Mehmet Necati GÜNGÖR  Rahmetli Özal, yenilikçi bir liderdi. 1983 seçimlerde Partisi Anavatan’ı iktidara taşıdıktan sonra bir dizi yenilikçi hamleyi peşpeşe sıraladı. İcraatı ve söylemleriyle halkı sürekli şaşırtıyordu. Özal’ın bu yeni  fikirleri nereden aldığını merak ediyorduk doğrusu. O dönem, hükümetin etkili bakanlarından biriyle çalışıyordum. Diğer bakanlar ve dönemin bürokratları tarafından “ağabey” olarak bilinen, saygı duyulan bir bakan. O bakan, sayın Kâzım Oksay’dı. Örtülü ödenek bile onun yönetimindeydi. Üzerinde 23 kalem devlet işi vardı, hepsinin üstesinden başarıyla çıktı. Kendisini saygı ile anıyorum. Sordum, sayın Özal bu yenilikçi fikirleri nereden alıyor? Megatrend 2000 isimli bir kitap okuyormuş, İngilizce Futurist diye ifade edilen, geleceği okuyan bu fikirler de o kitaptaki bilgilerden çıkıyormuş. Bu çağdaş kâhinin adı John Naisbitt idi. Yazdığı kitap milyonlarca satarak dünyanın görmediği satış rekorlarına ulaştı. Çeşitli dillerde yayımlandığı gibi, bizim dilimize de çevrilmişti. Bir tane edindik ve satır satır okuduk. Gördük ki, insanlığın birçok alanda ulaştığı icat ve yenilikler, o kitabın öngördüğü şekilde tek tek hayata geçiyor. Meselâ gen şifrelerinden söz ediliyordu, o şifreler ortaya çıkarıldı. Sağlıkta yeni atılımlardan söz ediliyordu, mikro cerrahiyi gördük. Devamında, milimetrenin bilmem kaç milyar küçüklüğünde, toz zerresi gibi bilgisayarların vücuda zerk edileceğini, o toz zerresi büyüklüğündeki bilgisayarların vücuttaki hastalıklı organları tespit edip, dışarıya bilgi aktaracağını, hastalıklı organların bir kısmını tedavi ettikten sonra dışkı yoluyla dışarı çıkacağını okuduk o kitapta. Endüstri 4.0 çağına giriyoruz. Birbiriyle konuşan akıllı robotlar, ta Naisbitt’in kitabında öngörülmüştü. Gen teknolojisiyle bitkisel üretimde elde edilen verimliliklerden de söz ediliyordu. İnsanlığı açlıktan kurtaracak çözümlerdi bunlar. Bir bir tahakkuk ediyor ama, biz halâ birçoğunu ithal ediyoruz nedense. Geleceği okuyan yönelmeler bütün toplumlarda ilgi görüyor. Bizde de bu yönelimler yıllar sonra bir siyasetçi tarafından dillendirildi. CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce tarafından. Söylemleri toplumda, özellikle de genç ve kadınlar arasında heyecan yarattı. O’nu kısa zamanda topluma sevdiren söylemlerinden biri de bu tür yönelimlerden söz etmesi oldu. Artık, kıraathane kültürüyle, hamaset  şarkılarıyla, din istismarlarıyla gidilecek yollar birer birer kapanıyor. Toplumlar, yeni yollar, yeni yönelimler arıyor. Kavgaları bırakıp, siyaseti biraz da su yönelimler üzerine dizayn edebilsek. Ne iyi olur!