NAZ AKMAN / ANKARA

Türkiye’de internet özgürlüğünün geleceği nasıl olacak?

Gazeteciler Cemiyeti tarafından Avrupa Birliği (AB) desteğiyle yürütülen Demokrasi için Medya / Medya için Demokrasi (M4D) Projesi kapsamında “Yeni İnternet Düzenlemesi Neler Getiriyor?” başlıklı online söyleşi gerçekleştirildi. Toplumsal Bilgi ve İletişim Derneği’nden (TBİD) İsmail Gökhan Bayram ve Ramazan Subaşı’nın konuk olduğu online söyleşide, 1 Ekim’de yürürlüğe girecek İnternet Yasası’nın ifade özgürlüğü açısından neleri götüreceği, gazeteciler ve haber merkezlerine nasıl etkileri olacağı tartışıldı. ANKARA- Gazeteciler Cemiyeti tarafından Avrupa Birliği (AB) desteğiyle yürütülen Demokrasi için Medya / Medya için Demokrasi (M4D) Projesi kapsamında online gerçekleştirilen söyleşilerin konuğu Toplumsal Bilgi ve İletişim Derneği’nden (TBİD) İsmail Gökhan Bayram ve Ramazan Subaşı oldu. “Yeni İnternet Düzenlemesi Neler Getiriyor?” başlıklı online söyleşide, 1 Ekim’de yürürlüğe girecek İnternet Yasası’nın ifade özgürlüğü açısından neleri götüreceği, gazeteciler ve haber merkezlerine nasıl etkileri olacağı tartışıldı. Söyleşinin açılış konuşmasını yapan M4D Direktörü Yusuf Kanlı, Eylül ayında gerçekleştirilecek online söyleşiler konusunda bilgi vererek, “İnternet Yasası son dakikada Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kapatılırken, birkaç gün içinde önerildi, tartışmaların ardından ise kabul edildi. Medya kurumları olarak bu yasayı kınadık. Bizler de 1 Ekim’de yürürlüğe girecek bu yeni dönemin neler getireceğini tartışalım istedik. Türkiye’nin birincil sorunu bağımsız yargının sıkıntılı olması, bu durum geçmişte de böyleydi. Sadece yargının üzerindeki egemen güç değişiyordu. Bağımsız yargıya ulaşamamak Türkiye’nin geçmişten beri devam eden bir sıkıntısı. Mesele yasa değil, yasal çerçeve de değil. O yasal çerçeveyi uygulayacak, zihniyeti algıyı değiştiremiyorsanız sonuç yaşadığımız bu durum oluyor” dedi. Toplumsal Bilgi ve İletişim Derneği (TBİD) neler yapıyor Kanlı’nın ardından iletişim, medya ve internet alanlarıyla ilgili çalışmalarıyla toplumsal değişime katkı sunmayı, ulusal ve uluslararası eğitim programları ve projelerle birlikte bireyleri geliştirmeyi amaçlayan Toplumsal Bilgi ve İletişim Derneği (TBİD) hakkında bilgi verildi. Yeni medyayı ve bilgisayar okuryazarlığını toplumun tüm kesimlerine doğru bir şekilde aktarmayı hedefleyen TBİD, özel hayatın gizliliği kadar iletişimin gizliliğini de vazgeçilmez bir hak olarak görerek, dijital haklar kapsamında her türlü iletişimin, paylaşımın ve özel bilgilerin istenmeyen kişiler tarafından izlenmesine, kayıt altına alınmasına karşı güvenli iletişim hakkını savunmayı ve bunun için çalışmalar yapmayı amaçlayan bir dernek. TBİD’den İsmail Gökhan Bayram ve Ramazan Subaşı yeni düzenlemenin beraberinde getirdiklerini, etkilerini ve mücadele yollarına ilişkin bilgi verdiler. Evrensel gazetesi bilgi teknolojileri yazarlığı görevini de yürüten İsmail Gökhan Bayram, Türkiye’de internete dair ilk sansür girişimlerinin 1990’lı yılların sonlarında yapıldığını anımsatarak, 2007 yılında çıkarılan ve tartışmalara neden olan 5651 sayılı yasa hakkında bilgi verdi. Bayram, “İnternet sansür yasası olarak anabileceğimiz 5651 sayılı yasa Meclis’te çok ciddi bir itiraza uğramadan çıkarıldı. Zaman içinde çeşitli değişikler yapıldı. Şimdi geldiğimiz noktada hala yetersiz bulunan aslında çok da geniş yetkiler sunan 5651 sayılı yasa, sosyal medyaya daha fazla devlet müdahalesinin olanaklarını açacak yeni bir değişiklikle önce Meclis Adalet Komisyonu’na geldi ve sansürün kaldırılışının 112’inci yıldönümünde komisyonca onaylandı, ardından hızlıca Meclis’ten geçti” dedi. Bayram, “Bu durum, adalet kurumlarının görevini taşerona devretmesidir” Yasaya göre; sosyal ağ sağlayıcılara Türkiye’de temsilci bulundurma, kullanıcı verilerini paylaşma, yasada bulunan gerekçelerle yapılan başvurularda içerik erişim engelleme yerine içerik çıkarma ve altı ayda bir rapor verme gibi yükümlülük getirildiğini söyleyen Bayram, bu yükümlülükleri yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcıların, teklifin yasalaşması durumunda 10 milyona varan para cezasından reklam yasağı ve internet trafiği bant genişliğinin daraltılmasına kadar birçok cezayı alabileceğini belirtti. Temsilci atanması durumunda özgürlüklerin sekteye uğrayacağını ifade eden Bayram, “Yasanın sosyal medya şirketlerine çeşitli yaptırımları var ama bu yaptırımlar ağırlıklı olarak temsilci atama noktasına kilitleniyor. Temsilci atayan bir sosyal medya şirketine yapılacak en fazla yaptırım yüzde 90 oranında bant genişliği kısıtlaması. Burada esas önemli konu eldeki sansür mekanizmalarını daha güçlü, daha fazla şeye müdahale edecek hale getirmek. Temsilci atanması durumunda bizim özgürlüklerimiz zora girmiş olacak. Bunlardan en önemlisi, sosyal medya şirketleri, kişilik hakları ve özel hayatın gizliliği gibi belirli alanlardaki bireysel başvurulara 48 saat içinde olumlu/olumsuz yanıt vermek zorundalar. Olumsuz yanıtta detaylı bir gerekçenin sunulması da zorunlu. Bu noktada mahkeme, yargı veya karar gibi bir mekanizma yok. Sosyal medya güçlerine hakim veya yargıç görevi verip bunu işletiyorsunuz, bu çok riskli. Bu durum, adalet kurumlarının görevini taşerona devretmesidir” diye konuştu. Bayram, Türkiye’de tespit edilebilen 400 binin üzerinde yasaklı sitenin bulunduğunu belirterek, Engelli Web’in raporlarına göre, 2017 yılından sonra engellemelerde ciddi bir artışın kaydedildiğini söyledi. Erişim engellemelerinin açık şeffaf bir listesinin bulunmadığını ifade eden Bayram, “Mahkeme kararlarının yanı sıra Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) hiç yargısız engellemelerde bulunuyor. Türkiye’de erişim engellemelerinin yüzde 60’ı BTK tarafından yapılıyor, yargı tarafından değil” dedi. Almanya ve Fransa örnekleri Almanya ve Fransa gibi ülkelerdeki modellerde engellemenin bir kısmının sosyal ağ sağlayıcı şirketlere bırakıldığını belirten Bayram, “Almanya’daki yasa çok tartışıldı ona rağmen çıkan yasa kimseyi tatmin etmedi hala pek çok yanı tartışılıyor. Almanya bu yasayı çıkardı, Fransa da yasa çıkardı, AB’de bunlarla uyumlu bir yasa taslağı verdi, ilki 2018’de yayınlandı. Almanya’daki yargı mekanizmasıyla Fransa’daki veya Türkiye’deki yargı mekanizmasını karşılaştırmak çok mümkün değil. En azından Almanya ve Fransa’daki yargı mekanizmasından Türkiye’ye kıyasla daha tarafsız bir sonuç alınabileceğini bekleyebiliriz. Buna rağmen bu yasalar çok tartışmalı bulunuluyor. Fransa’daki yasanın iptal sebebi sanırım orantısız bulunmasıydı. Türkiye ve Almanya’daki yasa benzer, tek fark oradaki bağımız yargının bizdekine kıyasla daha fazla olması” sözlerine yer verdi. Subaşı, “Temsilcilik açma noktasındaki talepleri vergi alabilmek” TBİD Yönetim Kurulu üyesi Ramazan Subaşı, İfade Özgürlüğü Derneği’nin Mayıs 2020’de açıkladığı verilere göre; 415 bin alan adının yasaklı olduğunu, 140 bin farklı link, 42 bin tweet, 12,5 YouTube sayfası, 7.200 Twitter hesabı ve 650 Facebook hesabının engellenmiş durumda olduğunu vurguladı. Subaşı yeni düzenlemedeki iki unsur üzerine dikkati çekerek, “Burada iki kilit amaç var; yeni neslin geleneksel medya kanalları yerine sadece sosyal medya üzerinden içerik üretmesi veya tüketmesi ile sosyal medya platformlarının Türkiye’de temsilcilik açması, sunucularını Türkiye’de barındırması gibi talepleri ile hükümetin burayı bir gelir kapısı olarak görmesi. Temsilcilik açma noktasındaki talepleri vergi alabilmek, diğer yandan da Türkiye’de halihazırda yapımı tamamlanmış ve devam eden veri merkezleri var. Bu veri merkezlerine müşteriler lazım. Bu veri merkezlerinin bu kurumlara satışının yapılması gerekiyor. Bu perspektifte Türkiye ekonomisindeki bir açığı bu tarz şeyler üzerinden firmaların kaynakları üzerinden birazcık da olsa kapatmaya yönelik bazı adımların olduğunu da görmezden gelmemek gerekiyor” dedi. Unutulma, haber alma ve haber verme hakkı Dünyada olumlu örnekleriyle karşılaşılan unutulma hakkının söz konusu yasa ile haber alma ve haber verme hakkını sekteye uğratabileceğini belirten Subaşı, “Yasadan bağımsız ama kişisel verilerle alakalı kişisel haklar diye şu anda internette unutulma hakkı adıyla geçen dünyada çok da aslında güzel örneğini bildiğimiz uygulama Türkiye’de şu anda karamsal bir tabloyla karşımıza çıkıyor. Aklınıza gelemeyecek pek çok konuda suçlu bir kişi, önceden işlediği suçlar konusunda hakkında yapılan haberler gibi tüm internet geçmişinin kişisel haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle bir kuruma başvuru yapıp, tüm internet sitelerinden bilgileri kaldırtılabiliyor. İnternette yer alan bu tarz haberlerin kaldırıldığı Türkiye tablosuyla karşı karşıyayız. Burada haber alma ve verme hakkının korunması gerekiyor. O haberleri sildirip kendi güdümlerinde bir medyayla kendi istekleri doğrultusunda haber içerikleri girebilseler romanın eksik kalan kısmı tamamlanmış olurlar gibi geliyor bana” diye konuştu. Nasıl mücadele edilir? Mastodon Nedir? Sosyal medyaya ilişkin söz konusu düzenlemeler kapsamında olası yasaklamalar karşısında alternatif çözümler konusunda da bilgi veren Subaşı, herkesin kendi sunucusunu kurabildiği “Mastodon”un, verilerin korunması konusunda bir platform olanağı sunduğunu söyledi. Subaşı, bu tarz özgür alternatif araçların internetin yasaklanması veya sosyal medyanın engellenmesi konusundaki çalışmaları çok ciddi anlamda imkânsız hale getirecek olanaklar sağladığını belirterek, “Mastodon ile bir sosyal medya platformu kurup, üyelerinizi alıp, diğer sunucularla konuşabiliyorsunuz. Tek tek domeinlerin engellenmesi fiziki olarak mümkün olsa da zor bir iş. Bu sayede dünyanın diğer ülkelerinde bu platformu kullananlarla etkileşiminiz devam edebiliyor. Teknoloji bize bu imkânı sunuyor. Sosyal medyanın engellenmesi konusunda uzun yıllardır üzerine konuştuğumuz dağıtık sosyal medya platformu dediğimiz Mastodon, herkesin kendi sunucusunu kendi verisini kendisinde barındırdığı, koruduğu bir platform olanağı sunuyor. Bu dijital göçe geçilebilir, belki bazı kırılmalarla bu dijital göçe daha erken bir zamanda geçilebilir. Örneğin, Twitter’ın yasaklanması durumunda buraya doğru bir göçün olabileceğini düşünüyoruz” ifadesini kullandı.