Müzisyenler, tepkilerini sosyal medyada kırmızı profille gösterdi

Müzisyenler tarafından sosyal medyada bir hafta sürdürülecek olan profil fotoğraflarını kırmızı yaparak tepki gösterme eylemi, sektör dışındaki insanlar tarafından da sahiplenildi. Mart ayından bu yana gece kulüplerinin kapalı olması nedeniyle, pekçok komi, garson, şef, DJ ve müzisyen çalışamıyor. Bu nedenle sektördeki çoğu kişi tepkilerini profil fotoğraflarını kırmızı yaparak gösteriyor. Ankaralı müzisyen grubu Boyalı Kuş ve DJ Alper Fidaner, söz konusu eylemi ve pandemide müziği 24 Saat gazetesi için değerlendirdi

SULTAN YAVUZ - COVID 19 nedeniyle birçok sektör ve sektör çalışanı ağır ekonomik kayıpla karşı karşıya kaldı. Mart ayında başlayan karantina süreci Haziran ayı ile birlikte normalleşme sürecine girse de, konser ve festival gibi organizasyonlar kapsam dışında bırakılırken, gece kulübü ve barlar da açılmadı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 8 Eylül’de, gece 24.00’den sonra kafe, bar ve restoranlarda her türlü müzik yayınının yasaklandığını açıklamasının ardından #müziksusturulamaz, #saveourstages, #WeMakeEvents etiketleriyle paylaşımlarda bulunan sektör çalışanları, sosyal medyadaki profil fotoğraflarını bir hafta boyunca kırmızı yapacaklarını belirttiler. Daha önce yurt dışında başlatılan bu dijital eylem, sahne emekçilerinin korona dönemi ve sonrasında para kazanamaması ve etkinliklerin iptal edilmesiyle başlayarak, bu sorunlara dikkat çekmeyi hedefleyen bir girişim özelliği taşıyor. Ankaralı müzik grubu Boyalı Kuş ve DJ Alper Fidaner, konuya ilişkin 24 Saat gazetesine değerlendirmede bulundular. [caption id="attachment_192041" align="alignleft" width="700"] Boyalı Kuş[/caption] Boyalı Kuş, “Bizim pandemimiz 2020’den çok önce başlamıştı” Boyalı Kuş adına konuşan Samet Karadeniz, sahne emekçilerinin durumunun pandemiden önce de “iç açıcı olmadığını” vurgulayarak, söz konusu eylemin “Bıçak kemiğe dayandı” mesajını içerdiğini belirtti. “Bizim pandemimiz 2020’den çok önce başlamıştı” diyen Karadeniz, müzisyenlerin zaten birbaşınalığı yaşadığını ve onca zorluğa bir de küresel zorluğun eklendiğini dile getirdi. Karadeniz, pandemi öncesine vurgu yaparak, “Plak ve festival şirketlerinin, mekân sahiplerinin önemli bir kısmının bu konuya bakış açısı, ekonominin her geçen gün kötüleşmesi, müzisyen olarak iş yapmaya çalışan bizleri yıpratır haldeydi zaten” dedi. Ankaralı DJ Alper Fidaner ise sosyal medyada arkadaşlarından görerek katıldığı protesto için, “Amacının, pandemi bahanesi ile eğlence sektörüne vurulan darbeye, sektör çalışanlarının düştüğü duruma dikkat çekmek diye düşünüyorum” dedi. [caption id="attachment_192042" align="alignright" width="286"] Alper Fidaner[/caption] Fidaner, “Bu sektör ortadan kaldırılıyor” İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun gece 24.00’ten sonra müzik yayınına getirdiği yasağa ilişkin değerlendirmede bulunan Alper Fidaner, “İktidarın pandemiyi bahane ederek sosyal hayatı kendi siyasi tercihleri doğrultusunda yeniden biçimlendirmeye çalıştığını düşünüyorum. Bu sektör ortadan kaldırılıyor. Olağanüstü dönemlerde özgürlüklere getirilen sınırlamalar, zamanla yerleştirilip kalıcı hâle getiriliyor. Bunun çok örneğini yaşadık” diye konuştu. Samet Karadeniz ise karara, “Biz, müziğin, diğer her şeyden daha zararlı olduğunu bilseydik yapmazdık. Bu zamana kadar yaptığımız için de özür dileriz. Cahilliğimize verin” sözleriyle tepki göstererek, şöyle konuştu: “Küresel bir salgına bir önlem paketi geliştirilecekse bunun topyekûn bir şey olması gerekir. Ülkede her şey dip dibe devam ederken, sahne emekçilerinin gelirine mani olacak genelgeler yayınlayıp, aynı emekçilerinin giderleri hakkında hiçbir uygulama yapamayan bir devletsen, bu cümleyi nasıl bitirelim? Eski bakanlardan biri ‘Ben müzik hiç sevmem, dinlemem’ demişti, aklımıza o geldi şimdi gayriihtiyari.” Karadeniz, “İşin en hüzünlü tarafı, hevessizliğin salgın haline gelişi” Pandemi sürecinde toplumun tüm gruplarının dezavantajlı hâle geldiğini kaydeden Karadeniz, “Yapısal olarak daha çok mağdur olan müzik piyasasında, bazılarının şirket politikalarının kurbanı olduklarını” dile getirdi. Karadeniz, “eğlence sektörü” tanımlamasının içine müzikle bağlantılı her işin sokulmasını eleştirerek, “Böyle görüldüğü sürece, pandemi belki biter ama dert bitmez. Çünkü bu bir zihniyet sorunu. Müzik bu kadar tek boyutlu bir şey değil. Biz, kendimizi bu yolla anlatmaya ihtiyaç duyduğumuz için müzik yapan insanlarız. Bu kadarız” dedi. “Lüks tüketim malı” nitelemesinin tüm müzik sekötürünü de içine almasını doğru bulmadığını sözlerine ekleyen Karadeniz, “Lüks tüketim metası olmak nedir, bu anlamlar da tersyüz oluyor sanki. Koskoca futbol takımları bile en ufak bir mali sıkıntıda televizyonlara çıkıp insanlardan para topluyorlar. Düşünün, altı aydır hiç para kazanamayan insanlar var şu dönemde, hemen her meslek grubundan, toplumun hemen her kesiminden... Ve bunlar için hiçbir adım atılamıyor. Müzikle bağlantılı tüm iş kolları da zor durumda uzun zamandır. İşin en hüzünlü tarafı, hevessizliğin salgın haline gelişi” diye ifade etti. Alper Fidaner ise süreçte sektör çalışanlarının önelmeleri ciddiye alarak sessiz kaldıklarını belirterek, “İşin öyle olmadığını, ciddi bir ayrımcılık yapıldığını sonradan öğrendik” dedi. Pandemide müzisyenler nasıl geçiniyor? Pandemi sürecinde müzisyenlerin geçinemediğini belirten Karadeniz, konut, kira ve fatura ödemesinin imkânsız hâle gelmesi nedeniyle tanıdıkları pek çok müzisyenin memleketlerine dönmek zorunda kaldıklarını, ekipmanlarını satan müzisyenler olduğunu ve müzik yapabilmek için müzik harici işlerde çalışmak zorunda kalanların varlığına dikkat çekti. Karadeniz şöyle devam etti: “Bizim, bir işverenimiz de yoktu. Bağımsız çalışan bir müzik grubuyuz. Ara sıra mekânlarla anlaşarak konser veriyorduk. Bunlarda bir düzenlilik zaten söz konusu değildi. Mevsimlik çalışanlar dahi hangi mevsimde nerede çalışacağını iyi bilirler. Biz ayda kaç konser vereceğimizi hiçbir zaman tahmin edemedik. Bunun bir meslek olduğu ve duyarlılıkla yaklaşılması gerektiğini anlatmaya çalışmaktan sesimiz kısıldı madem, o zaman pandemi sürecinde oturup konunun yasal olmayan yanları konuşulmalı. Alın bir “kırmızı” daha. Umarım müzik bütün bunlardan bir anlam çıkarabilir; müzik ve piyasası... Yoksa müzik üretimini el yordamıyla yapmaya devam edeceğiz. Cebimizden verip yılda bir stüdyoya girip bir bestemizi ancak kaydedebileceğiz.” Fidaner de, genelde iş yerlerinin bu süreçte çok zor durumda kaldığını belirterek, “Kimisi aylardır kapalı, açılanlar ağır bir polis baskısı altında. Yine de bir şekilde dayanışma yaşandı. Ancak artık bu iş çok uzadı ve dayanılamaz duruma geldi. Şartlar rahatlayacağına daha da zorlaşıyor” diye konuştu. Fidaner, “Sağlık önlemlerini aksatmadan sınırlamaların ve baskının kaldırıldırılması mümkün” Siyasi tercihlerle sektörün yok edilmeye çalışıldığını vurgulayan Alper Fidaner, “Sağlık önlemlerini aksatmadan sınırlamaların ve baskının kaldırıldırılması mümkün” diyerek, sessizlikten vazgeçilip sosyal bir baskı oluşturulmasının yararlı olacağını ifade etti. Boyalı Kuş adına konuşan Samet Karadeniz ise müzisyenlerin bir süreliğine online konserler yapılabileceği önerisini getirerek, “Bu etkinliklerin ise elbette yetkili merciiler tarafından oluşturulması ya da desteklenmesi gerekir. Bu kadar yalnız bırakılmadığını bilmek bile iyi hissettirecektir müzik erbabına. “Biz sizin mağduriyetinizi görüyoruz” denebilmeliydi. Biz bunlara kafa yorarken saat 24.00 sonrası yasaklar ve yasakların peşi sıra gelen varyantları var tabii... Gölge edilmese ihsan bileceğiz...”

Sektör çalışanlarının açıklaması şöyle:

“Profilimizi kırmızıya boyuyoruz. Eğlence ve etkinlik sektörleri pandemi bahane edilerek yok edilmeye çalışılıyor. Mekanların bir kısmı aylardır kapalı, organizasyonlar yapılamıyor, çalışanlar aylardır işsiz. Açık olan mekanlar ise ağır kısıtlamalar ve baskı ile karşı karşıya. Belirsizlik de cabası. Uzak olmayan bir vadede hepimizin bu durumun kalıcı sonuçlarıyla karşı karşıya kalacağımızı tahmin etmek güç değil. Kaç işletme bu koşullara direnebilir ki? Salgın kontrol altına alındığında eski bildik, müdavimi olduğumuz mekanları yerinde bulma, etkinliklere erişme ihtimalimiz maalesef çok düşük görünüyor. Yerlerini nasıl mekanların ve kimlerin dolduracağını merak ediyoruz. Bu nedenle herkesi çok geç olmadan bu eşitsizliğin son bulması için birleşmeye ve dayanışmaya çağırıyoruz.”