Hilmi ok, hakemliğiyle, hakem hocalığıyla tartışmasız futbol dünyamızın en önemli isimlerindendi. Yurt dışında yönettiği maçlardan sonra övgüyle isminden söz edilmişti. Ligde yönettiği maçlardan birinde, rakip takımın ileri uç oyuncusu ofsayt durumundayken [caption id="attachment_200709" align="alignright" width="176"] Hilmi Ok[/caption] düdüğünü çalmadan tribünden bir taraftarın ofsayt sesi gelir. Sonra Hilmi Ok’un düdük sesi. Bir başka pozisyon ev sahibi takımın oyuncusu ceza alanında düşürülünce, tribünden aynı ses penaltı diye bağırır, yine birkaç saniye sonra düdük sesi. Hilmi Ok gerilmeye başlar… Bir yandan maçı yönetirken, tribündeki sesin sahibini de görmek için dikkat kesilir. Yine serbest vuruş kararı vermek için düdüğü ağzına götürünceye kadar, “faul... faul...” diye bağıran tellere yaslanmış seyirciyi belirler . Oyunun durduğu bir sırada polislerden seyirciyi oradan uzaklaştırmasını ister. Çok bilen seyirci polislerin arasında giderken, Hilmi Ok’a seslenir: [caption id="attachment_200708" align="alignright" width="174"] Nihat Özbirgül[/caption] -“Sen devam et, biraz sonra geleceğim, yine beraber yönetiriz” Ya “Nihat Özbirgül nasıl hakemdi” sorusunu şöyle cevaplayacağım... Nihat Özbirgül’de, döneminin iyi hakemlerindendi. Günlük yaşamında esprili, güler yüzlüydü. -“Ben İnönü Stadı’nda düdük çalınca Taksim’de trafik dururdu” cümlesiyle hakemliğin ciddiye alınması gerektiğini vurgulardı. Gerilimi yüksek bir maçta iki rakip futbolcunun birbirlerine çok sert faulleri sonunda, elini arka cebine götürmüş, futbolcular birbirlerine bakıp: -“Eyvah kırmızı kart çıkaracak” diye endişelenirken, burnunu silmek için mendilini çıkarır.