Mehmet Necati GÜNGÖR “Siyasette meçhul, daima malûmun önündedir.” Bu sözün patenti  eski bir milletvekilimize ait. ANAP döneminin Erzurum Milletvekillerinden Mehmet Kahraman. Kendisi mülkiye kökenlidir. Milletvekilliğine kaymakamlıktan geldi. Türkiye’nin çeşitli ilçelerinde kaymakamlık yaptı. Görev yerlerinden birisinde terörist saldırısına uğrayıp yaralandığı oldu. Çok şükür, sağlığı yerinde. Güzel bir insandır. Doğrudur, dürüsttür, yalanı yoktur, halk tabiriyle eli ve sözü yamuk değildir. Hatıralarını dinlemekten zevk alırım. Siyasete ilişkin çok güzel anekdotları var. Anlatırken hem düşündürür hem güldürür. İkimiz de Erzurumlu olunca, erken seçimin Erzurum bahsini konuştuk. Partiler ve adaylarını. AKP, listenin başına halkın “buzdolabı” diye nitelendirdiği bir kibir anıtını koydu yeniden. İkide halen milletvekili olan bir hanımefendi var. Erzurum’a ve halka ne tür hizmetlerde bulunduğu sorgulanıyor. Üçe Narmanlı Selami Altınok’u koymuşlar.  İl Genel Sekreteri iken hızlı bir yükselişle nerelere çıkmadı ki. Son görevi Emniyet Genel Müdürlüğü. Fetö’ye yakın olduğu iddia ediliyor. Oğlunun, Fetullah’ın okulunda ücretsiz okuduğu söyleniyor. Bununla suçlanıyor. Dördüncü sırada, aslında hepsinden iyi olan, ancak bir Türk düşmanı ve PKK sevicisi olan düşük milletvekiline Erzurum’da konferans verdirdiği için sevenlerinin gözünden düşen bir aday. Beşinci sırada, yine Fetö’ye yakın olduğu iddia edilen genç bir isim. Altıncı sıra, eski  milletvekili Fazilet Çığlık’a ait. Seçilme şansı yok. İyi Parti ne yapar? Diye sordum, cevabı netti: “Bir milletvekili çıkarır, ikiyi de zorlayabilir.” Şöyle itirazlar var bu listeye: “Listenin birine getirilen zat, İstanbul’da doğup büyümüş. Soyadından başka hiç bir tanınmışlığı yok. Eski Milletvekillerinden Rasim Cinisli beyefendinin yeğeni.  Tanınmamış bir kişiye millet neden oy versin?” Kahraman’ın buna itirazı var. Diyor ki, “şimdi patenti tamamen bana ait olan bir söz söyleyeceğim siyasete dair.” “Nedir?” “Siyasette meçhul daima malûmun önündedir.  Burası Erzurum ise daha da önündedir. Zira, Erzurumlular yabancı bildiklerini kendi evlatlarına tercih ederler. Yani, liste birdeki zat İyi Parti için bir avantaj olarak kabul edilebilir.” Netice-i kelam: “Erzurum’da AKP üçü çıkarır, dörtte zorlanır." “Bir milletvekilliğini de HADEP alır.” “MHP’nin şansı ne olur, pek tahmin yapılamıyor. Biri İyi Partiye kaptırabilir.” “CHP, sevilen bir adayla yola çıktı. Bu defa şeytanın bacağını kırabilir.” Kahraman’ın bir de seçim hatırası var. “Narman’dan çıktım, tenha bir çeşmede abdest alıp yola öyle devam etmek istedim. Baktım, elinde iki kova ile bir genç geldi. Kovalarını doldururken hangi partiye oy vereceğini sordum. Benim hangi partiden aday olduğumu öğrenince sustu. Kovalarını doldurup giderken durdu, geriye dönüp ANAP’a oy vermeyeceğini söyledi. Sonra da şu soruyu sordu: ‘Üçüncü orduyu neden Erzincan’a götürdünüz?” “Ben o tarihlerde lise öğrencisiydim. Nereden bilebilirim?” demişse de, gencin inadını kıramamış. Siyaset, böyle bir şey. Yaptıklarından da, yapmadıklarından da sorumlu tutar insanı.