İSTANBUL - Son yıllarda dünyanın üretim merkezi haline gelen Çin'de fabrikaların kapanması ya da üretim kapasitelerini düşürmesi ürün tedarikinde sorunlara yol açarken, bunun diğer ülkelere yayılması ve talebi etkilemesiyle küresel ekonominin aynı anda nadir görülen "arz ve talep şoku" ile karşı karşıya kalabileceğinden endişe ediliyor. Arz şoku, "bir ürün veya emtia arzında beklenmedik değişiklik" olarak ifade edilirken, talep şoku da "belirli bir ürün veya mülk için talep seviyesindeki ani değişiklikler" şeklinde nitelendiriliyor. Küreselleşme sürecinin hızlanmasıyla birlikte dünya çapında ülkelerin ekonomik yapıları birbirine daha bağımlı hale geldi. Bu durum, dünyanın herhangi bir yerinde karşılaşılan olağanüstü durumların domino etkisi yaratarak küresel bir sorun haline gelebilmesinin önünü açtı. Tarihte yaşanan örneklerine bakıldığında, 1970'li yıllara kadar çok daha fazla etkili olan talep kaynaklı iktisadi şokların yerini bu dönemden sonra arz şokuna bıraktığı görülüyor. Her iki şokun aynı anda gerçekleşmesi durumunda kullanılan "ikiz şok" kavramı ise nadir bir durum olarak nitelendiriliyor. İktisadi literatürde, arz şokuna en iyi örnek olarak 1970'li yıllarda özellikle petrol fiyatlarındaki artış sonrası yaşanan kriz gösteriliyor. Bu dönemde petrol fiyatlarındaki hızlı artış, ülkelerin çıktı düzeylerini olumsuz etkilemiş, ekonomiler ciddi zarar görmüştü. Analistler, fırtına, tsunami, deprem, savaş ve grev gibi durumların arz şoklarına sebep olduğunu belirtirken, koronavirüs salgını özelinde ise merkez bankalarının gevşek para politikasının veya hükümetlerce uygulamaya konan ek mali teşviklerin küresel ekonomi üzerindeki negatif etkileri dengelemede yetersiz kalabileceğini vurguluyor. Tedarik zincirindeki aksamalar ile "arz şoku" yolda Çin, ulaştığı üretim kapasitesiyle birçok üründe dünyada söz sahibi ve 1,3 milyarın üzerindeki nüfusuyla dünyanın önemli tüketim merkezlerden birisi... Dünyada tüketime sunulan ürünler üzerindeki "Çin malı" damgası her geçen gün artıyor. Öyle ki bazı ürünlerde satışı sunulan ürünlerin tamamına yakını Çin damgası taşıyor ve bu anlamda ülke "dünyanın üretim motoru" olarak nitelendiriliyor. Kişisel bilgisayar (PC), klima, enerji tasarruflu lamba, güneş enerjisi paneli ve cep telefonlarında dünyadaki üretimin yüzde 70'inden fazlasını yapan ülke, ayakkabı, çimento, elektronik ekipman, makine, motor ve pompa, mobilya, tıbbi, teknik ekipmanları ve demir-çelik ürünlerinde önemli miktarda üretim gerçekleştiriyor. Öte yandan, dünya çapında birçok şirket de üretim için ihtiyaç duyduğu malzemeyi almakta zorluk yaşıyor. Merkezi Çin'de bulunan birçok şirket ülkede üretim gerçekleştiremezken, bu durumun yatırımları da azalttığı, küresel ekonomik büyümeye ciddi zarar verdiği belirtiliyor. Hal böyle iken koronavirüs nedeniyle başta Çin olmak üzere dünya çapında üretimde meydana gelen aksamanın "arz şokuna" yol açacağı endişeleri yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. Dünya Bankası verilerine göre, Çin, 13,6 trilyon dolarlık GSYH ile dünyanın ikinci en büyük ekonomisi konumunda. Ülkenin 2018 itibarıyla mal ve hizmet ihracatı 2,7 trilyon dolara, ithalatı da 2,6 trilyon dolara yaklaştı. Bu rakamlarla Çin, dünyanın en büyük ihracatçısı konumunda bulunuyor. İthalat açısından ise dünya ikinciliği unvanını taşıyan Çin'in tedarik zincirinde yaşanan aksamaların, küresel ekonomiye de ciddi zarar vermesi beklenirken, "arz şoku göründü" yorumları yüksek sesle tartışılmaya başlandı.
Editör: TE Bilisim