Mehmet Necati GÜNGÖR İtiraf ediyorum. Özgürlüklerden yana olan bendeniz bir dönem sansürcülük yapmıştım. Bu nasıl bir çelişki diye soranlarınız olduğunu tahmin ediyorum. İşte cevabım: Devlet zoruyla. Rahmetli Bakan Cihad Baban’ın bakanlıktan alınması için Turizm Bakanlığı ile birleştirildiğini yazmıştım. Bu olayın hikâyesini “Muktedire kafa atan bakan” başlıklı yazımda anlattım. İlhan bey, yeni Kültür ve Turizm Bakanımız oldu. Ben, o tarihlerde “Kültür” isimli aylık bir bülten yayımlıyorum. İlhan beyin Turizmdeki basın müşaviri Doğan Arcayürek (Cüneyt Arcayürek’in kardeşi) aradı, dedi ki: “Bakanlıklar birleştiğine göre, bizim bakanımız aynı zamanda Kültür Bakanıdır da. Kültür bülteninde sayın bakanın biyografisini yayımlar mısınız?” “Elbette, gönderin yayımlayalım.” Bülten basıldı, dağıldı, ertesi gün yeni bakan tarafından makama çağrıldım. “İçeri girdiğimde bakan, asık suratla bülteni tutarak sordu: Bu ne?” “Bakanlık bülteni efendim.” “Ben böyle şeylerden hoşlanmam kardeşim!” Yanında, yeni genel müdürlerinden birkaç kişi var. Açıkça beni dalkavuklukla suçluyor. İşte o anda “dadaşlık” sigortam attı. Ne pahasına olursa olsun, bu azarlamaya bir cevap vermeliydim. “Siz hoşlanasınız diye yapmadık sayın Bakanım. Kaldı ki ben sizin biyografinizi bilmem. Basın müşaviriniz istedi, onun için yayımladım.” Sözlerim sert geldi bakana. “Peki, çıkabilirsin.” Birkaç saat sonra Personel Dairesi Başkanı aradı. “Konuşmamız lâzım Necati bey.” “Mevzuyu tahmin ediyorum. Birazdan gelirim.” Personel başkanı arkadaşım. “Bakan bey sizin için, bu arkadaşı buradan uzaklaştırın!” diye emir verdi. Yeni bir sürgüne mi çıkıyordum. İlk sürgünümü rahmetli Ahmet Taner Kışlalı zamanda yaşamış, daha hükümet güvenoyu almadan Bingöl’e sürülmüştüm. “Kaderne ne varsa onu görürüz, sen üzülme arkadaşım.” “Ben bir formül buldum. Sürgün yerine, gözlerden kaybolacağınız bir görev önereceğim size. Hem de Ankara dışına çıkmayacaksınız.” “Nedir bu görev?” “Film Denetleme Kurulu üyeliği.” Ne yalan söyleyeyim, o an için cazip geldi. Denetleme kurulunda Genelkurmay, İçişleri, Emniyet Genel Müdürlüğü, Basın-Yayın Genel Müdürlüğü ve Kültür Bakanlığı’nın temsilcileri çalışıyordu. Ben de o kurulun üyesi oldum. Başladık yeni vizyona giren yerli filmleri, ithal edilen yabancı filmleri izlemeye. Film izlemekten o kadar gıda gelmişti ki, sonraki iki yıl boyunca hiçbir filmi izleyemedim. Zira hepsini sansür kurulunda izlemiştim. Her insanın bir defosu vardır. Benim de “sansürcülük” gibi bir defom oldu. O kurul sonradan kaldırıldı zaten. Özür dilerim.