Naz AKMAN / Yozgat’ın Şefaatli ilçesinde yaşayan Salih Zafer, aynı köyden Güllü hanıma sevdalanır. Ailesini de yanına alarak sevdiği kadını istemeye giden Salih Bey’in girişimi başarısızlıkla sonuçlanır. Bu olaya dayanamayan Salih Bey sevdiği kadını kaçırır. Evlenerek köye dönen Zafer çifti burada çiftçilik yaparak geçimini sağlar. Dördü kız üçü erkek çocukları olan ailenin, en büyük kızı terzi Sultan Bektaş bu haftaki konuğumuz. 1960 yılında Şefaatli ilçesinin Güzelli köyünde dünyaya gelen Sultan Bektaş, ilkokulu bitirdikten sonra öğrenimine ara verir. Annesinin bir akrabası ile evlendirilecektir. Henüz ‘On üç’ yaşında olan Sultan Bektaş nişanlanmış, akrabalarının evine gönderilmiştir.Burada bir yıl nişanlı kaldıktan sonra ‘On dört yaşında bir çocuk gelin’ olarak gelinlik giyer, Sultan Bektaş, gözyaşları içinde evlendirilir. 14423978_1323799957631702_1752769518_o Sultan Bektaş çocukluğunda yaşadığı bu dramı da şöyle anlatıyor: “Yaşadığımız köy çok küçüktü, aileler arasında evlilikler oluyordu. Annemin bir akrabası vardı, benim de onunla evlenmemi uygun gördüler. On üç yaşında nişanlanarak Yozgat’a nişanlımın ailesinin evine gittim. O sıralarda nişanlım İstanbul’da çalışıyordu. Sanki evlatlık gibiydim, beni gelinleri gibi değil de kızları gibi seviyorlardı. Evlenmek istemediğim için ailemin yanına gittim, fakat geri gönderdiler. Bir sene nişanlımın ailesinin evinde yaşadım, içimde sadece köyden şehre geldiğim için bir heyecan vardı. KARDEŞLERİME HASRET KALDIM Hoplayıp zıplardım mahallede kızak kayardım. Komşuların kendi aralarında ‘Muharrem Abinin gelini kızak kayıyor’ diye fısıldayarak konuştuğunu duyardım. Ben on üç yaşında bir çocuktum oyuncaklarla oynayarak akşama kadar sokaklarda dolaşırdım. Daha sırtımda kardeşlerimi gezdirirken birden onlardan kopup hiç bilmediğim bir yere gelmiştim. Bütün kardeşlerime hasret kaldım. aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa Bir çocuk evlilikle ilgili ne hissedebilir ki… İlkokulu bitirmiştim, okula devam ederek ilerde öğretmen olmak istiyordum. O dönemlerde öğretmenler köy enstitülerinden gelmeydi ve her şeyden anlıyorlardı. İneğimiz hastalanınca, tarlada ekinlere bir şey olunca koşar öğretmeni çağırırdık. Köyde öğretmenlere çok ihtiyaç vardı, onları ilgilendirmeyen durumları bile danışırdık. Çünkü öğretmen her şeyi bilirdi. Bu nedenle çok özenirdim, ben de öğretmen olacağım derdim. On dört yaşında evlendirildim. Daha bir yılımı bitirmeden çocuğumu kucağıma aldım. Kardeşlerim doğduktan sonra her şeylerine bakmıştım, ben büyütmüştüm. Ama bir çocuk doğurup ona bakmak nasıl bir şeydi bilmiyordum… Zaman içinde bunları da öğrenmiştim.” DİKİŞ NAKIŞLA TERZİLİĞE BAŞLIYOR Küçük yaşlardan itibaren dikiş nakış işlerine meraklı olan Sultan Bektaş, terzilik mesleğine başlamasını da şöyle anlatıyor: “Evde oturunca çok sıkılıyordum, oyuncak bebeklerime el iğnesiyle küçük kıyafetler dikiyordum. Dikiş nakış kurslarına gitmeye başladım oradan öğrendiklerimle evde kendime kıyafetler dikmeye başladım. 1979 senesinde Yozgat’tan Ankara’ya taşındık. Eşimin annesi ve kardeşi dikiş nakış hocasıydı, fırsat buldukça onların yanına giderek bu işi öğrenmeye çalışıyordum. Eve bir dikiş nakış makinesi aldım ve yakın çevremden siparişler alarak ufak tefek işler yaptım. MAHALLENİN YORGANCISI Bir yandan da yorgancılık yapan komşuma özeniyordum. Bu işe de merak saldım, öğrenerek saten üzerine çizip yorgancılık yapmaya başladım. Bütün mahallenin yorganlarını ben dikerdim, işleri evden yapmak çok zor oluyordu. 1991 yılında büyük konfeksiyon şirketlerine iş başvurusu yaptım. Sanayi tipi makineler kullanıyorlardı, ben daha önce evde sadece eski tip dikiş makinelerini kullandığım için işe alınmadım. Sitelerde tanıdığım birinin yanına giderek bu makineleri kullanmayı öğrendim. Yeniden iş başvurusu yaptığımda ‘baş makineci’ olarak işe alındım. Bir süre çalıştıktan sonra çalıştığım yer iflas etti, işsiz kaldım. Akyurt’ta bir atölyede işe girdim iki yıllık çalışmamın ardından yaşanan gerginlikten ötürü işime son verildi. Daha sonra siteler, ulus gibi yerlerde çalıştım, derken Kızılay’a Ertuğ Pasajı’na geldim. Çalışan olarak işe başladım, zamanla iş ortağı oldum. Sekiz yıllık çalışmanın ardından dükkanı devralıp iş yeri sahibi oldum. İşlerden fırsat bulduğum zamanlar da açıktan ortaokul öğrenimine başladım.” Türkiye’nin dört bir yanından siparişler alan Sultan Bektaş mesleğinde bu başarısını da şöyle anlatıyor: “On sekiz yıldır Kızılay da Öztuğ Pasajı’nda terzilik yapıyorum. Denizli’den, Antalya’dan Giresun’dan ve başka şehirlerden müşterilerim kargoyla kıyafetlerini gönderirler. Kıyafetlerle ilgili her türlü tadilatı yapabiliyorum, esnaf olduğumdan müşterilerime karşı iyi davranmaya çalışıyorum. Yakın zamana kadar birkaç iç çamaşır markasıyla beraber tasarım çalışmaları yaptık. Müşterilerim tanıdıklarının tavsiyeleri üzerine geliyorlar. Bütün hayatımı bu işe verdim terzilikle ilgili yapamayacağım iş yoktur. Hatta çoğu meslektaşım ‘bu işi en iyi sultan yapar’ diyerek müşterilerini bana yönlendirir.” bbbbbbbb EMEKLİLİĞİ BEKLİYOR Evlendikten sonra başladığı terzilik mesleğinden emekli olmayı bekleyen Sultan Bektaş, gelecekte gerçekleştirmek istediği hayallerini de şöyle anlatıyor: “Çocukluğumdan itibaren kurduğum tüm hayalleri, emekli olunca gerçekleştireceğim. Hayatım boyunca çalıştım, her şeye ben bakmak zorunda kaldım. Evin erkeği gibi bütün işlere koşturup durdum. Bütün kardeşlerimin düğününü ben yaptım, ailedeki cenaze işleri gibi olayları ben organize ettim. Bir karar verirken yolunu yordamını öğrenip yine ben yaptım, kimse beni yönlendirmedi yardımcı da olmadı. Bu da benim hayattaki en büyük lüksüm oldu. Çünkü kararlarımı sorgulayabilecek, beni kısıtlayabilecek birine fırsat vermedim. Dönüp geçmişime bakınca keşke o zamanlarda da bu kadar cesur, güçlü olabilseydim diyorum. Kendi emeğimi biriktirerek 43 yaşında ev sahibi oldum. Şu an 56 yaşındayım, yakın zamana kadar bankalara evimin son taksitini ödüyordum. Bugünden sonra başka bir gelecek kurma çabası içindeyim. Ankara Gölbaşı’nda bir hobi bahçesi satın almıştım, bir de ayvalıkta zeytinlik… Şehrin gürültüsünden uzaklaşmak istediğimde oralara gidiyordum. Şimdi bir tatil beldesine yerleşerek yaptığım bu işleri geliştirmek istiyorum. Bu yaşımda ehliyet alabilmek için sürücü kurslarına gidiyorum. Araba kullanmak istiyordum, okul okuma hayalimi dışarıdan okuyarak gerçekleştiriyorum. Eksikliğini yaşadığım her şeyi bir bir yaşamaya çalışıyorum. ssssssssssss
Editör: TE Bilisim