Rezil yargılamaların insanları acı acı tebessüm ettiren iki davası vardı. Biri bebek davası, diğeri köpek davası. Bebek davası  rahmetli Menderes’le ilgili idi. Opera sanatçısı Ayhan Aydan’la olan ilişkisi üzerine kurulmuştu. Bu davanın ucuz savcısı iddianamesine ucuz bir iddia eklemişti. Ayhan hanımdan olan çocuğunu Dr. Fahri Atabey’e öldürtmüş! Oysa çocuk doğduktan bir süre sonra normal ölümle ölmüştü. Bu ve benzeri  iddilalar üzerine hüküm kurdular ve bir seçilmiş insanı düzmece iddialarla ipe gönderdiler. Menderes’in Ayhan Aydan’la ve bazı  hanımlarla olan ilişkisi ahlâki yönden irdelenebilirdi. Tarih ve toplum, rahmetlinin bu zayıf yönünü yeterince yargıladı. Ama hiç kimse O’nun devletin bir kuruşunu yediğini, devletine, vatanına karşı  hainliğini iddia edemedi. O’nun özel hayatı bir dâvâ konusu  olamazdı, olmamalıydı. Nitekim, (o da rahmetli oldu) Ayhan Aydan Maheme heyetine açıkça haykırdı ki “Ben Menderes’i çok sevdim, halâ seviyorum. Bu benim özel hayatım, size ne!” Mahkeme başkanı savcıdan da ucuzdu. Yassıada tutuklularına “sizi buraya tıkan kudret böyle istiyor” diyerek  o meş’um kararların altına imza atmıştı. Gelelim köpek davasına. Yassıada’da Anayasa’yı ihlal suçuna eklenen davalar arasında, Afgan Kralı’nın armağan ettiği Afgan Tazısı da vardı. Köpek Dâvâsı olarak isimlendirilmişti. Devlet büyüklerine verilen armağanlar, o büyüklerin başına daha sonra fena dertler açıyor. Köpek dâvâsı bunun en açık örneklerinden birisidir. 3.Cumhurbaşkanımız rahmetli Celâl Bayar’ın 1959 yılında Afganistan’ı ziyareti sırasında o zaman krallıkla idare edilen Afganistan’ın kralı Zahir Şah, Bayar’a bir afgan tazısı hediye etti. “Ben tazıyı ne yapayım?” denilemezdi herhalde. Aldı, ülkesine getirdi. Evinde de bakamazdı. O’nu hayvanat bahçesine gönderdi. Bakım masrafları ağır geldiği için bir süre sonra satışına karar verdi. Hayvanat bahçesinin müdürü ve uzmanlardan oluşan kurul, tazıya 20 bin lira fiyat biçti. Bayar bu para ile köyüne çeşme yaptırmıştı. Kiralık savcı, iddianamesine  İstiklâl Savaşı’nın “Galip Hocası”nı köyüne kaçarak saklandığı iddiasını bile eklemişti utanmadan. Son örnek, Çağlayangil’in Amerika Dışişleri Bakanına halı hediyesiyle ilgili. Bizim Dışişleri Bakanımız rahmetli İhsan Sabri Çağlayangil, ABD Dışişleri Bakanı Kissinger’e bir halı armağan etti. Halının değeri 3 bin dolardı. Oysa, Amerikan yasaları 250 doların üstünde bir hediye alımını yasaklıyordu devlet adamlarına. Kissinger halıyı çok beğenmişti. 50 doların üstünü cebinden ödeyip halıyı öyle alabilmişti. Bunları neden anlattım? Cevabı sizlerde olsun.