Mehmet Necati GÜNGÖR  İlhan Kesici’yi, İsmail Küçükkaya’nın “Çalar Saat” programında izledim. Her zamanki gibi, çok başarılı bir performansla, ekonomimizin geldiği noktayı, buna karşın yapılması gereken işleri anlattı. Tane tane. Bilâl’e anlatır gibi anlattı. İlk defa dikkatimi çeken bir cümle sarfetti. AKP’nin ilk dört yılını değerlendirirken dedi ki: “Doların bu günkü hali o günden başlıyor.” Bu ne demek? AKP’nin ilk dört yılına kimsenin düşünmediği bir bakışla bakış demek. Ferasetli bir bakışla gerçeği ortaya koymak demek. Şöyle anlatalım: AKP’nin ilk dört yılı, halkımız nezdinde “en başarılı dört yıl” olarak bilinir. Gökten dolar yağıyor, yollar asfaltlanıyor, köprüler, alt geçitler yapılıyor. Betondan kuleler yükseliyor şehirlerin arterlerinde. Enflasyon sıfır, dolarda kıpırdanma sıfır. Sayın Kesici’nin anlatımından anlıyoruz ki, kıyamet o günden kopmaya başlamış; haberimiz yok. Bilinen bir şeydir. Ekonomiyi piyasa belirler. Tabii ki, doların fiyatını da. Piyasayı görmezden gelerek doları sabit tutarsanız, bir gün gelir, elinizde patlar. Dolar, ilk dört yılda hiç kıpırdamadı. Piyasa kıpırdatmak istedi de, iktidar bunu görmezden geldi, adeta baskıladı. Oysa, küçük kıpırdanışlarla piyasanın günlük etkilerine uyması gerekirdi ki bugünkü kötü gidişi yaşamayalım. İşte, İlhan Kesici buna dikkati çekti. Yani, AKP’nin ilk dört yılı, sanıldığı gibi başarılı bir dört yıl değil. Makyajlı bir dört yıl. Şimdi, makyaj akmaya başladı, biz de bunun ceremesini çekiyoruz milletçe. Kısaca, AKP o varlık döneminde uzaya dört şeritli yol yaptı, ahali de buna inandı. Dönüp bakıyoruz; Geçtiğimiz 79 yılda bütün hükümetlerin yaptığı harcamanın toplamı 713 milyar dolar Sıkı durun; bu iktidarın 15 yılda yaptığı harcamaya bakar mısınız? 2 trilyon dolar. Damat beyin dediği gibi uzaya dört şeritli yol yapmışlar, görememişiz. O 79 yılda Cumhuriyet hükümetleri o parayla neler yapmamışlar ki... Barajlar, fabrikalar, alt yapılar... Yani, bugün sahip olduğumuz, iktidarın da sata sata bitiremediği ne kadar eser ve değer varsa 713 milyar dolara yapılmış. 2 trilyon dolar? Çok büyük para. Elde ne var? Beton kuleleri, cilalanmış şehirler. Fabrika yok, sanayi yok, cari açık ve işsizlik çok. Tarım, bildiğiniz gibi. Ve dolar patlıyor. Bu yıl 220 milyar dolara ihtiyacımız var. Ki, borçları ödeyip yeni borçlar alalım. Kimse para vermeye yanaşmıyor. Belki de en yüksek faizi, en yüksek bedeli ödeyerek bulacağız. Bunu da başarı diye yutturacaklar. NOT: 3 Haziran, Büyük şairimiz Nazım Hikmet’in ölüm yıldönümü idi. Biz, sağcılar olarak O’nu hiç tanımamışız, hiç anlayamamışız. O’nun “Memleketim” şiirini kaç milliyetçi yazabilir? Kendi adıma çok özür dilerim, senden af dilerim büyük şair. Seni görememişiz, seni çözememişiz. Rahmet içinde ol.