Mehmet Necati GÜNGÖR / Suriye sorununa barışçı çözüm bulma çalışmaları Cenevre Görüşmeleri kapsamında ele alınmışken, Amerika Birleşik Devletleri, Esat’la devam gibi bir anlayışa varmışken, Rusya ve İran zaten yanında yer alıyorken, Türkiye bile yaklaşma adımlarına yakın olmuşken, Bu adam kudurdu mu da, masum çocukların üzerine kimyasal bomba yağdırıp, masum insanları katletti? Suriye bağlamında bu gün üzerinde düşünülmesi gereken soru budur. Eğer, Irak’ta olduğu gibi “nükleer silah kullanıldı mı, kullanılmadı mı” noktasında bir ikilemin, “kullanılmadı” şeklinde raporlanması gibi bir durum ortaya çıkmazsa Esad’ın sonu gelmiş demektir. Batı vicdanı böyle bir katliamı her ne gerekçe ile olursa olsun, kabul etmez. Doğu vicdanı da öyle. Toptan, “insanlık vicdanı” diyelim de, madde madde saymayalım. ABD, Suriye’nin en önemli hava üssünü füzelerle vurarak darmadağın etti. Rusya buna karşılık vermedi, ama rezervinde diplomatik tezleri saklı tutuyor. BM, Esad’ın gönderilmesi yönünde bir karar verecek mi, vermeyecek mi; biraz da veto yetkisine sahip olan Rusya’nın tutumuna bağlı. Eğer ABD ile Rusya bu konuda diplomasinin dilini kullanmayarak çözüm üretemezlerse yeni bir kitlesel savaşla karşı karşıyayız demektir. Allah korusun! Şimdilik, durum Türkiye’nin tezine yakın bir sonuca doğru gidiyor. “Uçuşa yasak güvenli bölge.” Türkiye bunu hep dillendirdi, haklılığı bu gün ortaya çıkmış bulunuyor. Ama şunu da atlamamak gerekiyor: “Suriye’nin toprak bütünlüğü kaybolursa, bunun en yakın tehlike olarak zararını Türkiye görür” tezi de bir kenarda duruyor. Çok bilinmeyenli bir denklemle karşı karşıyayız. Umarız, diplomasinin dili galip gelir, daha fazla kan dökülmeden barış tesis edilir. Unutmayalım; batı ve ABD, hemen dibimizde “Büyük Kürdistan”ı inşa etme tasavvurlarından vazgeçmiş değil. Barzani’nin Kerkük’e diktiği bayrağı da unutmamamız gerekiyor