“Yaşayan Kütüphane” ayrımcılığa “hayır” diyor

HABER FOTOĞRAF SULTAN YAVUZ ÖZİNANIR (ANKARA)- TED Üniversitesi bünyesindeki “Logos Society” isimli öğrenci topluluğunun organize ettiği “Yaşayan Kütüphane” etkinliğinin bu yıl dördüncüsü yapıldı. TED Üniversite’sinde, on beş canlı kitabın katıldığı iki günlük organizasyona çok sayıda öğrenci katıldı. Şizofren Kitap’tan Vegan Kitap’a, Transkadın Kitap’tan Yahudi Kitap’a kadar toplumda ayrımcılığa maruz kalan pek çok farklı grubu yakından tanımak ve önyargıları yıkmak için bir araya gelen öğrenciler, TED Üniversitesi’ni âdeta bir demokrasi ve barış yurduna çevirdiler. Dinsel, etnik, cinsel yönelim, yaşam tarzı ve daha pek çok farklı renkle bir arada huzur içinde yaşayabilmenin önündeki temel engel, çoğu zaman önyargılarımızdan kaynaklanıyor. Genellikle duyduklarımız ya da yanlış bildiklerimizle yadırgadığımız, ötekileştirdiğimiz gruplar, toplumsal yaşam içinde bu önyargılardan kaynaklı pek çok sorun yaşayabiliyor. Türkiye’de ilk kez Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) tarafından düzenlenen “Yaşayan Kütüphane” pek çok üniversitede de kendine yer buluyor. Bu üniversitelerden biri olan TED Üniversitesi de “Logos Society” grubu öğrencilerinin çabalarıyla bu projeyi dört yıldır yaşama geçiriyor. Canlı kitaplar, etkinlikten memnun Yaşayan Kütüphane, toplumda farkındalık yaratmak ve ayrımcılığa maruz kalan bireyleri, yakından tanıyarak anlayabilmek ve önyargıları kırabilmek için düşünülmüş bir proje. Kütüphanenin canlı kitaplarından olan Celal İnal, etkinliğe katılmaktan çok memnun olduğunu ifade ederek, şunları söylüyor, “Etkinliği çok anlamlı buluyorum, özellikle bu toplumun ötekileştirilen bütün kesimlerinin ilk kez bir arada olması ve herkesin bir diğerinden öğrenecek bir şeylerinin olması açısından çok önemli. Bu projeyi tasarlayan arkadaşlara teşekkür borçluyuz çünkü sokakta ötekine karşı bir tahammülsüzlük var. Bunun aşılabilmesinin yolu aslında bu tür ortamlardan geçiyor” diyor. Alevi Kitap Önder Aydın da, etkinliği gençlerin yapmasından mutluluk duyduğunu şu sözlerle anlatıyor, “Bu işi gençliğin yapması benim açımdan çok değerli çünkü tüm sorunları ortadan kaldıracak olanların gençler olduğunu düşünüyorum. Gençlikte önyargı yok, bu nedenle geçmişten gelen kronikleşmiş önyargıları kıracak, parçalayacak olanlar gençlerdir. Etkinlikte benim de küçük bir katkım olursa ne mutlu.” Yaşayan Kütüphane’ye bu yıl katılanlar Bu yıl ilk kez Yaşayan Kütüphane’ye dâhil edilen Yahudi Kitap Dali ise bir kaç yıldır farklı okulların etkinliğine katıldığını dile getirerek, “Son dört yıldır katılıyorum. Bence çok başarılı bir organizasyon, iyi ki Toplum Gönüllüleri Vakfı bu organizasyonun Türkiye’ye gelmesine aracı olmuş ve daha sonra üniversiteler bunları kabullenerek tüm Türkiye’de yaygınlaşmasını sağlamış” diyor. Toplumsal önyargının en fazla olduğu gruplardan biri olan HIV pozitif hastaları da bu yılki Yaşayan Kütüphane’nin başlıklarından biri olmuş. İstanbul’daki Pozitif Yaşam Derneği’nden katılan HIV pozitif Kitabı da, etkinliğe dair şunları söylüyor, “Çok faydalı bir proje, önce farkındalığı yaratıyoruz. Kitapların konuları farklı olabilir ama hepsinin temelinde önyargılarımız yatıyor. Doğru bilgiyi öğrencilerle paylaştığınızda bunların hepsinin üstesinden gelebiliyoruz. Kafalarındaki soru işaretleri gidiyor, en azından ben kendi branşımla ilgili böyle olduğunu düşünüyorum. Beş yıldır dernek adına canlı kitap olarak katılıyorum. Sabancı Üniversitesi ve Koç Üniversitesi’nin etkinliklerine de katıldım, ayın 25’inde de Boğaziçi’ne katılacağım. Ben ilk katıldığımda HIV pozitifler için şöyle bir önyargı görmüştüm; genelde bu hastalığın eşcinsel, transeksüel, seks işçisi ya da uyuşturucu kullanan kişilerde görüldüğü düşünülüyor. Oysa bunlar önyargı ve öğrencilerle konuşunca bunu aşabiliyorsunuz. Mesela Koç Üniversitesi’ndeki etkinliğe ikinci katılışımda bir çocuk yanıma gelerek, ‘Abi, acaba konuşabilecek misin diye önyargılıydım ama sen bizden daha sağlıksın’ dedi.” Emre Güzel, “İnsanlar buradan ağlayarak ayrılabiliyor” Logos Society’nin bu yılki başkanlığını yürüten Emre Güzel, yaptıkları etkinliğin okuldaki öğrencilerin önyargılarını kırmaları adına çok önemli olduğunu vurguluyor. Etkinliğin hikâyesini ve öğrencilere olan etkisini şu sözlerle ifade ediyor, “Yaşayan Kütüphane projesini pek çok üniversite yapıyor ama Türkiye’de öncüsü Toplum Gönüllüleri Vakfı oldu. Mesela onlar, bağımsız olarak dışarıda yapmaya başlamışlar. Canlı kitapları, sadece kimliklerinden dolayı değil, mesleklerinden ve ideolojilerinden dolayı da dışlanmış insanları kapsıyor. Biz okul çapında, daha küçük bir etkinlik yaptığımız için sadece kimliklerinden dolayı dışlanmış olan ve nefrete uğrayan insanları alıyoruz. Yaşayan Kütüphane’yi dört yıl önce yapmaya başladık. TED Üniversitesi bünyesinde “Logos Society” adlı topluluk olarak her sene yapıyoruz. Bazı öğrencileri yakından tanıyabiliyoruz, onlardan çok güzel geri dönüşler alıyoruz. ‘Evet transfobiktim ama bir transla konuştuktan sonra onların maruz kaldığı ayrımcılıkları, nefreti duyduktan sonra transfobim kırıldı’ diyen çok kişi var. Bazı insanlar buradan sarılarak, ağlayarak ayrılabiliyor. Özellikle LGBTİ konusunda çok geri dönüş oluyor.” Aynı zamanda etkinliğin psikoterapi işlevi gördüğünü de belirten Güzel, “Çoğu LGBTİ açılmakta hatta kendine itiraf etmekte zorlanıyor ama bu etkinlik sayesinde o insanlara da yardım etmiş oluyoruz. Grup görüşmeleri haricinde bireysel görüşmelerimizde bunu beyan edebiliyorlar ve biz de kitap vererek nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini anlatmış oluyoruz. Gökkuşağı Aile grubumuz var, orada da ailesi tarafından LGBTİ olduğu bilinmeyen kişilere yardımcı oluyoruz. Sadece önyargıları yıkmıyoruz, insanların kendini bulabilmesinde yardımcı da olabiliyoruz” diyor. Mülteci kitap yok, çünkü korkuyorlar Canlı kitapları anket ile belirlediklerini söyleyen Güzel, bu süreç için şunları söylüyor, “İlk sene bir anket yaptık, ankette ‘Komşunuz olmasını istemediğiniz birey var mı?’ denildi ve bir kaç grup adı yazıldı. Bir de ‘Sıra arkadaşınızın hangisi olmasını istemezdiniz? Kiminle konuşmak istemezdiniz?’ gibi önyargı içeren sorular sorduk ve oylama yaptık. Kitaplarımızı her sene artırmaya çalışıyoruz. Çünkü dünyada gelişen bir nefret ortamı var ne yazık ki... Biz bunları ne kadar kırmak istesek de artıyor. Bu yıl HIV pozitif, Yahudi ve Mülteci kitaplarını ekledik ama Mülteci Kitap bulamadık çünkü Türkiye’de yaşayan mülteciler ifşa olacaklarını düşünerek, korktukları için katılmak istemediler. Bu da bizim için önemli bir gösterge oldu, daha katılamadan ayrımcılık başlıyor çünkü. Peki neden HIV pozitif, neden Yahudi, neden mülteci? Demek ki bu gruplara karşı ülkemizde büyük bir önyargı var, ayrımcılık ya da nefret var.” Selin Koku, “En fazla ilgi trans kadınlara ve şizofreni hastalarına” Etkinlikte dört yıldır görev alan Selin Koku da, birinci etkinlikte bunun eğitimini aldıklarını ve her sene yeni bir topluluk başkanı seçtiklerini belirtiyor. Her yıl yeni üyelere, üyelerin canlı kitaplarla nasıl konuşacağını ve organize edeceklerini öğrettiklerini, ekibi giderek büyüttüklerini söylüyor. Etkinlikte en fazla ilgi gören canlı kitapların kimler olduğunu da şöyle anlatıyor, “Trans kadın, trans erkek ve şizofrenlere ilgi yoğun oluyor. Dört senedir en kalabalık kitaplarımız bunlar. Biraz da veganlara oluyor çünkü onlar yemeklerini de getiriyor yanlarında. İlk etkinliğimizi yapmaya karar verdiğimizde okulumuzun hazırlık hocalarından ve bölüm hocalarından çok destek aldık ve bunu tüm okula yaymamızı aslında onlar sağladı. İlk yıldan sonra çok ciddi bir değişim gözledik, en çok da LGBTİ’lere yapılan ayrımcılığı kırdık. Ayrıca şizofreni hastalarına karşı bakış açısını ve farklı etnik kökenden olan insanlara karşı önyargıyı çok kırdık. İnsanlar bu etkinliğe çok alışmaya başladı, rahatsız olmuyorlar. En azından bizim okuldaki öğrenciler için bunları söyleyebilirim” diyor.