı, sosyal medyadan paylaştıklarıyla yazarların, çizerlerin ve yayınevlerinin de dikkatinden kaçmamış. Sosyal medya sayesinde tanıştığı insanların bağışladığı kitaplarla sınıfını bir kütüphaneye dönüştüren Savacı, yenilikçi ve bambaşka bir eğitim anlayışıyla çocukların ufkunu açmaya devam ediyor. Tek başına yürüttüğü bu kararlı mücadelenin içinden geçen öğrencilerin, gelecekte iletişim becerileri yüksek ve yaratıcı insanlar olacağı açık... Kastamonu Üniversitesi’nden 2008 yılında mezun olan ilkokul öğretmeni Savacı, sosyal medya üzerinden kurduğu bağlantılarla bir kütüphane oluşturabilmiş. Günışığı Kitaplığı’nda yazar olan Füsun Demirel’in çocuk eğitimi konusunda duyarlı olan bir arkadaşı, Savacı’nın çalışkanlığından ve azminden çok etkilenince, kitap bağışında bulunmuş. Önce okulunda bir kütüphane açan Savacı, altı ay sonra burayı kapatmak durumunda kaldıysa da, yılmamış ve sınıfını bir kütüphaneye dönüştürmüş. İki yıl boyunca hem kendi sınıfındaki öğrencilerine hem de yakın bir okuldaki öğrencilere kitap dağıtan Savacı, “Çocuklarım hafta sonları da evime geliyorlar, kiminin ailesini arıyorum, ‘Çocuğunuz gelsin, benden kitap alsın diye...’ Kendi sınıfımda çocuk kitaplarıyla her gün etkinlik yapıyorum. Nitelikli çocuk kitaplarını sınıfa getirip mutlaka çocuklara okuyorum. Okuduktan sonra da, kitabın içindeki bazı karakterleri ya da olayları sınıf tahtasına çiziyorum, çocuklar da onları resmediyor. Resmederken özgürler, gördükleri şeyi çizmek zorunda değiller, isterlerse bambaşka bir şey çizebilir ya da sadece izleyebilirler. Böylece kitap kahramanlarını da tanıyorlar” diyor. Kitap kahramanları matematik problemlerinde Savacı, aynı zamanda çocuk kitaplarını teatral şekilde oyunlaştırdığını ve dersteki bu etkinlikleri de sosyal medyaya zaman zaman aktardığını belirtiyor. Savacı ders anlatma yöntemine dair şunları söylüyor, “Bir kitabı haftada iki gün, 40 dakika boyunca oynuyoruz. Ben söylüyorum, çocuklar tekrar ediyorlar. Tüm dersleri eğlenceli bir şekilde anlatmaya çalışıyorum, mesela matematik derslerinde problemleri de tiyatroya çeviriyorum, daha kolay anlıyorlar. Örneğin kitap kahramanlarımızdan birini o propleme dahil ediyorum, tahtaya yazıyor ve resimliyorum. Hemen her ders için anlık şarkılar üretir, hikaye yazarım.” “Çocuk kitabı yazarlarımız, çizerlerimiz ve yayıncılarımız daha fazla tanınmalı” Savacı, iki yıl öncesine kadar çocuk kitabı bulmakta zorlandığı için tüm hikayeleri kendisi yazmış. Küçük bir Anadolu şehrinde, kısıtlı imkanlarla eğitim vermeye çalışan Savacı, “Çabaladım ve bu azmim sayesinde de o kitaplar geldi, beni buldu” diyor. Sosyal medya sayesinde kendisine pek çok kapının açıldığını kaydeden Savacı, bu durumu şu sözlerle anlatıyor, “Sosyal medyadan çok destek gördüm. Sosyal medya genelde olumsuz bir yer olarak görülüyor ve oradaki insanların güvenilir olmadığı konusunda bir önyargı hakim... Ben ise oradan çok destek gördüm. Tabii ki, bunda benim iletişim kurduğum insanların çocuk edebiyatıyla, çocuklarla yakın kişiler olmalarının ve eğitime destek olan insanlar olmalarının payı büyük. Çocuk edebiyatımızdaki yazar ve çizerlerimiz çok kıymetli, çocuklara inanılmaz değer veriyorlar. Bunun bilinmesini istiyorum çünkü çoğu kişi onlardan haberdar değil. Çocuk edebiyatı günümüzde daha fazla ön plana çıkmaya başladı ama ben bu güzel insanların kalplerinin görülmesini istiyorum. İnsanların kafasında çocuklara değer verilmediği konusunda bir umutsuzluk var ya hani, çok değer veren bir kesim de var. O insanlara değer verilmeli, eserlerine sahip çıkılmalı. Onlara sahip çıkmak demek, bir yerde de kitaplara sahip çıkmak demek. Sosyal medyayı aktif kullanmamın en büyük sebebi, sınıfla çocuk kitabını bağdaştırmak. Öğretmen ve çocuk kitabını, çocukla, nitelikli çocuk kitabını bağdaştırmak...” Edebiyat dergilerinde öyküler... Okul dışındaki hayatının da neredeyse tümünü eğitimle geçiren Savacı, 2004 yılından beri çocuk öyküleri yazmaya ve illüstrasyonlar çiziyor. 2013 yılında yazı çalışmalarına başlayan Savacı, Kurgan Edebiyat, Arka Kapak Dergisi ve Deliler Teknesi gibi edebiyat dergilerinde yazılarını yayınlatabilmiş. Savacı, çocuk kitaplarını derslerle nasıl bağdaştırdığına ilişkin bir örneği de şöyle anlatıyor, “Geçen yıl çocuklarla beraber dört ay boyunca, ‘Çocuklarla iletişim nasıl olmalıdır?’ konulu bir çalışma yaptık. Deliler Teknesi dergisinde Tülin Kozikoğlu’nun ‘Öfkeli Örümcek Rıza’ isimli kitabını, bu süre boyunca çalışmaya dahil ettim. Kozikoğlu, kitaplarıyla yapmaya çalıştığı şeyi benim çok iyi anladığımı ve alt metinlerini yakalayabildiğimi ifade etti ve bu beni çok mutlu etti. Çocuk kitapları üzerine yazınca, üç yıl boyunca pek çok dergiye mail attım ama kimse ilgilenmedi. Biraz araştırınca, tüm bu yayıncıları, yazarları ve çizerleri sosyal medyadan eklemeye karar verdim ve yazdıklarımı, etkinliklerimi bu mecrada paylaştım. Zaman içinde kitap bağışları gelmeye başladı ve yayıncılar, editörler de beni tanımaya başlayınca, onlar da kitap göndermeye başladılar. O kitapları hem ben okuyorum hem derste okutuyorum. Daha sonra fotoğraflayarak sosyla medyadan yayınlıyorum. İnanır mısınız, özellikle ailelerden, öğretmenlerden ya da kütüphane oluşturmak isteyen insanlardan pek çok mesaj alıyorum ve onlara bir kitap listesi hazırlayıp yolluyorum.” Nitelikli çocuk kitabı nasıl olmalı? Savacı, nitelikli çocuk kitaplarının belli başlı yayınevlerinden çıktığını belirterek, çocuk kitaplarının nasıl olması gerektiğine dair bilgilerini paylaşıyor. Savacı, “Öncelikle akıcı olmalı ve çocuk sıkılmamalı, dinlerken konsantre olabilmelidir. İlkokul çocuğunun okuyacağı kitap, resimli olmalıdır ve resimlerin çizim kalitesi ve parlaklığı önemlidir. Kitabın hamuru da çok önemlidir. Bunun yanı sıra, ders konularının kitaplaştırılmasına dair bir önyargı bulunuyor. Kitapların daha özgür olması isteniyor ama bence o dünya sınırlanmamalıdır. Sonsuz derecede konu bulunabilir, ders konusu bunu sınırlamaz. ‘7x9 Eyvah’ isimli bir kitap çarpma işlemini anlatıyor mesela ve bence çok güzel. Bu kitap Amerika’da çok satanlar listesinde...” Savacı, Türkiye’de çocuk edebiyatının giderek geliştiğini vurgulayarak, “Eski kitaplarla günümüzde yazılanlar çok farklı, bu yüzden geleceğe umutla bakmalıyız. Bence çocuk edebiyatının gelişmesindeki en büyük etken, internet kullanımı ve sosyal medyanın yaygınlaşması. Özellikle İnstagram’daki çocuk kitabı tanıtan siteler ve online siparişler, satışı yaygınlaştırdı ve çeviri kitaplar arttıkça, bizim yazarlarımızın da standartları yükseldi “diyor. “Kitap, çocuğun zihinsel enerjisini kullanmasını sağlar” Savacı, kitap okuma alışkanlığı kazanan bir çocuğun kendisini ifade etme gücünün arttığını ve zekasını geliştirdiğini kaydediyor. Savacı, “Kitap beyni doyurur ve nitelikli çocuk kitabı, çocuğun dünyasını tepeden tırnağa değiştirir, empati yetenkelerini geliştirir, daha mutlu ve üretken kılar. İyi iletişim kurabilen bireyler olmaları için okumaları gerekiyor. Özellikle küçük şehirlerde çocukların kendilerini ifade edebilmeleri zor, bu kitaplar onların hayal güçlerini geliştiriyor, mutluluk veriyor. Kendi dünyalarına uygun yetişkin bulabilmeleri çok zor, çocuk kitapları ise bu dostluğu onlara sağlıyor. Çocuklar kitaplara bağlanıyorlar ve dinleme yeteneği de kazanıyorlar. Kitabı dinlediği zaman çocuk sakinleşiyor, çünkü dinlediği hikaye ile bir dünyanın içine girip geziyor ve bittiğinde enerjisini kullanmış oluyor. ‘Top oynasın, enerjisini atsın’ derler ya, kitap da bunu yapıyor, çocuğun zihinsel enerjisini kullanmasını sağlıyor” diyor. Bilge Savacı, tüm insanların eğitime katkı sağlamak için kendilerince bir yol düşünmesi gerektiğini, okullara kitap ya da oyun seti hediye edebleceklerini söylüyor. Bilge Öğretmen, “Hepimiz bunun kaygısını taşımalıyız, hepimiz çocuklardan sorumluyuz. Önceliğimiz, ne siyasi kavgalar ne maddi olarak güçlenmek değil, çocuklar olmalıdır. Nitelikli çocuk kitapları yeni nesil için çok önemli, sadece onlar için değil, büyükler için de...” diyor. Bilge Öğretmen gibi kişilerin sayısının artması ve O’nun bu kararlı mücadelesinde daha nice çocuğa ilham olması dileğiyle...