Mehmet Necati GÜNGÖR  Elim haberi öğrendiğimde durumu facebook sayfamda şu başlıkla duyurmuştum: “Huma kuşu yetim kaldı. Mükerrem Kemertaş’ı kaybettik.” Sonra kederimi dostlarla paylaştım. Sonra, başka bir Huma Kuşu okuyucusunu haberdar ettim. “Eminim, o da çok üzülecektir, O’na da haber vermem gerek” düşüncesiyle, kendisi de bir türkü dostu olan İstanbul Milletvekilimiz İlhan Kesici’yi haberdar ettim. “Huma Kuşu”nu halktan biri olarak çok iyi icra edenlerden birisidir İlhan Kesici. Bizler gibi O da çok özüldü, sonra ailesinin telefonlarını istedi, ilettim. Mükerrem Kemertaş İzmir’e yerleşmişti. O’na İzmir’de “kardeş”, ya da “oğul” tadında bir yakınlıkla “can” olan bir Erzurumlu da milli boksörümüz Yavuz Yılmaz’dı. Ailesinden önce O’nataziye verdim. Hastalığının seyrini hep Yavuz’dan takip etmiştim. Bu asıl ve vefalı duruşu için Yavuz’u tebrik ediyorum. Sonra, oğlu Tuncay’ı aradım. Artık susmuş olan o yanık sesi, aynı geni taşıyan oğlu Tuncay Kemertaş temsil edecekti. Sonra Tuncay’ı arayıp başsağlığı diledim. Eşi Tülay hanımla hastalık döneminde konuşmuştum. Kemertaş, sanat dünyamızın Erzurumlular olarak bizlerin büyük kaybımızdır. Yeri doldurulamaz bir kayıp. Kemertaş, vedasıyla bizi diğer kayıplarımızın hatıralarına da götürdü. Büyük halk ozanımız Yaşar Reyhani, Türkü Paşamız Raci Alkır, genç yaşta kaybettiğimiz “canısı” İbrahim Erkal ve diğerleri. Onların deyiş ve türküleriyle mest olduk. Onlar bizim varlığımızın, sevdalarımızın nakışları idi. Onlar bizim boy aynalarımızdı. Onların türkülerinde kendimizi görür, kendimizi yaşar, kendimizle dertleşirdik. Türkü deyip geçmeyelim. Türküler, Altaylardan Tuna’ya, oralardan da çağlara uzanan nefesimizdir. Aslımızdır, neslimizdir, uçsuz bucaksız coğrafyalardaki nal izlerimizdir, kahramanlıklarımızdır, yeri geldiğinde neşemiz, yeri geldiğinde ağıtlarımızdır. Türkü adece Türk’e aittir. Asırllara uzanan mülkiyeti de sadece Türk milletine aittir. Türk, sanatın her türlüsünü sever ama, türkülerini başka sever. Yeryüzünde yaşayan 6 bin soy arasında müziğe kendi ismini vermiş tek soy Türk milletidir. Değerli edebiyatçımız Yavuz Bülent Bakiler demişti ki: “Eğer ölürsem bana bir Yasin okuyun, sonra baş ucumda türkü söyleyin. Sevdam türkülere benzer, anama benzer, Anadolu’ma benzer.” Türkü, bizler için bu kadar azizdir. Türkü söyleyen diller de... Türkülerimizin yanık sesleriye giden aziz sanatçılarımızı rahmetle, minnetle anıyoruz. İyi ki bize bu değerlerimizi yaşattılar. Bu arada, değerli sanatçımız Arif Sağ’a da yüce Allah’tan acil şifalar diliyoruz. Onları doğdukları yerlerin meydanlarında, büyük şehrin cadde ve sokaklarında isimleriyle, heykelleriyle yaşatmalıyız. Ya da Erzurum’da yapılacağını işittiğimiz Kültür Merkezi’nde hasretlerimizi tazeleyeceğimiz, balmumu heykellerinden oluşan bir sanat galerisi oluşturulmalıdır. Erzurum’u yönetenlerden bunları bekliyoruz. Erzurum kültürüne, Türk kültürüne, sanatına değer katmış bu insanları isimleriyle eserleriyle yaşatmazsak neye yararız?