TBMM  - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Meclis Başkanı'na söylemek isterim; ya bu devlete, cumhuriyete, hukukun üstünlüğüne, kadın erkek eşitliğine, yargının bağımsızlığına, medyanın özgürlüğüne, laik, demokratik, sosyal hukuk devletine inan ya da o koltuğu terk et" dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, Karaman'daki istismar iddialarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Milli Eğitim Bakanlığının görevi olmasına karşın, ilk ve ortaokul öğrencileri için yurt yapmadığını savunan Kılıçdaroğlu, "Bütün annelere sesleniyorum; size sözüm var. Bütün evlatlarımızı koruyacağım ve size CHP iktidarında, bir yıl içinde öğrenci yurdu sorununu çözeceğimize söz veriyorum." ifadesini kullandı. Ergenekon Davası'nın sonuçlandığını belirten Kılıçdaroğlu, "aslında tam bir çöküştü" değerlendirmesinde bulundu. Ergenekon'la ilgili söylemedikleri sözün kalmadığının altını çizen Kılıçdaroğlu, söyledikleri karşısında ise "darbeci" nitelemesiyle karşılaştıklarını söyledi. Ergenekon davası sürecinde 100 binden fazla telefonun izlemeye alındığını, 60 bin telefonun dinlendiğini, 3 bin kişi hakkında da tahkikat yapıldığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Dava dosyaları ekleriyle 64 milyon sayfayı aştı. 7 kişi ifade vermeden hayatını kaybetti. Bir başka 7 kişi kanser nedeniyle hayatını kaybetti. Bütün bunlar olurken, AKP zil takıp oynadı. 'Türkiye bağırsaklarını temizliyor' dediler. 'Asıl darbeciler yargılanacak' dediler ve masum insanları aylarca hapiste tuttular. Türkan Saylan gibi bütün hayatını bu ülkenin çocuklarına adamış bir kadının evini bastılar. Cüzzamı bu topraklardan silen kadın; evini basıp onu da darbeci olarak suçladılar. 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'u terör örgütü üyesi ve yöneticisi olmakla suçladılar. Aklın alacağı bir şey değil. Bir de Ergenekon'un kasası vardı sözde, Kuddusi Okkır. Kasası var denilen kişinin öldüğü zaman Bağ-Kur'a 35 bin lira borcu vardı. 83 yaşındaki İlhan Selçuk'un evi basıldı. TRT'den önceden yayın yaptılar, 'şunun evi basılacak birazdan' diye. Fatih Hilmioğlu, bütün hayatını eğitime adamış bir kişi. Hapiste çocuğu öldü, evinde ağlamasına bile izin vermediler. Bunlarda vicdan yok. Mehmet Haberal, Mustafa Balbay..." - "Antika tüfeği, suikast silahı yaptılar" Dava sırasında 135 yıllık olan ve 75 dolara alınan bir antika tüfeğin, "suikast silahı" denilerek dosyaya alındığını savunan Kılıçdaroğlu, basılmamış kitap dolayısıyla da Ahmet Şık'ın hapse atıldığını anımsattı. Dava nedeniyle "bir Silivri edebiyatı"nın oluştuğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bu olay üç gazeteci, beş iddia yazan savcı olayı değildir. Bu olay Adalet Kalkınma Partisi'nin Türkiye'ye yaptığı bir kumpas olayıdır." görüşünü ileri sürdü. Başbakan'ın kendi aracını savcıya tahsis ettiğini ve "Ben bu davaların savcısıyım" dediğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Şimdi soruyorum; Sayın Savcı, niye konuşmuyorsun? Savcı dut yemiş bülbüle dönmüş vaziyette. Bu kişi döndü 'siz ne istediniz de biz vermedik' dedi. Evet, bu ülkenin aydınlarını, savcılarını istediler, hakimlerini istediler, subaylarını istediler onu verdiniz. Şimdi ben sana soruyorum; sen bizim bilmediğimizin dışında sen neleri verdin Sayın Savcı? Sayın diktatör bozuntusu, sen neleri verdin? Harp Akademilerinde konuşuyor, 'bu operasyonlarla şahsım başta olmak üzere, tüm ülke yanlış yönlendirildi. Aldatıldı, kurumlarımızın içinde örgütlenmiş güçlü medya desteği ile bir yapının Türkiye'yi ele geçirmek için yürüttüğü bir kumpasa, bir darbe teşebbüsüne hep birlikte maruz kaldık.' diyor. Yani 'bana da darbe yaptılar' diyor. Sen demedin mi 'siz ne istediniz de ben size vermedim' demedin mi? 'Bizi kandırdılar, devletin içinde örgütlenmiş...'  diyor. İyi de kim onları o göreve getirdi? Bir muhasebesini yaptın mı? Bu ülkenin masum insanları yıllarca hapishanede kaldı. Emin olun bunların dini, imanı da ahlakı da yok. Bunların insanlığı da yok. Masum bir insanı, hiçbir günahı olmayan insanı yıllarca hapiste tutacaksınız, çıkıp özür dileyeceğinize 'bizi kandırdılar.' Bunların yatacak yeri yok." - "Korsan şoförü savunuyor..." Yeni anayasanın yine tartışma konusu olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, dün de TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın bir toplantıda bazı açıklamalar yaptığını söyledi. Kahraman'ın, "ben eskiden yarı başkanlık sistemini savunuyordum ama baktım ki bir direksiyonda iki şoför olmaz, o nedenle ben tam başkanlık sistemini savunuyorum." dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: "İki şoförlü örnek güzel bir örnek. Birisi yasal olarak şoför, diğeri de korsan şoför. Peki bu kimi savunuyor? Korsan şoförü savunuyor. Sen TBMM Başkanısın, ülkenin ne hale geldiğini görmen lazım. Parlamentoyu 'bekleme odasına aldık' dediği andan itibaren senin çıkıp, 'Bu parlamentodaki milletvekillerini halk seçmiştir, parlamentoyu bekleme odasına almaya hiçbir makam mevkinin gücü ve yetkisi yoktur' demen lazımdı. Bunu dedi mi? Hayır. Çünkü Meclis Başkanlığına oturması da onun sayesinde. Eğer diyet ödeyerek o makama geliyorsan, bağımsız kişiliğini satmış olursun. Yine diyor ki 'demokrasilerde devlet ceberut olmaz.' Doğru. Ben sormak istiyorum Meclis Başkanına, bu Ergenekon kumpasını yapan kimdi? Gazetecileri hapse attıran kimdi? Medya özgürlüğünü yok eden kimdi? Buna ceberut demeyeceğiz de özgürlükçü devlet mi diyeceğiz? Bunları unutmuş beyefendi, 'başkanlık sistemini nasıl getireceğiz' onun telaşı içinde. Sayın Başkan sakın unutma, CHP parlamentoda olduğu sürece bu sistem (başkanlık) Türkiye'ye asla gelemez. Özrü kabahatinden büyük bir şey daha söylemiş; 'yeni anayasada, laiklik tarifi bir kere olmamalıdır' diyor. Emin olun bunlar laikliğin ne olduğunu da bilmiyorlar. Laiklik bütün inançların güvencesidir. Laiklik, din ve vicdan özgürlüğü demektir. Laiklik, devletin dini istismar etmemesi demektir." Laikliğin toplumsal barışın en temel güvencesi olduğuna vurgu yapan Kemal Kılıçdaroğlu, "Laiklik insan olmaktır. İşin özeti, insana saygı duymaktır." dedi. Eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nun 21 Eylül 2008'de yaptığı bir açıklamada, "Laiklik toplumun ortak paydalarından biridir. Diyanet İşleri Başkanlığı laiklikle sorunu olmayan kurumların başında gelir. Laikliği din özgürlüğünün temeli olarak görmekteyiz. Bizim özgürlükten şikayetimiz olmaz." dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, Bardakoğlu'nun ayrıca 23 Haziran 2008'de yaptığı açıklamada ise "Laiklik bir inanç değil, yönetim mutabakatıdır." görüşünü beyan ettiğini hatırlattı. Kılıçdaroğlu, "Kendisine, bir din bilgini olarak şükranlarımı sunuyorum." ifadesini kullandı. - Anayasa kitapçığını okudu Açıklamalarının bu kısmında yanında getirdiği anayasa kitapçığını gösteren Kılıçdaroğlu, CHP olarak daha önce söyledikleri "anayasanın ilk dört maddesi değiştirilemez" sözünü anımsattı. Bütün vatandaşlardan dinlemesini isteyerek, Anayasanın ilk üç maddesini okuyan Kılıçdaroğlu, dördüncü maddede ise "ilk üç maddenin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğinin" yazdığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Yani bu 'kurucu iradedir' diyor. Meclis Başkanı'na söylemek isterim; ya bu devlete, cumhuriyete, hukukun üstünlüğüne, kadın erkek eşitliğine, yargının bağımsızlığına, medyanın özgürlüğüne, laik, demokratik, sosyal hukuk devletine inan ya da o koltuğu terk et." diye konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, toplantıdan ayrılırken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, malvarlığına el koyma kararıyla ilgili CHP'nin 2013'te açtığı davadaki sonucun sorulması üzerine, "Karar açıklansın ondan sonra konuşacağım." dedi.
Editör: TE Bilisim