Otçeken: Bu süreçte özellikle ev içinde empatiye dayalı bir ilişki tarzı benimseyin

Gazeteciler Cemiyeti tarafından Avrupa Birliği finansmanıyla yürütülen Demokrasi için Medya / Medya için Demokrasi (M4D) Projesi kapsamında, “Kriz Yönetiminde Ne Yapabilirim? Kontrol Kaybıyla Baş Etme Yolları” başlıklı online söyleşi gerçekleştirildi. Etkinlikte, Uzman Psikolog Merve Otçeken, içinde yaşadığımız corona günlerinde kontrol kaybıyla baş etmenin yöntemlerini anlattı

SULTAN YAVUZ  - Gazeteciler Cemiyeti tarafından Avrupa Birliği (AB) desteğiyle yürütülen Demokrasi için Medya/ Medya için Demokrasi (M4D) Projesi kapsamında, Coronavirüs (COVİD 19) nedeniyle online gerçekleştirilen söyleşinin konuğu Uzman Psikolog Merve Otçeken oldu. Otçeken, “Kriz Yönetiminde Ne Yapabilirim? Kontrol Kaybıyla Baş Etme Yolları” başlıklı söyleşide, katılımcıların sorularını yanıtladı. [caption id="attachment_181204" align="alignright" width="298"] M4D Proje Koordinatörü Yusuf Kanlı[/caption] Otçeken’den önce etkinliğin “Hoş geldiniz” konuşmasını yapan M4D Proje Koordinatörü Yusuf Kanlı, coronavirüs nedeniyle Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi aktivitelerinin sanal ortama taşındığını belirterek, “Bugün Merve Otçeker hocamızla birlikte, bu kriz ortamında psikolojik olarak ne yaptığımız, ne yapmamız gerektiği ve kendimizi nasıl daha dirençli tutabileceğimiz gibi konuları konuşacağız. Umarım hepiniz bundan yararlanacaksınız” dedi. Kanlı’nın ardından sunumuna başlayan Uzman Psikolog Merve Otçeken, dünyayı saran Coronavirüs salgınının son haftalarda Türkiye’yi de etkisi altına aldığını, ancak bu krizin dünya ve Türkiye’de çeşitli durumların değişebileceğine vesile de olabileceğini belirtti. Sürecin içe ve dışa dönük insanlar için farklı etkileri olacağını kaydeden Otçeken, “Nasıl biriyseniz, buna bağlı etkiler olacak. İçe dönük insanlar, bu süreçte daha huzurlu ve mutlu olabilirken, dışa dönük insanlar için daha sıkıntılı olacaktır” dedi. Kriz kavramını açıklayan Otçeken, “krizin beklenmedik, çarpıcı ve hazırlıksız yakalanılan bir durum” olduğuna dikkat çekerek, aynı zamanda krizin evlilik ya da doğum gibi beklenen olayların ardından da patlak verebileceğini, durumun ne kadar hazırlıklı olunduğuna göre değişiklik göstereceğini ifade etti. Bu süreçte parasal açıdan, dayanıklılık, yalnızlık ya da gelecek gibi konularda sıkıntı ve kaygı duyulabileceğini söyleyen Otçeken, bunu aşmak için aile, arkadaş gibi kişilerden yardım almaktan çekinmemek gerektiğini belirtti. Bunun yanı sıra, virüsle ilgili gerçek bilgilere ulaşmanın da sıkıntı yarattığını belirten Otçeken, bilim insanlarını takip etmek gerektiğini ve coronavirüs haberlerini sürekli takip etmenin psikolojik olarak olumlu sonuçlar doğurmadığını ifade etti. Otçeken, her aileden bir kişinin düzenli haber takibi yaparak, filtrelenmiş bir şekilde diğerlerine aktarması tavsiyesini verdi. [caption id="attachment_181203" align="alignright" width="312"] Uzman Psikolog Merve Otçeken[/caption] “Bu süreçte verimliliğin düşmesi normal” Corona krizi günlerinde bilimsel makale okuma önerisi de veren Otçeken, evde kalma sürecinde iç dünyayı tehtid unsurundan uzak tutmanın elzem olduğunu söyleyerek, bu dönemde eskiye oranla üretim yapmanın ve verimliliğin düşebileceğini, bunun ise çok normal ve insani olduğunu ifade etti. Kişinin bütünlüğünü korumasının öncelikli olduğunu vurgulayan Otçeker, yeme-içme konusunda dikkatli olunmasını ve sigara içenlerin de en azından azaltması gerektiğini belirtti. Düzenli ve yeterli uykunun da çok önemli olduğunu kaydeden Otçeken, uyku sırasında salgılanan yenilenme hormonunun bu süreçte kişiye yardım edeceğini ifade etti. Ev içi ilişkilerde insanların birbirine karşı davranışlarının empatiye yönelik ve kibar bir şekilde olmasını tavsiye eden Otçeken, istekler konusunda net olunmasını ve evde düzenli yerde olması gereken ihtiyaçlar için hatırlatma notları konulmasını önerdi. Olabildiğince az yargılayıcı, etiketleyici ve eleştirel olunması gerektiğini belirten Otçeken, özellikle ortak alanların her fırsatta düzenlenmesini ve bunun olası çatışmaları önleyebileceğini söyledi. Genelde çalışan insanların evlerinde bir öğün yemek yaparken, bu süreçte en az üç kere yemek hazırlamak durumunda kaldıklarını dile getiren Otçeken, mümkün olduğunca az talepkâr olmanın ve mevcut gıdaları tüketmenin de olası çatışmaları önleyeceğini kaydetti. Otçeken, “Bu dönem beden algınıza iyi gelmeyebilir çünkü kilo alabilirsiniz. Yoğun yemek isteği içine girdiğinizde, parmak uçlarınızla orta şiddette alnınıza, göz altlarınıza, dudak ve burun arasına, çene ve alt dudak arasına ve göğsünüze vurabilirsiniz. Hissettiğiniz duyguyu söyleyerek bu yolla boşaltabilirsiniz. Bu dönemde artan suçluluk, korku, utanç gibi hislere sahip olabilirsiniz. Bu yöntem yardımcı olabilir” dedi. “Günde iki kez sevdiklerinizle görüntülü konuşun” Gelecek kaygısının hayatın çeşitli dönemlerinde ortaya çıktığını belirten Otçeken, bunu önleyecek tek yolun güven duygusunun geliştirilmesi olduğunu savundu. Otçeken şöyle konuştu: “Bunu futbola benzetebilirsiniz. Yedek kulübesinde oturanlar da maç öncesi antreman yaparlar. İnsan olarak hep antreman içinde olup, düdük çaldığında sahada olabileceğimizi unutmamalıyız. Durumumuzu doğru tespit etmeli ve hangi yanlarımızın zayıf ve güçlü olduğunu belirlemeyiz, sonra da o kısmı güçlendirmeliyiz. Yoksa, hayatı aldatma şansımız yok. Bu süreçte, üretkenliğimizin aynı devam etmesi yönünde dayatmalarla karşılaşmak, evde kalmaya zorlanmak, ölümle yüzleşmek, eğer çocuklarınızla çok sık vakit geçirmiyorsanız, onların artan sorumluluğu, eşinizle uzun süreli aynı evde kalıp çatışma yaşamak ve parasal durumunuz kötüyse gerçek bir sıkıntıya girmek gibi pek çok durumla karşılaşabilirsiniz. Bunun için destek hattı oluşturun ve neye ihtiyaç duyuyorsanız, onları sevdiklerinizden talep edin, aynı şekilde siz de diğerlerine yardımcı olun. İhtiyaçlarınızda açık olun ve sanal yakınlıkları kullanarak, mesela günde iki kez sevdiklerinizle görüntülü konuşun.” Obsesif kompülsif bozukluklar artabilir “Kırılganlık” kavramının da son günlerde çokça konuşulduğunu ifade eden Otçeken, kavramın mutlaka olumsuzluklara işaret etmediğine dikkat çekti. Otçeken, “Mesela sevgiliniz mesaj attığında, on saat cevap vermiyorsanız, kötü hissedebilir ve bunu dile getirebilir. Bu nedenle suçlamak yerine, sevildiği tarafından ilgi görmek isteyen birinin hareketi olarak görebilirsiniz. Krizde artan kırılganlığı güçlü yanımız olarak da görebiliriz. Mesela erkeklerden genelde düzenli para kazanması beklenir ama ara sıra onlar da destek isteyebilmeli bu konuda, insanca istekler bunlar.” Obsesif kompülsif bozuklukların kriz sonrası artabileceğine dikkat çeken Otçeken, özellikle el yıkama sıklığı ve şeklinin, ihtiyaç hâli ortadan kalktıktan sonra, eski hâline dönmesi gerektiğini belirtti. Kriz günlerinde evde bir rutin oluşturmanın öneminden de bahseden Otçeken şunları söyledi: “Mesela yemek, egzersiz gibi sıralamanız olsun, hergün işe gidiyor gibi hazırlanabilir ve o şekilde çalışabilirsiniz. Bu size günlük rutin hissi verir. Egzersizden hoşlanmıyorsanız dans da edebilirsiniz, bu sıralar özellikle Instagram’da ücretsiz yoga ve dans gibi kurslar veriliyor. Bu süreçte ölü sayılarına da çok bakmayın, bu hem korkunuzu artırır hem de insanları sayıdan ibaretmiş gibi görmek bence etik olarak yanlış. Durumun ciddiyetini kavratmak için söyleniyor olabilir ama kişisel ohal ilan edilmesinin söylendiği bu günlerde, dikkatli olmalısınız. Harcama ve tüketim alışkanlıklarınızı da ele alabilirsiniz. Dört ay sonra alabileceğiniz bir şeyi bugün almak zorunda değilsiniz, böylece kargo çalışnalarına da küçük bir katkıda bulunmuş olursunuz.” Merve Otçeken, evde hapisteymiş gibi hissetme durumuna ilişkin de, herşeyin beyinde başlayıp bittiğini belirterek, eğer kişi kendisini tek bir yönüyle ya da mesleğiyle tanımlıyorsa, bunu kaybettiği an varoluşunu sorgulamaya başlayacağını ifade ederek, bu sürecin kişinin potansiyelini geliştirebileceği ve kendisine yatırım yapabileceği bir dönem olarak kullanılabileceğini söyledi.