Naz AKMAN / 1977 yılında Ankara’da dünyaya gelen Alev Uyar, sınıf öğretmenliği yapan annesi İkbal Hanım ile makine mühendisi olan babası Yusuf Bey’in görevlerinden dolayı çocukluğunu Anadolu’nun farklı illerinde yaşar. Öğrenimine Ankara Tınaz İlköğretim Okulu’nda başlayan Alev Uyar, Kırıkkale Atatürk Lisesi’nde devam eder. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi Mimarlık Bölümü’nü birincilikle kazanan Alev Uyar, okulunu bitirdikten sonra kendi köyüne yerleşerek, mimarlık projelerinde görev yapar. Kullanılamaz haldeki yapıların projelerini yaparak yeniden hayata kazandırılmasını sağlayan mimar Alev Uyar bu haftaki konuğumuz… Alev Uyar, mesleğine başladığı dönemleri de şu sözlerle anlatıyor: “Lise sıralarında mimarlık mesleğini düşünürken, resim çizmek gibi bir yeteneğim bile yoktu. Bu mesleği inşaat olarak değil de daha çok tasarım odaklı düşündüm. Fakat bölümü okurken mesleğe pek hevesli değildim. Bir hocamın ileride başarılı bir mimar olacağımı söylemesi üzerine daha istekli ve hırslı yaklaşmaya başladım. Daha sonra, Hacettepe Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nde master yaptım. alev1 KÖYÜNDE MİMARLIK YAPIYOR Derslerde yabancı mimari yapılar örnek gösterilirken, Türkiye’den sadece Mimar Sinan eserleri anlatılırdı. Mimarlığın Türkiye’de neden gelişemediğini düşünürdüm ve bu konuda araştırmalar yapardım. Köylerin mimari anlamda araştırılmadığını fark ettim ve mezun olduktan sonra, kendi köyüme giderek orada çalışmaya karar verdim. Kırıkkale’nin Bahşili köyüne yerleştim. Burada bir köy modeli oluşturmaktan ziyade, ulaşım, köprü, mezbaha, okul, pazaryeri, mezarlık gibi projeler çizerek, köyün bu alanlardaki ihtiyaçlarını gidermeye çalıştım. Köydeki amaçlarımın başında, bu yerin bulunduğu mevcut alanını korumak, ulaşım ağını çözmek ve eğitim alanlarında gelişimini sağlamak geliyordu. Mimarlık dediğimiz şey de esasında budur. Köyde imar müdürü ve belediye başkan yardımcılığı görevlerinde bulundum. Benim gibi mimarlıktan mezun olan başka kimse bir köye yerleşerek böyle bir çalışmada bulunmamıştı. Ben buradaki çalışmalarımı tamamladıktan sonra Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü’nde müdür yardımcısı olarak çalışmaya devam ettim. Çizdiğim projeler başarılı olunca, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nde yeni görevimde çalışmaya başladım. Bir süre sonra Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nde Japon mimarlarla beraber, Mimar Sinan eserlerinin depreme dayanıklılığı üzerine projeler yürüttük. Genel olarak bu meslekte projeler yapmakla meşgul oluyordum. Çalıştığım yerler değişse de yaptığım iş, bir mimar olarak proje üretmekti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda iç düzenlemeler bölümü ve TÜBİTAK projelerinde çalıştıktan sonra, halen ‘Şehir 2023 Vizyon Projesi’ üzerine çalışmalarda bulunuyorum.” alev5 BAŞARILI MİMAR DOKUYA ÖNEM VERİR Alev Uyar, mimarlık mesleğinden de şöyle bahsediyor: “Mimarlıkta başka alanlarda olduğu gibi kadın erkek ayrımı yoktur. Tek ayrım vardır, başarılı mimar yaptığı tasarımla değil, dokuyu kaybetmeden ürettiği çalışmalarla farkını ortaya koyar. Şöyle bir şeyden söz edebilirim: Bir erkek mimar, kendi köyüne giderek benim yaptığım gibi çalışmalar yürütseydi hakikaten Türkiye gündeminde günlerce konuşulurdu. Ancak ben köyümde mimarlık ve imar çalışmalarını yürütürken, bunun kimse için bir önem arz etmediğini de biliyordum. Amacım, bu işin temelden daha sağlam zeminlere oturtularak gelişimini sağlamaktı. Bu nedenle mesleğe köyümden başlayarak, daha önemli projelere imza atmayı başarabildim. Mimarlık düşünüldüğü gibi bir lüks değildir. Mimarlık, sanat ve matematiği buluşturan bir alandır. Pahalı malzemelerle bir yapı oluşturmak, sanat ya da mimarlık olarak düşünülmemelidir. Mimarlık, belirli matematiksel hesaplamalarla yapılan saptamalar sonucu dayanıklı, kullanılabilir gereçlerle yaşanabilir ortamlar oluşturmaktır. Yani mimarlık bir sanattır… Evlerinin ya da işyerlerinin projelerini mimarlara yaptıran insanlar, genel olarak yüksek rakamlarla karşılaşacağını düşündüğü için bu işi daha uygun fiyata yaptırmayı tercih ediyor. Ancak şu konuda bir yanılgıya kapılıyoruz: Bu yaklaşım hem yapıların kısa vadeli olmasını hem de olası riskleri barındırıyor. Bir mimar olarak, altyapıların sağlamlığının ve yaşanılabilir alanların daha önemli olduğunu düşünüyorum.” alev4 DEĞERLERİMİZİ DEĞERSİZLEŞTİRİYORUZ! Alev Uyar, Türkiye’de mimarlık alanında yapılan çalışmalara değinirken de şunları söylüyor: “Mimarlık mesleğimdeki bakış açım, kullanılmayan, metruk alanları yeniden hayata geçirmek oldu. Şehirlerde her geçen gün bina sayılarını artırmak değil de var olan, ancak değerlendirilemeyen alanlar üzerinde projeler yaparak bunların geri dönüştürülmesi gerektiği kanısındayım. Bugün yurtdışındaki yapılaşmaya baktığımızda, birçok evin, bizim köy evlerinin ana maddesini oluşturan kerpiç ve kiremitlerden oluştuğunu görüyoruz. Yani bizim köylerimizdeki bu doku, yabancılarda mimari yapının zarafetini oluşturuyor. Sadece buradan yola çıkarak, Türkiye’de başka ülkelerden uyarlama mimari eserler yapmaktan sıyrılarak, kendi vatanımızdaki ana malzemelerimizle tek tipleşmiş yapı sarmalından kurtulabiliriz. Yani ülkemizde bulunan değerleri değersizleştiriyor, yurtdışından getirdiğimiz tasarımlara değer katıyoruz. Bu çok yanlış bir yaklaşımdır. Bizim birbirimizi bağrımıza basmamız gerekiyor. Bu anlamda mimarların oturup yeniden düşünmesi gerekiyor.” ÇÖPLÜKTEN REZİDANS YAPTI Alev Uyar, içini lağım sularının bastığı ve çöplük olarak kullanılan bir daireyi rezidansa dönüştürmesini de şöyle anlatıyor: “Ankara’da dört ev değiştirdikten sonra uygun fiyata bir ev almayı düşünüyordum. Eğitimim gereği, konut sektöründe evlerin maliyetinin daha az olmasına rağmen, aksesuar ve dekorlarla fiyatının şişirildiğini de biliyorum. Üstelik izolasyon, depreme dayanıklılık gibi önemli özellikleri olmamasına rağmen, bankalara borçlanarak ev sahibi olmak istemiyordum. Az gelişmiş ülkelerde arsa alınarak belirli bir kârla satıldıktan sonra ev alınıyor. Ben de bu mantıkla hareket ederek bir arsa aldım ve onu satarak, kârıyla Tunalı’da kotta bulunan bir daireyi satın aldım. Özellikle evin atık kullanılmaya elverişli olmamasını istedim. Satın aldığım ev tam da istediğim gibiydi. Bahçesi çöplük olarak kullanılmış ve evin kenarlarından hatta içinden lağım suları geçiyordu. Ailem yaşamak istediğim bu evi görmeye geldiğinde çok ağlamıştı… Evin tadilat işleri için kolları sıvadım. Öncelikle altyapı sorunlarını tespit ettim, lağım sularının geldiği yerleri belirledikten sonra rögara bağlattım. Çok zorlanmama rağmen, evin tüm işlerini kısa bir süre içinde tamamlayabildim. Evde kullanacağım eşyaları organik gerçek malzemelerden seçerek, depreme karşı dayanıklı biçimde dizayn ettim. Bahçeyi temizledikten sonra, verimli toprak getirterek sebze ve meyve tohumları ektim. Yani Tunalı da çok uygun bir fiyata ev alarak burayı rezidansa çevirdim. İnanın, bu çalışmayla beraber hem evin değeri katlanmış oldu, hem de apartman sakinlerinin kokudan dolayı yaşadığı şikayetleri gidermiş oldum. Çevremdeki insanlar evimin son halini görünce bayağı bir şaşırdı… Mimarlıkta amacım zaten geri dönüşümü sağlayabilmekti, bunu kendi yaşadığım evden başlayarak yaptım. Bunun gibi, kullanılamaz haldeki birçok konut ve işyerinin projelerini yaparak hayata geçirdim.” KADININ BAŞARISI ÖZEL HAYATINA BEDEL Mimar Alev Uyar, kadın olarak mesleğinde yaşadığı sıkıntıları da şöyle dile getiriyor: “Erkek egemen toplumumuzda kadının yönetimine henüz alışılmadı. Kadın bilgisi, kadın mimar ya da kadın amirliği rollerinde her zaman sıkıntılar yaşadım. Benim köydeki akrabalarım bile, kadın amir olduğum için isteklerimi karşılamıyordu. Bir çaycıdan çay isterken bile, ‘Bir kadına çay getirmeyiz’ şeklinde tepkilerle karşılaşıyordum ve gerçekten de çayı getirmiyordu. Bu köyün ilk kadın amirlerindendim. Dolayısıyla köy halkı böyle bir duruma alışık olmadığından tuhaf karşılayabiliyordu. Sadece köy değil, metropollerde de aynı sorunları yaşadım. İnanın, kadın olarak başarılarım çoğu kez özel hayatıma bedel oldu. Biliyorum, birçok kadın benimle aynı durumda ve bir şekilde bastırılıyor. Bir birey olarak, her zaman amaçlarım doğrultusunda başarıya giden tüm yolları önceliğim olarak seçtim. Başarılı olduğum için bir erkek tarafından terk edilmem ya da karşı cinsteki meslektaşlarım tarafından iftiralara uğramam umurumda bile olmadı. Şu anda köyler üzerine çalıştığım ‘Şehir 2023 Vizyon Projesi’nin hayata geçirilmesi için çaba harcıyorum. İleride mimarlık üzerine bir şirket kurarak, Türkiye’nin bu alanda gelişmesi için gayret göstermek istiyorum.” alev3
Editör: TE Bilisim