Aynur Bayazit, Kırşehir’de dezavantajlı bir anaokulunun yöneticiliğini yapıyor. 16 yıllık meslek hayatına pek çok proje sığdıran ve başta otizmli çocuklar olmak üzere, öğrencilere ve velilere umut olan Aynur Öğretmen, bilgilerini ve projelerini ihtiyaç sahipleriyle paylaşmaktan geri durmuyor RÖPORTAJ/SULTAN YAVUZ ANKARA-Meslek hayatında on altı yılı dolduran ve dört yıldır Menekşe Ahmet Yalçınkaya Anaokulu’nun yöneticiliğini yapan Aynur Bayazit, 1978 yılında Kırşehir’de doğmuş. 2001 yılında, Konya Selçuk Üniversitesi Anaokulu Öğretmenliği bölümünden mezun olduktan sonra farklı illerde görev yapan Bayazit, şu anda mesleğini memleketi Kırşehir’de sürdürüyor. İki çocuk annesi olan Bayazit, on yıldır pek çok projeyi hayata geçirdiğini, Avrupa Birliği destekli bu projelere önceleri eğitim amaçlı yöneldiğini belirtiyor. Türkiye’de alamadığı eğitimleri Avrupa’da alarak, bu bilgileri arkadaşlarına aktarmak ve daha fazla kişiyi Avrupa’yla tanıştırmak üzere kolları sıvayan Bayazit, önce Erasmus+ kapsamında “Bedenin Müzikle Buluşması-Orff” projesi ile on yedi öğretmen arkadaşıyla birlikte on günlük “Orff” eğitimi için İtalya’ya gitmiş. Bayazit, “Orrf “eğitiminin, çocuklara müziği kolaylıkla kavratıp, öğretmenin bir yolu olduğunu kaydederek, “Ben Antalya’da görev yaptığım sırada bunun eğitimini almıştım ancak bu eğitimler ücretli olduğu için herkesin yararlanabilmesi mümkün olmuyor. Orff eğitiminde bir takım enstrümanlarla çocuklara matematiği öğretebilirsiniz ya da hikaye anlatabilirsiniz. Orff eğitimi alıp ülkeme döndükten sonra ilimizde yaygınlaştırmak için Milli Eğitim Müdürlüğü desteğiyle, eğitim verdim” diyor. Yöneticiliğini yaptığı okulda aynı zamanda özel eğitim sınıfı olduğunu vurgulayan Bayazit, okulunda otizmli ve zihinsel engelli çocukların da bulunduğunu ve daha öncesinde otizmli öğrencilerle tanışmadığını aktarıyor. Tüm okul öncesi ve özel eğitim okulu öğretmenlerinin otizmli çocuklarla nasıl çalışacakları ve onlara nasıl destek olabilecekleri konusunda eğitim almaları gerektiğini belirten Bayazit, bu konuda hayata geçirdiği projeyi şu sözlerle anlatıyor, “Projeyi yazma sebebim, okula yeni atandığımda kayıt olan otizmli bir öğrencimdi. Okula başladığında öfke nöbetleri geçiren bu öğrencime ne yapacağımı, onun benden ne istediğini bir türlü anlayamıyordum. Sakinleştirebilmemiz için çok zaman geçmesi gerekiyordu. Bu anlamda Türkiye’de eğitim veren yerler var ama onlara ulaşmak ve ücretli olması sıkıntılı oluyor. Ben de bundan yola çıkarak yazdığım Erasmus+ “Otizm-Dünyaya Farklı Bir Bakış” projesi sayesinde, sekiz arkadaşımla birlikte İspanya’nın Sevilla kentinde bir otizm merkezinde on günlük bir eğitim hakkı kazandık. Merkezde çok faydalı bilgiler edindim. Mesela Pecs Kartları... Bu kartları basit araçlarla, öğretmenler kendileri yapıyorlardı ve bu sayede çocuğun ne anlatmak istediğini anlayabiliyorlardı. Otizmli çocuklar iletişime kapalı oldukları için, bu yöntemle biz merkeze gelmeden haftalar öncesinden sınıfa kaç kişinin geleceğini, onlarla tanışacağımızı anlatmışlar. Çünkü bu çocuklar yabancılara karşı hassasiyet gösteriyorlar, biz gittiğimizde ise hiç tepki vermediler. Bunları öğrenmeden önce biz kendi okulumuzda, her geleni sınıfa alıyorduk mesela. Otizmli çocukların biyolojik saatleri olduğunu da orada öğrendik. Bir öğrencim, okul saati bitiminden yarım saat önce öfkelenmeye başlıyordu, servis gecikince çok kötü oluyordu. Biz de sakinleştirmeye çalışıyorduk, meğer sakinleştirmek değil, servis gelmiyorsa onu evine götürmemiz gerekiyormuş. İspanya dönüşünde öğrendiğimiz bilgileri ilimizde anlatmak daha fazla öğretmenin bu bilgiden faydalanmasını sağlamak için Kırşehir’de 186 Okul Öncesi ve Özel Eğitim öğretmenine Milli Eğitim Müdürlüğü desteğiyle sertifikalı bir program yaptık, öğretmenleri otizm konusunda bilgilendirdik ve pecs kartlarını anlattık.” “Otizmli öğrencilerin faydalanmasını sağlamak için kendi oyuncaklarımızı ürettik” Bayazit, özellikle bireysel oyuncakları olması gereken otizmli çocuklar için materyal sıkıntısı çektiklerini ve dezavantajlı bir bölgede olan okulunun, gerekli oyuncaklar için ayıracak bütçesinin olmadığını anlatıyor. “İspanya’daki gibi kendi oyuncaklarımızı kendimiz üretelim” diyerek fikir ortaya atan Bayazit, otizmli çocukların özellikle ritme ilgisi olduğunu düşünerek, ritm aletleri yapmaya karar vermiş. Bu anlamda, kendilerine destek sunan İl Milli Eğitim Müdürü Şevket Karadeniz’den çok destek gördüklerini kaydeden Bayazit, oyuncak atölyesi fikrini velilerle paylaşmış. Bu süreci şöyle anlatıyor, “Okulumuzda toplantı ya da eğitim yapmak istediğimizde, veliler okula gelmiyordu, ya eşlerinden ya kayınvalidelerinden izin alamıyor ya da evde küçük çocukları olduğunu öne sürüyorlardı. Bunlar haklı sebeplerdi, “Oyuncak Atölyesi Projesi” için ben de eşleriyle birlikte davet ederek konuyu anlattım. Bunun üzerine önce üç veliyle atölye çalışmalarına başladık. Keçeden yaptığımız eğitici materyalleri ve ritm aletlerini çocuklar çok sevdiler, derken veliler evlerinden de malzeme getirmeye başladılar. Nevşehir Hacı Bektaş ve Niğde Ömer Halis Demir Üniversitesinden tanıdığım hocalar, öğrencilerinin yaptığı oyuncakları bize yollamaya başladılar ve elimizde bir sürü oyuncak oldu. Bize geldiklerinde hiç konuşamayan üç çocuğumuz, bu oyuncaklar ve kartlar sayesinde bu yıl ilkokula başladılar, kendilerini ifade edebiliyor ve seri olarak konuşabiliyorlar. Veliler çok memnun kaldı, çocuklarımız ise okuldan ayrılırken ağladılar.” Bayazit, otizmli çocuklarla çalışmanın vicdani açıdan zor olduğunu vurguluyor. İlk zamanlar, gördükleri karşısında eve gittiğinde çok üzüldüğünü ve ağladığını ifade eden Bayazit, öğrendikçe işin kolaylaştığını ve birçok kişinin ufkunun açılmasına katkı sağladıkları için mutlu olduğunu söylüyor. Bayazit hafif dereceli otizmli olan çocukları, akranlarıyla kaynaştırdıklarını ama ağır otizmliler için önce ciddi bir hazırlık aşaması gerektiğini kaydediyor. Otizmli öğrencilerin kendi başlarına hayatlarını idame ettirebilmesi için öğretmenin öncü olması gerektiğinin altını çizen Bayazit, ailelere de şunları öneriyor, “Önce aile çocuğunun durumunu kabul etmeli. Bize geldiklerinde raporu bizden saklayabiliyorlar, biz bunu fark edip yönlendiriyoruz. Çocuğun engel durumu ve derecesini bildikten sonra yardım alabilecekleri merkezlere gidebilirler, ben bu konuda seve seve yardımcı olabilirim. Özellikle konuşma terapisi konusunda sıkıntımız var, Kırşehir’de bunu da hayata geçirmek istiyorum. Otizmli çocuklarla çalışmaya başladıktan sonra ‘Keşke daha önce çalışsaymışım’ dedim. Daha fazla çocuğa ulaşmak istiyorum. Ben projelere ortam sağlıyorum ama öğretmenlerimiz zaten işin en önemli kısmında rol oynuyorlar.” Hikâye Atölyesi Oyuncak atölyesi devam ederken, hikâye yazdıklarını öğrendiği velilerle birlikte bir de yazma atölyesi oluşturan Bayazit, önce “Değerler Eğitimi” altında, çocuklara sevgi, saygı, sorumluluk, yardımlaşma, paylaşma gibi konuları anlatan hikâyeler yazdıklarını anlatıyor. Dokuz ay sonunda “Minik Ahiler Değerlerini Öğreniyor” başlığıyla hazırladıkları yazıları, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile paylaşmışlar. Komisyonda onaylanan hikâyeler basıldıktan sonra, Bakanlık önerisiyle 81 il için “Masal Saati” adıyla seslenlendirilmiş. TRT ve Devlet Tiyatroları’ndan sanatçıların seslendirdiği 10 hikâye, gönüllük esasıyla ortaya çıkmış. 2500 kitabın tüm illere dağıtılacağı ve bu minvalde etkinlikler düzenleyeceği bilgisini veren Bayazit, Kırşehir’deki yedi okulu da dâhil ederek kitaplar üzerinden bir tiyatro şenliği de organize etmiş. Belediye ve İl Milli Eğitim’in işbirliği ile hikâye şenliği düzenlediklerini aktaran Bayazit, bu kapsamda 250 çocuğa açık havada hikâye anlattıklarını söylüyor. Bayazit, “Şimdi bununla bağlantılı Türkiye genelinde bir projemizi daha hayata geçiriyoruz. Azerbaycan, Bulgaristan ve İspanya da projemize dâhil oldu. “Tarihim, Kültürüm, Mirasım” ile her ay bir değerimizi ortaya koyarak, hikâyemizi anlatacak ve bu kapsamda kimsesiz çocukları, huzurevlerini ve hayvan barınaklarını ziyaret edeceğiz. Kültürüm kısmında, her il ve ülke kendi tarihini, yemeğini, müziğini yazıp benimle paylaşacak ve 81 ili tamamlayacağız” diyor. Robotik Kodlama Bayazit, çocukların çağın gerektirdiği araçlarla tanışmasının önemine dikkat çekerek, merkezdeki okullardaki öğrencilerin bir şekilde bunlarla tanışabildiklerini ama kendi okulu gibi dezavantajlı gruplar için bunun mümkün olmadığını belirtiyor. Bu fikirden yola çıkarak kalkınma ajansına başvuran ve hazırladığı “Yaratıcı Düşün Hayalini Üret” projesini kazanan Bayazit, kendi okulu ile birlikte dezavantajlı üç okulda “Robotik Kodlama” atölyelerini hayata geçiriyor. Bu projede çocuklar, parçaları kendileri oluşturup robot yaparak, onu kullanabilecekler. Proje kapsamında Kırşehir’deki dört okula kurulacak atölyede, 30 öğretmenin de bunun eğitimini alacağını söylüyor. 3D yazıcıyı da kullanabilecek olan çocuklar, 3D kalem ile tasarladıkları nesneyi yapabilecekler. Türkiye’de bir ilki daha Kırşehir’de hayata geçirecek olan Bayazit, Hololens sisteminden bahsediyor. Bayazit, “Türkiye’de henüz bir okulda yok ama bizimle birlikte, Kırşehir’de üç okulda daha olacak. Hololens, arttırılmış gerçeklik sisteminin bir basamak üzerinde teknolojik bir sistem. Onu takan çocuk, bilgisayar ortamında her şeyi yerine koyabiliyor. Bu projeyi isteyen herkesle paylaşıyorum” diyor. “Özel Arkadaşım Bu Atölye Senin İçin” oyuncak atölyesi projesinin “Eğitimde Yenilikçilik Ödülleri” kapsamında, bölgesel ödüle layık görüldüğünü ve Sivas’ta ödül aldığını da kaydeden Bayazit, bu projeler sayesinde pek çok öğretmenin de eğitim sertifikası alabildiğini belirtiyor. “Minik Ahiler Değerlerini Öğreniyor” projesi kapsamında öğrenci aileleri ile birlikte yazdıkları kitapları, öğretmenlerle birlikte köy köy gezerek buradaki okullara dağıtmak istediklerini ve öğrencilerinin tiyatro gösterisiyle kitapları tanıtacaklarını kaydeden Bayazit, hafta sonlarında da gönüllü olarak açtıkları kurslarda dışarıdan öğrencilere Robotik Kodlama eğitimi vereceklerinin müjdesini veriyor. Aynur Öğretmen’in daha nice projelere imza atabilmesi ve ışık olması dileğiyle...
Editör: TE Bilisim