HABER VE FOTOĞRAFLAR / SULTAN YAVUZ (ANKARA) - Alaçam Sokak’ın yeşiller içindeki bahçeli evlerini gezerken, dışarıya taşan hafif melodinin ve güzel düzenlenmiş bir bahçenin içine dalıyor gözlerim. Küçük kedilerin yaramaz yaramaz cirit attığı, yeşil bir bankın davetkar duruşu ve dışarıya taşan kitap kokusu, insanın içine huzur katıyor. Mevcut kent kültürü içinde, merkezde toplanan kültürel mekanlara alternatif oluşturan sokak aralarındaki bu kurtarılmış bölgeler, “kentler böyle de planlanabilir ya da sokak sadece yürüdüğümüz yol olmamalı” düşüncelerini akla getiriyor. Uzun yıllar kitapçılık yapan Melankoli Sahaf’ın sahibi Öner Şahin, dört yıldır bu şirin mekânı okuyucuyla buluşturuyor. Sahafın “kedili kitapçı” olarak da bilindiğini kaydeden Şahin, özellikle “Dolma” isimli MS hastası kedinin, sahaftan daha meşhur olduğunu belirtiyor. Hasta, zor durumda olan ya da yavru kedileri dükkânına kalarak, zaman zaman geceleri de konaklamalarına izi veren Şahin, dört yıl önce üç kediyle mekânı açtığını, zaman içinde ikisinin öldüğünü üzülerek anlatıyor. Çevredeki kedilere de ebeveynlik yapan Şahin, sadece sahafların değil, esnafın da kedilere bakabileceğini vurguluyor. Şahin şunları söylüyor, “Bence kedi ve sahaf ilişkisine romantizmden kaynaklı bir anlam yükleniyor. İlk zamanlar, kütüphanelerin zaten mecburen kedilerle ilişkisi olmuş çünkü fareler var. Bugün böyle bir sıkıntımız yok elbette ama insanlar genellikle kitap okurlarken rahattırlar. O esnada kediler yanlarına gelir ve uyurlar. Bakkalın önünde okusanız, oraya da gelirler. Sakin, hareket etmeyen insana kedi uyum sağlar. Yani kedi kitap sevdiği için değil, huzur için gelir okuyanın yanına ama romantizm kedi ve kitap birlikteliği düşüncesini beraberinde getiriyor. Taksim’deki Simurg Kitabevi’nin kedilerle ilişkisi çok iyiydi ve bu algıyı bence biraz da onlar yerleştirdi.” Mahalle aralarında bu tür mekânların olması gerektiğini kaydeden Şahin, özellikle çocukların böyle mekanlara ihtiyaç duyduklarını belirterek, seçimini mahalle arasından yana yaptığını ifade ediyor. Sahaflar, biraz da nostalji duygusu olanların yeridir Sahaflığın bir kültür olduğunun altını çizen Şahin, sahaflığa ilişkin şunları söylüyor, “İnsanların boş zamanlarında geldiği, rafları karıştırdığı, belki ilginç bir şeyler bulabildiği ve o süreyi keyifli bir şekilde geçirdikleri sosyal bir alandır sahaf. Mesleğin nerede başlayıp nerede bittiği de belirgin değil aslına bakarsanız. Zaman içinde kendi kendine oluşmuş kültürel bir durum. Kurumsal kitapçılara giden pek çok insanın market gezer gibi gezdiklerini görürsünüz, sahaflık biraz daha farklı. O bölgenin aynı zamanda sosyal ve kültürel bir mekanı... İnsanların birbirleriyle iletişime geçebileceği, tiyatro ve sinema gibi sosyal bir alan. Günümüzde kitabevlerinin sosyal yönünü kaybedip, daha çok ticarethane haline geldiğini kabul edersek, sahaf buna bir alternatiftir diyebiliriz.” İkinci el bir kitabın, ilk okuyusuyla, daha sonra onu elde eden okuyucu arasında bir köprü kurduğunu söyleyen Şahin, nostalji duygusunun onu yeni baskı kitaptan ayırdığını dile getiriyor. Sahafın bir arka plana ve belli bir zamana ihtiyaç duyduğunu belirten Şahin, sahaflara giden insanların, popüler kültürün dışında beğenilere sahip olabildiklerine dikkat çekiyor. Şahin bu durumu da şöyle ifade ediyor, “Yakın zamanda üretilenleri tüketenler ve belli bir zenginliğe ulaştıktan sonra, lüks yerine entelektüel yönelimler içine giren genç bir burjuva kesimi var. Popüler kültürden çok, farklı şeyler hakkında bilgi edinmek iseteyen bu kitle, sahafta çok belirgin. Bilgiyi alıp satabilecekleri bir araç değil de, kendilerini geliştirici bir araç olarak görüyorlar. İnsanlar sahaflara gittiklerinde sahaf onları mutlaka konuşturur. Mesela birisi gelir, Cumhuriyet tarihini çok iyi bilir, birisi aşçılığa merak duyar. Bu dışarıdan bakıldığında sohbet gibi görülür ama sıradan bir sohbet değildir, sahaf da onların birikiminden yararlanmak ister. Dışarıdan bu durum, sahafların bir konuşma mekanı olduğunu gösteriyor olabilir ama tam tersine, sahafta vakit geçirmek bir konsantrasyon gerektirir. Hem bir kitap arayıp hem de konuşmak aynı anda yapılması zor olan eylemlerdir.” Sahafı açtıktan sonra kitap okumam zorlaştı Öner Şahin, Melankoli’yi ilk açtığında, burada keyifle kitabını okuyacağı bir yer hayal etmiş ama açtıktan sonra durum böyle olmamış. Şahin, “Okumak tabii ki bir konsantrasyın ister ve insanların gelip gittiği, sorular sorduğu bir mekanda, etrafınızda binlerce kitapolsa da bu çok zor. Fakat bunu bir nebze de olsa gelen insanların bilgi aktarımnlarıyla tolere edebiliyorsunuz. İnsanlardan farklı bilgiler ve fikirler edinme şansınız var. Çok para kazandığımı söylenemez ama bu paylaşımlar benim için tatmin edici. Öte yandan şunun da altını çizmek isterim, her hangi bir esnafın yaşadığı tüm sorunları sahaf da yaşar, netice de ticari bir yanı da var. Ama mahalle arasında bir mekan seçtiğim için pişman değilim, keşke sayımız artsa...” diyor. Sahafları, kedileri ve sokağı sevenler için Melankoli Sahaf biçilmiş kaftan. Sizi her an cezbedebilecek bir kitap, her an ayağınıza dolaşabilecek bir kedi yavrusu ve meraklı gözlerle soru sorabilecek bir kitap dostu olan Öner Şahin, o bahçeden girdiğiniz an sizi sarıp sarmalıyor... 
Editör: TE Bilisim