Yusuf KANLI Cumhurbaşkanlığı seçimine daha neredeyse 10 ay var. Nisan’da sandıklar seçmenin önüne geldiğinde kimler için oy atacak, kimler aday olacak tartışması ise yoğunlaşmaya başladı. Sol cenahta durum daha berrak gibi. İki olası aday var. Ya mevcut Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ya da Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) lideri eski Başbakan Tufan Erhürman. Kısa süreli başbakanlığında tüm başarısızlıklara rağmen Erhürman’ın medeni tavırları, alçak gönüllülüğü görevdeki başarısızlığını adeta unutturmuş ve aşırı sağda bir partiden bile oy alabileceği konuşulur olmuş. Gerek Akıncı’nın gerekse de Erhürman’ın adada federal çözüm isteyen liderler olması tabii ki rastlantı değil. Etnik alt yapıyı reddederek temeli Helen kültürü olan “Kıbrıslılık” kimliği üzerinden yapay bir “Kıbrıslı” milleti yaratmaya çalışmak Kıbrıs Rum komünist Partisi Akel’in eskiden beri süregelen siyaseti. Akel güya o kadar federasyon istemekte ki 2004’de BM’nin yardımıyla oluşturulan Annan Planına son dakikada hayır diyerek Kıbrıs Türkünü büyük bir felaketten kurtarılmasına vesile oldu. Niyazi Kızılyürek’in Avrupa Parlamentosu’na aday yapılması ve seçimi Akel açısından tam bir siyasi planlama sonucu olmuştur. Nitekim, Kızılyürek’in Akel adayı olarak seçimi ilgili yorumunda Akel Genel Sekreteri Andros Kiprianu federasyon taleplerini bir anda unutarak adanın uniter yapısını güçlendirecek önemli bir kazanım olduğunu iddia etmiştir. İster Akıncı, isterse Erhürman olsun, seçmen sol adaylara oy verirken aslında federasyon isteyip istemediğini oylayacaktır. Ya Akıncı ve Rum sevici siyasetine devam için ya da Erhürman ile Rumların defalarca reddetmelerine ve Kıbrıs Türkü ile siyasi eşitlik altında bir çözümü asla kabul etmeyecekleri ilanına rağmen ille de federasyon deyip, bir elli yıl daha çözümsüzlüğün devam etmesine katkı koyacak. Bakmayın Erhürman’ın “örgütler karar verecek” açıklamasına, Sağ cenahta ise henüz aday netleşmesi yok. Bilinen – ama tabii ki siyasette bir gün çok uzun bir süre iken 10 ayda çok şeyler değişebilir – Ulusal Birlik Partisi Başkanı ve Başbakan Ersin Tatar’ın aday olmak istemediğini açıklamış olması. Tatar’ın aday olmaması aslında çok ciddi bir mesaj ve bir anlamda mevcut UBP ile Halkın Partisi (HP) koalisyonunun perde arkasında olan önemli bir özveri. HP Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın en azından ikinci turda merkez ve merkez sağın üzerinde birleşeceği aday olması beklentisi hep seslendirilmedi mi? Ama sanki şimdi birileri bir başka hesabın peşinde. Olası cumhurbaşkanı adayı olarak çok önemli bazı isimler etrafta dolanmaya başladı. Bunlar hem kafa bulandırmaya hem de ya Akıncı ya da Erhürman’ın seçilmesini sağlayacak planların bir ürünü. Nisan cumhurbaşkanlığı seçimi federasyon isteyenler ile Avrupa Birliği içerisinde veya değil iki devleti çözümü savunanlar arasında bir referandum şeklinde olacaktır. Bunu böyle görüp, hesapları da ona göre yapmak gerekir.