ANKARA  - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Doğu ve Güneydoğu'da yaşananlar üzerinden hükümeti sert sözlerle eleştirdi. "Terör örgütünün kentlerde yuvalanması ve kentleri silah deposuna dönüştürmesi kimin zamanında oldu, kim yaptı?" diye soran Kılıçdaroğlu, valilere, güvenlik güçlerine talimat verilerek dokunulmamasının istendiğini hatırlattı. Kılıçdaroğlu, "Onlar da silahlandı. Türkiye'yi yeniden terör bataklığına sürükleyen bir iktidarın sorunları çözme kapasitesi kalmamıştır. Türkiye'nin bir numaralı sorunu, yönetim sorunudur. İçeride ve dışarıda çuvallayan bir Türkiye yönetimi var; yazık günah. Kendisi sorun olan bir siyasal iktidar, Türkiye'yi yönetemez." dedi. Partisinin Meclis Grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, Suruç bombalı saldırı sonucu hayatını kaybedenlerin ailelerine seslenerek "Allah kimseye evlat acısı vermesin." dedi. 33 kişinin hayatını kaybettiği Suruç'taki olayın sorumlularının açığa çıkarılması için Parlamentoda komisyon kurulmasının AK Parti'nin oylarıyla reddedildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, içlerinin kan ağladığını vurguladı. Nobel Ödülü alan Prof. Dr. Aziz Sancar'ın yeni ödüller almasını dileyen Kılıçdaroğlu, "O bizim onurumuz, bizim gururumuz. Sevgili Sancar seni çok seviyoruz." ifadelerini kullandı. Oğlu Kerem Kılıçdaroğlu'nun da izlediği grup toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu, haftasonu Silivri'ye tutuklu gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ü ziyarete gittiğini hatırlattı. "Keşke Silivri'ye değil herhangi bir gazeteye gidip kahvaltı yapabilseydim ama farklı bir tablo var." diyen Kılıçdaroğlu, "Eğer demokrasi diyorsak, özgürlükler diyorsak bunun mihenk taşı basındır. Basının olmadığı bir ülkede, toplum da özgür değildir. Neden; çünkü toplumun bilgi edinme kanalları tıkanmış demektir. Bu işin sağı solu yok, ilerisi gericisi yok, şucusu bucusu yok. Medyanın her koşulda özgür olması lazım, özgürce haber yapması lazım. Bunu yaparsak Türkiye'de demokrasi olduğunu güçlendiririz. Yoksa demokrasi yara almış demektir." diye konuştu. "Gazeteci otosansür uyguluyorsa, hapse atılıyorsa, baskı kuruluyorsa, işinden atılıyorsa; oturup hep beraber düşünmemiz lazım." diyen Kılıçdaroğlu, insani gelişmişlik endeksinde Türkiye'nin 72. sıraya gerilediğini belirterek "Türkiye'yi bu hale kim getirdi; bütün vatandaşlarımıza soruyorum. Bunun üzerinde oturup düşünmemiz lazım. Uluslarası saygınlığına kim gölge düşürdü? hepimiz ülkemizi seviyoruz bir arada özgürce yaşamak istiyoruz." ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Cumhuriyet gazetesinin MİT TIR'larıyla ilgili yaptığı haberin ardından yaptığı açıklamayı hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bunun hesabını verecekler diyor bir diktatör bozuntusu. Bunun hesabını sen vereceksin, sen. Hiç kimsenin Türkiye'nin onuruyla oynamaya hakkı yoktur, hiç kimsenin. 32 gazetecimiz hapiste. Yazık günah değil mi? 21. yüzyıl Türkiye'sinde 32 gazeteci hapiste. Ayıp nedir biliyor musunuz; bir ülkenin cumhurbaşkanına 'sizin ülkenizde gazeteciler neden hapiste' sorusudur." şeklinde konuştu. Gazetecilerin de yargılanabileceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ama birileri yargıç cübbesi giyerek birilerinin talimatını yerine getiriyorsa yargı açısından sorun vardır. Türkiye'yi bulunduğu noktadan daha yüksek çıtaya hepimiz çekmemiz gerekiyor." dedi. Konuyu Cumhurbaşkanının uçağına binen gazetecilere getiren Kılıçdaroğlu, "Her şey soruluyor ama bir gazetecinin aklına gelip de ya şu gazetecilerin tutukluluğunu sorayım diye gelmiyor. Niçin gelmiyor, korkuyorsanız o uçağa neden biniyorsunuz. Gazetecilik yapacaksanız bu soruyu neden sormuyorsunuz? Dünyanın sorduğu soruyu sormaktan korkuyorlar. O uçakta ne işiniz var." diye konuştu. Osmanlı'nın da medya özgürlüğüne önem verdiğini ama onların aklına gelmediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Ali Paşanın sözlerini aktararak "Bari Osmanlı'ya saygı duyuyorsan Ali Paşa'ya saygı duy." dedi. "Darbe dönemlerini aratmayacak bir yargılama ile gazetecileri hapse atıyorsunuz." diyen Kılıçdaroğlu, Suriye sorunu yetmiyormuş gibi bir de Irak sorununun çıktığını söyledi. Musul'a asker gönderme mevzusuna değinen Kılıçdaroğlu, "Eğer siz bir hukuk devletiyseniz, evrensel hukuku da bilmeniz gerekiyor. BM, NATO gibi kurumlar var. Asker gönderiyorsanız, herhangi bir yetkiliye, merkez yönetime 'biz daha önce asker göndermiştik, bu sayısı artıracağız' derseniz, ikna edersiniz. Bunları yapmıyorlar. Askeri, tankları gönderdik, ardından kahramanlık edebiyatı yaptık; 'kimse gönderemez, onlardan mı izin alacağız.'" ifadelerini kullandı. 4 Aralık 2012 tarihindeki eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın Erbil'e gidiş hadisesini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları anlattı: "Kalkıyorlar, bir süre sonra Kayseri'ye iniyorlar. Neden indiniz diye sorulunca, merkezi hükümet izin vermiyor diyor. Niye kardeşim izin almadınız daha önce? Türkiye'nin saygınlığını ayaklar altına alınma yetkisini sana kim verdi? Rus uçağını hava sahası ihlali sebebiyle düşürdün. İyi de sen şimdi onların toprağını işgal ediyorsun, çifte standart yapıyorsun. Türkiye'nin onuruyla oynamaya bu yetkiyi, bu hakkı sana kim verdi? Devlet yönetmek bu kadar kolay, ucuz mu? Ahlakla, bilgi ile yöneteceksiniz devleti, teammülle, adaletle, hukukla yöneteceksiniz devleti? Ben istediğim yere giderim; sanki Trabzon'a gönderiyor. Niye gittin, neden geri çekildin? Önce heyet göndermek gerekirken sonra gönderdik. Mutabakat varsa niye geri çekildiniz? Niye geri çekiliyorsun Erdoğan, kim seni kandırdı? Bunlar birike birike Türkiye'nin itibar kaybına yol açıyor. Kimse Türkiye'nin gücünü test etmesin diyorlardı; şimdi söylüyorlar mı? Türkiye'yi küçük düşüren sizsiniz, ben değilim. Hiçbir komşumuz kalmadı. Oya örer gibi dostlukları ördük, saygın duruma geldik, tüm devletleri kucaklama, ekonomik kültürel ilişkileri geliştirmeye çalıştık. Bugün tamamı bitti. Bunlar yetmiyormuş gibi içerde ciddi sorunlar var. Doğu ve Güneydoğu'da kentler Beyrut ve Lübnan gibi oldu. Belli bölgelere girilmiyor, hendekler kazılmış. Hendek kazanlar şunu unutmasın; Türkiye'ye en büyük kötülüğü siz yapıyorsunuz. Orada yaşayan vatandaşlara zorla kazdırdılar zorla. Güvenlik güçleri bir ülkenin sokaklarında, caddelerinde gezmeyecek de kim gezecek? O bölgenin insanları Suriyeli mülteciler gibi şimdi göç etmeye başladı. Yazık değil mi; iki arada derede kaldılar. Böyle bir tablo Türkiye'nin kaldıracağı tablo değil. Yazık günahtır bu ülkeye. 78 milyon vatandaşıma soruyorum Türkiye'yi bu hale kim getirdi? Terör örgütünün kentlerde yuvalanması ve kentleri silah deposuna dönüştürmesi kimin zamında oldu, kim yaptı? Valilere, güvenlik güçlerine talimat verilerek dokunulmaması istendi. Onlar da silahlandı. Türkiye yeniden terör bataklığına sürükleyen bir iktidarın sorunları çözme kapasitesi kalmamıştır. Türkiye'nin bir numaralı sorunu, yönetim sorunudur. İçerde ve dışarda çuvallayan bir Türkiye yönetimi var; yazık günah. Kendisi sorun olan bir siyasal iktidar, Türkiye'yi yönetemez. PKK, Irak, Esad, bizi kandırdı diyor. Allah aşkına söyleyin sizi kim kandırmadı?" Kılıçdaroğlu, Sivas'taki demir çelik fabrikasındaki işçi eyleminde yaşanan hadiseleri de anlattı. Fabrikanın bir mafya liderinin eline düştüğünü dile getiren Kılıçdaroğlu, "Niye lojmanın elektriğini kesiyorsun, niye çocukların servislerini kaldırıyorsun? İşçiye gelince gücün yetiyor, mafya liderine gelince gücün yetmiyor. Çünkü sen o mafya lideriyle birlikte hareket ediyorsun." şeklinde konuştu. Kılıçdaroğlu, Sivas Valisine de çağrıda bulunarak bu uygulamadan vazgeçmesini istedi. 17/25 Aralık'ın aynı zamanda yolsuzlukları anma haftası olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Birileri sanıyor ki biz yolsuzlukları unutacağız. Hiç merak etmeyin, tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak bizim namus borcumuz. Hesabını sormadan bunun arkasını bırakmamız mümkün değildir. Koşullar, ortam ne olursa olsan; yolsuzluk yapanlar hangi mevkiide olursa bunun hesabını sormak her yurtseverin, vatanseverin boynunun borcudur." dedi.