Mehmet Necati GÜNGÖR “İhtilal önce kendi evlatlarını yer.” Sanırım, söz Danton’a ait. Fransız ihtilali sırasında söylenmiştir. Anlamı kısaca şudur: “Devrimi yapan topluluk karşı devrimden o kadar korkar ki, devrimi yaptığınız arkadaşlarınıza da cephe alırsınız.Tek bir devrimci grup kalıncaya kadar bu böyle devam edebilir.” Karşı devrim, kendi gölgesinden korkar. Bünyesine güvenmez. Onun içindir ki, önce kendi evlatlarını yemeye başlar. Son günlerde içeri giren ve serbest bırakılan damatların hikâyesi gibi. Son olarak Bülent Arınç’ın damadı içeri alındı. Ve, sahur vaktinde CNN’de Ahmet Hakan’ın programı. “Fetö’nün siyasi ayağı var mı, yok mu?” Tartışmada iki hanım hukukçu ile iki erkek hukukçu karşı karşıya. İkisi AKP’li, ikisi CHP’li. AKP’li hanım hukukçu “bizde yok” tezini savunurken “kurulmuş zemberek” teorisini uyguluyor. Belli ki ilk seçimde milletvekili olmak istiyor. Kimseye söz hakkı vermeden, saçmalıyor. En sonunda CHP’li erkek hukukçu patladı: “Yeter be, vırvır edip duruyorsun. Sözümü kesme!” Ve devam etti: “Birlikte yürüyen, birlikte ıslanan biz miydik?” “Hocaefendi gel artık, hasret bitsin diyen bizler miydik?” “Tutturmuşsunuz Kılıçdaroğlu, Kılıçdaroğlu...Hay Kılıçdaroğlu kadar başınıza taş düşsün.” Şunu söylemeyi unuttu mu bilmiyorum: “Bu kadar polisi, hakimi, savcıyı, şunu bunu devlete biz mi yerleştirdik?” İktidara göre, bütün bu olanların tek suçlusu Kılıçdaroğlu. 16 Nisan’da adını çok sık duyduğumuz lider. Darbenin baş imamı Kılıçdaroğlu. Hava Kuvvetleri İmamı Kılıçdaroğlu. Kara Kuvvetleri İmamı Kılıçdaroğlu. Jandarma İmamı yine Kılıçdaroğlu. Fetö’cüleri devlete o yerleştirdi. Darbe başarıya ulaşsaydı, Başbakan olacaktı, felek izin vermedi. Siyasi ayak aramayın boşuna. Ne ayaksa, işte, karşınızda duruyor. Atın içeri!