BİRSEN GÜRDİL ABD’nin 35’nci Başkanı John F. Kennedy, 22 Kasım 1963 yılında Dallas’ta yanında eşi olduğu halde silahlı bir saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Dünyanın en gizemli suikastlarından biri olarak tarihin derinliklerinde yerini korurken, başkanın öldürülmesiyle ilgili olarak yıllarca yapılan binlerce araştırma ne var ki bugün bile dünya suikast tarihin bu en feci saldırı olayını açığa çıkartamamıştı. 1992 yılında çıkan Kennedy Suikastı belgeleri kanuna göre, 3 binden fazla bilinen gizli belgeler yine bir sır gibi saklanmış kamuoyundan gizlenmiştir. Ne var ki 26 Ekim 2017’de gizlenen bu belgelerin kamuoyuna açıklanmasında bir sakınca görülmediği anlaşılmıştır. Kennedy’nin öldürülmesiyle ilgili sırların açığa çıkıp çıkmayacağı, mevcut Başkan Donald Trump’ın takdirine kalmıştır. Şimdilik belgelerin açıklanıp açıklanmayacağında son söz sahibi başkan Trump’tır ABD’de olduğu gibi dünyanın pek çok ülkesinde aşırı derece sevilen ve sayılan Kennedy, aldığı yerinde kararla bir üçüncü dünya savaşının çıkmasına fırsat vermemiştir. Eşi Jackie ile örnek bir aile olarak ta toplumlara örnek olan Kennedy ikinci dünya savaşı sonunda gazeteci olarak Avrupa’yı adım adım dolaşarak savaş sonrası harabeye dönen bu kıtadaki gördüklerini bir günlükte toplamıştı. 28 yaşında kaleme aldığı bu günlük 61 sayfa olup yarısı Kennedy’nin kendi el yazısı ile yarısı da daktilo ile siyah kaplı bir deftere yazılmış olan anıları içinde Kennedy’nin Adolf Hitler ve İngiliz lider Winston Churchill ile yaptığı söyleşileri de o liderler hakkındaki düşüncelerinde yer aldığı günlük, bugünlerde yapılacak olan bir açık artırmada satılacaktır. Bugüne kadar Kennedy’nin tarihi değerlerini elinde tutan, yine uzun yıllar Kennedy’nin araştırma uzmanlığını yapan Deirdre Henderson, uzun süren çalışmalardan sonra günlüğün satışa hazır hale geldiğini açıklamıştır. Tarihçilerin ve politikacıların yanı sıra medya organlarını da büyük ilgisini çeken günlük önümüzdeki günlerde New Hampshire müzayede evinde açık arttırma ile satılacaktır. Başlangıç fiyatı 200 bin dolar olarak tespit edilmiş olan günlüğün daha yüksek fiyata alıcı bulacağı tahmin edilmektedir. Bugünlerde Amerika’da yine gündemde olan Kennedy’nin suikast belgelerinin açıklanmasından sonra yaşamının özetlenmiş kısmı beyaz perdeye aktarılacaktır. Bu arada eşi Jackie’nin yaşamını konu alan bir film 2016 sinema sezonunda Türkiye’de olduğu gibi dünya sinemalarında gösterime girmiş ve büyük ilgi görmüştü. Konu Kennedy’den açılmışken, yaşadığımız bir olayı anlamadan yazıma son vermek istemiyorum. 1963 yıllarında Ankara’nın trajı en büyük bulvar gazetesi olan Resimli Posta’da stajyer muhabir olarak çalışmaktaydım. Eşim Orhan Gürdil, rahmetli Hikmet Saim, Nalan Seçkin, Tahir Zengingönül ve de Erdoğan Tokmakcıoğlu’nun asıl kadroyu oluşturduğu gazetenin patronları ise rahmetli Mehmet Sürenkök, Melih ve Refia Başar ve de Şahin Aymete idi. Erdoğan, her sabah gecikmeli olarak geldiği büroda Osmanlı devrinden kalma kocaman bir masaya kurulurdu. Çaycı hanım çayını getirir ve Erdoğan istihbarat şefi Necdet Tokatlıoğlu o yıllarda Ankara Radyosu’nun en ünlü erkek solisti idi. Ailece görüştüğümüz, aynı zamanda İzmirli olmamız nedeniyle dostluğumuz can kardeş derecesinde samimi idi. Bir ara Erdoğan’ın önündeki kara suratlı telefon çaldı. Arayan Necdet Tokatlıoğlu idi. Eşimi istemesi üzerine “Olur, tamam akşam bir yerde yeriz” gibi konuşmalardan sonra çalışmalar bitmiş, gazete baskıya girmişti. Necdet Tokatlıoğlu radyodaki programını bitirdikten sonra gelip bizi alacak ve o akşam bir yerde yemek yiyecektik. Bir ara Erdoğan, eşimi dışarı çağırarak bir şeyler konuştular. Aralarındaki bu konuşmayı benim duymamı istemeyen Erdoğan, bizden önce gazeteden çıkıp Bahçelievler’deki evinin yolunu tuttu. Bir süre sonra da ünlü sanatçı Necdet Tokatlıoğlu gelip bizi aldı. Araca biner binmez eşim, Necdet’e lokantaya gitmiyoruz. Bir bakkalın önünde dur diye ricada bulundu. Daha öncede belirttiğim gibi Tokatlıoğlu ile dostluğumuz kardeşliğinde ötesinde derin sevgi ve saygıya dayanıyordu. Eşim ve Tokatlıoğlu araçtan birlikte inip bakkala girdiler. O yıllarda öyle AVM’leri olmadığı gibi pek büyük marketlerde yoktu. Uzun bir aradan sonra her ikiside elleri kolları dolu olarak geri geldiler, o yıllarda aşırı içki düşkünlüğü olan güm boyu çaylı konyak içmeden iş yapamayan Erdoğan, eşimden ricada bulunmuş. Lokanta da harcayacağınız para ile eve yiyecek, içecek alıp bize gelin demiş. Erdoğan, elimiz kolumuz dolu bizi görünce bayağı keyiflenmişti. Kısacası Tokatlıoğlu bir gecelik değil bir haftalık yiyecek alarak hem bizi, hem de Erdoğan’ı sevindirmişti. Necdet süt için çocuğunu bile unutmamıştı. Ben ve Erdoğan’ın eşi mutfağa girip bir şeyler hazırladık. Necdet, radyodan geldiği için eve uğrayıp eşi Birgin’i alamamıştı. Arabasının arkasında duran Udunu da alan Tokatlıoğlu gecenin ilerleyen saatlerine kadar çalıp söyledi. Bir ara eşim, yoruldun biraz dinlen, bu arada radyoyu da açalım bakalım ne haberler var demesi üzerine Erdoğan’ın, radyoyu açması ile hepimiz şoke olduk. “Amerika Devlet Başkanı Johny F. Kennedy bugün Dallas’ta uğradığı silahlı bir saldırı sonucu ağır yaralandı” şeklindeki ifadesinin ikinci söylevinde sunucunun, Kennedy’nin öldüğünü açıklaması hepimizi tarifi imkânsız bir üzüntüye soktu. Neşemiz kaçmış birbirimizin yüzüne bakıp konuşmaktan kaçınmıştık. Yani 22 Kasım 1963 gecesi bizler dünyanın sevilen ünlü liderinin katledildiğini böylesi bir ortamda öğrenmiş olduk. Duygusal bir insan olan Necdet’in, gözlerinden yaşların süzüldüğünü de gördük.