ANKARA - CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, "Geçen her gün Türkiye’nin hem kendi içinde, hem uluslararası alanda ciddi bir zafiyet yaşadığı gerçektir. Türkiye’nin buradan çıkması lazım. Buradan kurtulması lazım. Türkiye’nin demokratikleşmesi lazım. Türkiye’de hukukun ve adaletin olması lazım. Hukukun üstünlüğü kavramının artık dokularımıza işlemesi lazım, bunun yolu da bellidir zaten. Diyecekler ki Türkiye'yi yönetemiyoruz. Türkiye’yi yönetmek için kimi halk seçmek istiyorsa halkın hakemliğine başvurmaktır, demokrasilerde kural budur. Halktan korkmamak lazım, ürkmemek lazım " dedi. Meral Akşener de, "Biz seçim istiyoruz. Türkiye bu halde götüremez ki, muhalefet olarak biz seçim istiyoruz" dedi. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i ziyaretinin ardından gazetecilerin seçimle ilgili sorularını yanıtladı. Akşener, "Biz seçim istiyoruz. Türkiye bu halde götüremez ki muhalefet olarak biz seçim istiyoruz” dedi. CHP Lideri Kılıçdaroğlu "Geçen her gün Türkiye’nin hem kendi içinde hem uluslararası alanda ciddi bir zafiyet yaşadığı gerçektir. Türkiye’nin buradan çıkması lazım. Buradan kurtulması lazım. Diyecekler ki Türkiye'yi yönetemiyoruz. Türkiye’yi yönetmek için kimi halk seçmek istiyorsa halkın hakemliğine başvurmaktır, demokrasilerde kural budur. Halktan korkmamak lazım, ürkmemek lazım" görüşünü dile getirdi. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i parti genel merkezinde ziyaret etti. Heyetler halinde yapılan görüşmede dış politika, iç politika ve ekonomi gündeminin değerlendirilirken, Millet İttifakı ile ilgili karşılıklı fikir alışverişinde de bulunuldu. Görüşmenin ardından Akşener ve Kılıçdaroğlu basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Bir gazetecinin seçim sorusu üzerine Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi: "Geçen her gün toplumun üzerindeki maliyet artıyor. Fakirin fukaranın üzerindeki maliyeti artıyor. Geçen her gün Türkiye’nin hem kendi içinde hem uluslararası alanda ciddi bir zafiyet yaşadığı gerçektir. Türkiye’nin buradan çıkması lazım. Buradan kurtulması lazım. Türkiye’nin demokratikleşmesi lazım. Türkiye’de hukukun ve adaletin olması lazım. Hukukun üstünlüğü kavramının artık dokularımıza işlemesi lazım, bunun yolu da bellidir zaten. Diyecekler ki Türkiye'yi yönetemiyoruz. Türkiye’yi yönetmek için kimi halk seçmek istiyorsa halkın hakemliğine başvurmaktır. Demokrasilerde kural budur, halktan korkmamak lazım, ürkmemek lazım halktan. Halkın hakemliğine başvurmak kadar değerli bir şey yoktur. Eğer memnunsa zaten tekrar sizi iktidara getirir. Öyle bakmak lazım. Halk bütün sorunların çözümünde temel adrestir. Demokrasilerde kural budur. " Akşener de seçimlerle ilgili olarak şu yanıtı verdi: "Biz seçim istiyoruz. Türkiye bu halde götüremez ki, muhalefet olarak biz seçim istiyoruz. Liyakat yok, şeffaflık yok. Adalet yok hukukun üstünlüğü yok. Demokrasi yok. Ekonomiye güven yok. Bizim konumuzdaki ülkelerin 1000’de 0,75 ile faiz borçlandığı bir dünyada biz yüzde 6 ile para bulamayıp, 7,5 ile para bulma peşine düşen bir Türkiye’den bahsediyoruz. Tüm bunlar bir araya geldiğinde elbette biz seçim istiyoruz. Vatandaşın rahat etmesi için, bu iktidar sistematiğinin değişmesi için seçim istiyoruz. Bizim meclisteki sayımız bunu getirmeye yetmiyor. O nedenle de Sayın Bahçeli seçim isterse yandı gülüm keten helva arkadaşlar açısından diye bir durum var." Kılıçdaroğlu ve Akşener, Bülent Arınç’ın Yüksek İstişare Kurulu’ndan istifasıyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptılar: KILIÇDAROĞLU: Uzun süredir Türkiye yönetilmiyor zaten, Türkiye savruluyor. Yönetim olabilmesi için devleti liyakat olması lazım. Yönetim olabilmesi için sorunların sağlıkla tespit edilmesi lazım. Bana söyler misiniz? Rejim değiştikten sonra Türkiye’nin sorunları sağlıklı saptanabiliyor mu? Saptanmıyor. Sorunlar çözülüyor mu? Çözülmüyor. Sorunlar büyüyor ve derinleşiyor mu? Büyüyor ve derinleşiyor. Evet büyüyor ve derinleşiyor. Peki buna karşın bir çözüm üretiliyor mu? Çözüm üretilmiyor. İktidar kanadında çözüm üretmek isteyenler var mı? Çözüm üretmek isteyenler var. Yine de bir şeyler söylemek isteyenler var. Ama küçük ortak, büyük ortağı esir almış durumda. Ne Bülent Arınç ne de bir başkası düşüncelerini özgürce ifade edemiyor. Çünkü ifade ettiği zaman küçük ortağı tarafından tehdit ediliyor. AK Parti gibi bir partinin, Türkiye'yi tek başına 18 yıldır yöneten bir partinin küçük bir partinin tutsğı haline gelmesi Türkiye'nin yönetilmediğini gösteriyor, yönetilemediğini gösteriyor. İçeride, dışarıda her alanda Türkiye yönetilmiyor. Türkiye tam anlamıyla savruluyor. Hepimiz zaten bunu tanığıyız. AKŞENER: Cumhur İttifakının bileşenlerinin birbirlerine dolaylı yönden laf çarptırmasına dikkat çekmiştim. Şimdi esas konu şuydu, Sayın Adalet Bakanı Abdülhamit Gül beyefendi adalet reformundan bahsetti. Sayın Erdoğan bir konuşmasında bu reform talebine, reform yapılma isteğine ekonomiyi de işin içine katarak destek verdi. Akabinde Sayın Kılıçdaroğlu tehdit edildi. O zaman da söyledim bu tehdit milli iradeye yapılmış bir tehditti. Hepimiz sırayla kınadık ama ilginç olanı, ekonomi de adalet sisteminde reform sisteminde yapılacağı iddia edildi. Hemen Sayın Kılıçdaroğlu hapisten şartlı tahliye olmuş bir kişi tarafından tehdit edildi ve Cumhur İttifakının küçük ortağının Genel Başkanı tarafından da bu tehdit sahibi sahiplenildi. Bu Türk siyasi tarihinde, siyasi partiler dönemi de ilk defa olan bir şey. Biz hepimiz bütün siyasetçiler tehdit edildik, dün de edildik. Bu ilk defa olan bir iş olduğu için oradan yola çıkarak dedim ki Milli İradeye yapılmış tavır, saldırı, davranış. Ama buna yönelik Ak Parti Genel Başkanı ve yöneticileri ne yapacaklar. Çünkü aynı zamanda reformu dile getiren, Sayın Erdoğan’a da yapamazsın bunu diyen bir tavır dedim. Sonra Sayın Arınç bir konuşma yaptı. Üzerine Sayın Cemil Çiçek telefonla katıldı. Ve o zaman da sordunuz, yani bir makas değişikliğine gidiliyorsa o adımı görüyorum ben bu iki konuşmacıdan. Ama Sayın Bahçeli ile Sayın Perinçek ne diyecekler. Çünkü onlar iktidar ortağı paydaş. Sonra bu kişiler konuştu. Sayın Arınç YİK'ten istifa etmek zorunda kaldı."