Mehmet Necati GÜNGÖR Sözcü gazetesi başyazarı Rahmi Turan kuyuya bir taş attı, siyasetin bütün akıllıları bir araya geldi, bir türlü çıkaramıyorlar. Konu herkesçe bilinir olduğu için yeniden anlatmaya gerek yok. İddiaya göre bir CHP’le Saray’a gitmiş, Saray ona CHP Genel Başkanı olmasını tavsiye etmiş. Baştan aşağı absürt bir iddia. Rahmi Turan, bu bilgiyi Talat Atilla isimli gazeteciden aldığını itiraf etmiş. Talat Atilla da bir gazeteci olduğuna göre, bu haberi kendi neden değerlendirmemiş de, başka gazeteciler üzerinden yaymaya çalışmış. Asıl soru budur ve bizce bu olayın kara kutusu Talat Atilla’dır. Rahmi Turan tecrübeli bir gazetecidir ama yaptığı aculluk, bu olayla sınırlı değil. Rahmi bey vaktiyle Günaydın gazetesinin de Genel Yayın Müdürü idi. O gazete dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in değerli eşi rahmetli Nazmiye Demirel’e alçakça bir iftira atmış ve yüklü bir tazminata mahkûm olmuştu. Yakın tarihimize “klozet davası” olarak geçen olayı kısaca anlatayım: Günaydın gazetesinin sahibi Haldun Simavi, yurt dışından malikanesi için klozet ithal etmek ister. Başbakan Demirel bu ithalata onay vermez, dolayısıyla ithalat yapılamaz. Haldun beyin Kıçına uygun klozet yerli imalattan karşılanacak demektir bu. Kıç kıymetli olunca uygun klozet ancak ithalat yoluyla elde edilebilirdi, olmadı. Bunun üzerine Haldun bey gazeteye talimat veriyor. Demirel’i yıpratmak için iftira dahil bütün yollar denenmeli. Buluna buluna bir ayakkabıcı bulunuyor, bununla rahmetli Nazmiye Hanım arasında bir ilişki olduğu yalanına sarılıyorlar. Ayakkabıcı Nuri Tepe bir süre sonra vefat eder. Kardeşi Ali Tepe ise Nuri Tepe’nin, Nazmiye Hanımın arkadaşı olduğu için öldürüldüğünü iddia eder. O güne kadar hiçbir gazeteciyi dava etmemiş olan rahmetli Demirel, harem-i ismetine uzanan haysiyetsiz ellere gününü göstermek için haberi yapan gazeteci Necdet Onur’u dava eder. Onur gözaltına alınır. Demirel ayrıca Günaydın gazetesine yüklü bir tazminat davası açar. Sıkı durun; gazetenin o dönemdeki Genel Yayın Müdürü Rahmi Turan’dır. İsmi geçen CHP’liler yalanlıyor, Cumhurbaşkanlığı üst üste yalanlama açıklamaları yapıyor. Ve Kılıçdaroğlu, bir sabah programında talihsiz bir laf ediyor: “O kişiyi tahmin ediyorum ama ismini açıklamam.” Oysa, Kılıçdaroğlu’nun partisine yönelik bu kumpası şiddetle karşılayıp, “CHP içinde böyle bir kişinin varlığını düşünemiyorum” demesi gerekirdi. İddia daha da derinleşti. Kamuoyu ve siyasetçiler günlerdir bu olayı tartışıyor. Peki, suçlu kim? İşte o kişi şimdilik bilinemiyor. Kara kutu Talat Atilla isimli gazeteci. Soruyu tekrar soralım: “Bu kadar önemli bir olayı neden sitende yayımlamadın da, Rahmi Turan’a üfledin?” Açıktır ki, birileri CHP’nin içine karıştırmak istemiş, CHP’ye kumpas kurmuş. Bizim yorumumuz bu.