TBMM  - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Eğer bu ülkede avukatların en az yüzde 80'i, 'Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yargı en ağır krizi yaşadığı bir dönemden geçiyor'  diyorsa, herkes şapkasını önüne koyup düşünmek zorundadır." dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Derdimiz çok biliyorum. Sorunlarımız giderek katmerleşiyor bunun da farkındayım. Ama bütün bu sorunları aşmak, bu ülkeye baharı getirmek, herkesin huzur içinde yaşamasını sağlamak mümkün. Bu ülkeye adaleti getirmek için de hep beraber mücadele edeceğiz, çalışacağız." diye konuştu. Adaletin, herkes için geçerli olması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, dünyanın adalet üzerine inşa edildiğini söyledi. Grup toplantısına katılan hukuk fakültesi öğrencilerine, "Yarın hakim, savcı, avukat olacaksınız. Adaletten şaşmayacaksınız. Adaleti yükselteceksiniz." diye seslenen Kılıçdaroğlu, adaletin toplumun kaynaşması anlamına geldiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, "Adalet, hak arayan kişinin başvurduğu yer demektir. Adalet, haksızlığa uğrayan kişinin hakkını teslim etmek, egemen güçlerin önünde eğilmemek, hiç kimseden, hiçbir organdan talimat almamak demektir. O nedenle adaleti önemsiyoruz. O nedenle 'Devletin temeli adalettir.' diyoruz. Adaletin olmadığı bir yerde devlet olmaz, devletin kurumları ağır ağır çürür. Siz bazen farkında dahi olamazsınız." değerlendirmesinde bulundu. Adaleti yüceltmenin, toplumun ana omurgası haline getirmenin, her yurttaşın savunması gereken bir kavram olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu nedenle adalete büyük önem verdiklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, adaletin son 18 yılda çok büyük kayıplar verdiğini, adalete güven kaybının yaşandığını, ülkenin en tepesindeki hakimlerin "adalete duyulan güvenin yerlerde süründüğünü" söylediğini iddia etti. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Yargıtay Başkanı'na, Anayasa Mahkemesi Başkanı'na, aklı başında herhangi bir hakime sorun, aynı şeyi söyleyecektir. Adalete duyulan güven giderek ivme kaybediyor. Oysa tek güvencemiz adalet olmalıydı. Haksızlığa uğradığımızda başvuracağımız yer adalet kurumu olmalıydı. Adalet kurumu bizatihi adaletsizlik dağıtırsa orada devlette çürüme başlar. Bunun farkında mı Adalet Bakanı? Elbette farkında. 18 yıl geçtikten sonra, 28 Şubat 2019'da, 'Yargının sorunlarını çözme konusunda önemli mesafeler aldık. 2019, yargıya güven yılı olacak.' diyor. Demek ki ondan önceki yıllar yargıya güven duyulan bir yıl değildi. 2019, yargıya güven duyulan bir yıl oldu mu? Hayır. Egemen güçlerin, siyasal yandaşların telkini, baskısı, önerileriyle uyuşturucu kaçakçıları, FETÖ'nün en önemli adamları serbest bırakılırken gariban Harp Okulu öğrencileri hala yargılanıyorlar, hapisteler. Neden? Sayın Bakan, Mart 2019'da da devam ediyor, 'Türk yargı sisteminde bir ilk olarak tüm hakim ve savcılarımızın bağlayıcı şekilde uyacakları etik ilkeleri belirledik.' Yani 2019'da bütün savcıların ve hakimlerin uyacağı ahlaki kuralları, etik ilkeleri benimsemişler. 'Bu ilkeler ile yargı mensuplarına ve Türk yargısına güven artacaktır.' diyor." "Bu kuralların hepsine herkes imza atar" Türk Yargı Etiği Bildirgesinin maddelerini okuyan Kılıçdaroğlu, "Bu kuralların hepsine herkes imza atar. Aklı başında olan herkes böyle olmasını ister adaletin." dedi. Kılıçdaroğlu, bildirgenin sonunda yer alan "Bu bildirge, Türkiye Cumhuriyeti hakimleri ve savcılarının takip edecekleri etik ilkeleri belirleyen bağlayıcı bir belgedir. Hakimler ve savcılar, bu bildirgede belirtilmeyen bir durumla karşılaştıklarında, takip etmeye onur ve vicdanları üzerine söz verdikleri yukarıdaki ilkelerin ruhuna uygun davranırlar. Türk Yargı Etiği Bildirgesi hakimler ve savcıların, adına karar verdikleri yüce Türk milletine ve onun her bir ferdine verilmiş sözüdür." ifadelerine dikkati çekti. "Anayasaya, evrensel hukuka aykırı bir uygulama" Kılıçdaroğlu, 25 baronun dün yayınladığı ortak açıklamaya işaret ederek, bunun avukatların yüzde 80'ini kapsadığını belirtti. Kılıçdaroğlu, bildirgede, "Son dönemde, kamuoyunun dikkatle takip ettiği toplumsal önemi haiz davalarda yaşanan hukuksuzluklar ve yürütmenin yargıya doğrudan müdahalesi anlamına gelecek uygulamalar kabul edilemez boyutlara ulaşmıştır." denildiğini anımsattı. Bir grup toplantısında, Hakimler Savcılar Kurulunun (HSK), hakim ve savcılara dağıttığı bir broşürden söz ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Orada, 'Şu konuda karar verirken önce bize danışacaksınız.' diyordu. Anayasaya, hukuka, evrensel hukuka aykırı bir uygulama. Yayın kimin yayını? HSK'nin yayını." şeklinde konuştu. "Türkiye, dünyanın en büyük avukat hapishanelerinden biri haline gelmiştir" Kılıçdaroğlu, 25 baronun ortak açıklamasındaki "HSK, mevcut yapısıyla tamamen siyasileşmiş ve yürütmenin talimat niteliğindeki açıklamalarını görev addederek bağımsız yargıçlar üzerinde bir baskı mercii halini almıştır." değerlendirmesinde bulunulduğunu belirterek "Bir anlamda sarayın talimatını, hakime bildiren organ halini almıştır." dedi. Açıklamadaki "Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ağır yargı krizini yaşamaktadır." ifadesine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Eğer bu ülkede avukatların en az yüzde 80'i 'Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yargı en ağır krizi yaşadığı bir dönemden geçiyor.' diyorsa herkes şapkasını önüne koyup düşünmek zorundadır." dedi. Kılıçdaroğlu, açıklamadaki  "Türkiye, son yıllarda yaşadığı demokrasi krizi ile dünyanın en büyük avukat hapishanelerinden biri haline gelmiştir." ifadesini okuyarak, "Ben söylemiyorum; bu ülkenin avukatları söylüyor. Yargının olmazsa olmaz kurumlarından birisi olan savunma hakkını bütün dünyada temsil eden avukatların söylediği bu." diye konuştu.