Giderek yaygınlaşan akreditasyon uygulaması eleştirilmeye devam ediliyor. Gazeteciler Cemiyeti’nin Özgürlük için Basın (ÖiB) projesinin Nisan ayı raporunda “hunharca katledilen bir savcının cenaze töreninde, Cumhurbaşkanlığında, bakanlıklarda, veya bir firmanın ticari sunumunda basının bir kısmının dışlanması, ötekileştirilmesi, ayrımcılık uygulanması insanlık suçudur. Gazeteciler haberden men edilemezler” denildi. ÖiB Nisan ayı raporunda, Türk medyasının büyük bir kısmının haber alma özgürlüğünün akreditasyon adı altında kısıtlanması sansür ile sınırlanması uygulamalarının çok ciddi boyutlara ulaştığı vurgulanarak “Gazetecinin basın kartının işlevsiz bırakılması, habere ulaşımının engellenmesi veya ‘seçilen’ medya mensuplarına verilen bir imtiyaz olarak sunulması kabul edilemez” denildi. Böylesine bir anlayışın, demokratik yönetimin en temel dayanaklarından olan bilgiye serbestçe ulaşma yoluyla bilinçli tercih yapabilme haklarının açıkça ihlali olduğuna dikkat çekilen raporda, sansürün yeni bir türü olan akreditasyon uygulamasının TBMM’ye kadar uzandığı hatırlatıldı. TBMM’de yapılan yeni düzenlemenin bir nedenle parlamento basın kartları iptal edilen gazetecilerin artık sarı basın kartıyla bile Meclis çalışmalarını takip etmekten mahrum edilmelerine imkan verdiği hatırlatıldı ve bu durumun esef verici olduğu ifade edildi. “Medyada ötekileştirme, ayrıştırma, hedef gösterme, tetikçilik uzun süre ülke gerçeği oldu,” denilen raporda, talimatla manşet atılması, aynı gün içinde aynı başlık ve içerikle bir düzineden fazla yayın organında haber ve yorum yayınlanmasının sıradanlaştığı kaydedildi. Yılın ilk çeyreğinde 23 gazeteci ve dokuz dağıtımcının tutuklanması, bir gazete yazarının öldürülmesi ve 10 gazetecinin saldırıya uğraması endişe vericidir denilen ÖiB raporunda Cumhurbaşkanı veya ailesine “hakaret”ten üç gazeteci ve iki çizer mahkum olduğu da hatırlatıldı. ÖiB raporunda, 17 yaşındaki bir öğrencinin “kaçak, sarayın kaçak” sloganı nedeniyle Cumhurbaşkanı’na “hakaret”ten dört yıla kadar hapis istemiyle dava açılması veya bir gazetecinin beğendiği bir sosyal medya mesajını paylaştığı için bir yıl hapse mahkum olması “ibretlik” olarak tanımlandı. AB Sivil Düşün Programı çerçevesinde Gazeteciler Cemiyeti tarafından yürütülen Özgürlük İçin Basın Projesi kapsamında ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri aylık raporlar halinde kayıt altına alınıyor. 7 Haziran’da yapılacak genel seçimler için siyasi parti liderlerinin propaganda çalışma ve etkinliklerinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da ‘tartışmalı’ şekilde yer aldığına dikkat çekilen raporda, Erdoğan’ın “yeni Anayasa” ve “Başkanlık” sitemine geçiş için bir parti için destek çağrısında bulunmasının, Anayasa da yer alan Cumhurbaşkanlarının tarafsız kalma ilkesine ters düştüğü ve bu konuda şikayetlere yol açtığı belirtildi. CHP’nin hazırlamış olduğu reklam filminin TRT’nin AKP’yi eleştirdiği gerekçesiyle yayınlamama kararının hatırlatıldığı raporda, “resmi devlet televizyonunun tarafsızlık içinde olma gereği ve adaletli seçim ilkeleri açısından problem yarattığı açıktır” denildi. İçeriklerine bakılmaksızın üniversitelerde film ve tiyatro eserlerinin sansüre uğramalarının eleştirildiği raporda, film festivallerinde ise filmlerin sunulabilmesi için Kültür Bakanlığı’ndan “kayıt tescil şartı” gerekmesinin yanlış olduğu vurgulandı. Festivallerde filmlerin sergilenebilmesi için kayıt tescil şartının kaldırılmasının olumlu gelişme olduğu kaydedilen raporda, bu olumlu durumun Sanatın tartışmalı konulara da değinmesinin gerekliliğine vurgu yapılan raporda, Terör bahanesiyle sansür kabul edilemeyeceği gibi teröre destek verilmesinin de makul görülemeyeceği vurgulandı. Raporda terörün her türlü demokratik değerin, özgürlük ortamının ve özgür düşüncenin düşmanı olduğu kaydedildi. ÖiB Nisan ayı raporuna http://www.pressforfreedom.org adresinden ulaşılabilir.
Editör: TE Bilisim