İddia edildi ki; “maaş alınamayan yıllar da oldu.” Nerede olmuş, bilmiyorum. Şahsen, bendeniz önce özel bir haber ajansında, daha sonra 1977-2000 yılları arasında bürokraside çalıştım. Ne özel ajanstan, ne devletten maaş almadığım zamanlar oldu. Emeğimizin hakkı tıkır tıkır ödendi. Devletimize iftira edemeyiz. Daha önce görmediklerimize gelince; Evlerimizde buzdolabı da vardı, çamaşır makinası da. Hastanelerin önünde sıra sıra ambulanslar da vardı. Peki, o halde neyin yokluğu? Bürokrasiye ilk adımım Kültür Bakanlığı Danışmanlığı ile oldu. Dönemin bakanı Rıfkı Danışman, beni o göreve atadığında 30’lu yaşlarda bir gençtim. Aday memurluğum da olmadı. Direkt 1. Derece maaştan atandım. Maaşımız hep dolgundu. Allah’a şükür, hiç sıkıntıya düşmedik. Maaşı az olanlar da düşmediler. Etrafımızdaki insanlardan biliyoruz. Kültür Bakanlığını Adalet Partili Bakan yürütüyordu. Aşağı yukarı bütün genel müdürler CHP’li idi. Müsteşar yardımcıları da öyle. Ancak, hepsi işinin ehliydi. Sayın Danışman hiçbir kişiye dokunmadı, kimsenin ekmeği ile oynamadı. Sonrasında gelen rahmetli Avni Akyol da aynı kadrolarla çalıştı. Emanetin ehline verildiği dönemlerdi. Kimse halinden şikâyetçi değildi. Karşılıklı saygı vardı, kabullenmeler vardı. Aşağı kademelerdeki memurlar, başarılı olurlarsa bir gün yukarılara tırmanacaklarından emindiler. Bürokraside yıllarımız böyle geçti. Maaşsız hiçbir ayımız olmadı. Allah, devletimize zeval vermesin.