Olimpiyat oyunlarının mutfağında federasyonlar vardır. O mutfaktan tatsız tuzsuz yemek de, ortalama lezzette yemek de, insanların kuyruğa girdiği bir dünya lezzeti de çıkabilir. Bu mutfağa ve şefe bağlıdır. Federasyon mutfağında çalışan şefi ve diğer çalışanları değiştirmek için, daha başarılı olacak bir şef ve ekibine ihtiyaç vardır. Yoksa eski şef ve ekibiyle aynı şeyleri yaparak şef ve ekibi eskiyi devam ettireceklerinden mutfağa değer katmazlar. Bu nedenle olimpiyat oyunlarını federasyonlar üzerinde inceliyoruz. Federasyonları da yerinde sayan mı, yan gelip yatan mı, yoksa geleceği yakalayan mı diye markalaşmış şirketler üzerinden değerlendirmeye çalışıyoruz. Çünkü dünyada gelecekle ilgilenen iki grup var. Silahlı kuvvetler ve marka şirketler. Diğerleri onları rehber edinerek yollarını bulmaya çalışıyorlar. Silahlı kuvvetler gelecek projelerini gizli tuttukları için ulaşmak imkansızdır. Şirketlerinde gelecek üzerinde çalıştıkları projeleri açıklamadıklarını biliyoruz. Yalnız şirketlerin on yıl önceki gelecek çalışmaları bugün ürün olarak önümüzde olduğundan hikayeleri bize yol işareti olmaktadır. Karışık sorular soran çocuklar ‘İşte öyledir de onun için’ diye suistimalleri ne var ki öyle olduğu için öyledir diye düşünenler, geleceği göremeyenlerdir. Ama bazen aptalca bir soru geleceğin ışıklarının içeri süzülmesini sağlayabilir. Babasının fotoğraf çekmekte olduğunu gören Dr. Edward Land’in üç yaşındaki kızı, ‘sonucu hemen şimdi görebilir miyim?’ diye sordu. Bu masum soru Land’i anında fotoğraf hedefine yöneltti. Birkaç yıl sonra polaroid pazarına çıktığında Land şöyle diyordu. “Biz gerçekten de yeni ürünler icat etmeyi bilmiyoruz. En iyi ürünlerin hepsi var. Sadece görünmüyorlar, keşfedilmeyi bekliyorlar. İsviçreli bir mühendislik danışmanı olan Nicholas Hayek şu aptalca soruyu sordu. “Dünyanın en pahalı saatlerini üreten İsviçre saat pazarının bir bölümünü Seiko ve Citizen gibi Japon firmalarının elinden niçin geri almasın? İsviçreliler düşük fiyatlı saatlerde pazarı gerçekten de Japonlara kaptırmışlardı. İsviçreli saat firmalarının Pazar payı lüks saatlerde %97 iken, ucuz saatlerde %0, orta fiyatlı saatlerde %3’tü. Aslında pazarın büyüme şansı olmayan küçük bölümüne sıkışıp kalmışlardı. Bu yüzden İsviçre’deki saat firmaları iflasın eşiğine gelmişlerdi ve bunlardan ikisini Nicholas Hayek satın almıştı. Hayek bu ikisini birleştirdi ve Swatch ortaya çıktı. Swatch fikri özenli finansal analizlerden değil, İsviçre saat sanayini yeniden inşa etmek arzusundan doğmuştu. Bu ha İsviçreliye Avrupalıya duygusal bakımdan hitap eden bir hedefti. Olimpiyat Oyunlarında kırk ve yirmi madalya arası alanlar; Güney Kore, İtalya, Avusturalya ve Kanada sporda geleceği üretmek için Polaroid ve Swatch kültürlerinin ne kadar değerli olduklarını kavramışlardır. Burada kritik olan, geleceği görebilmek için bakış açısını, çocukları da kapsayacak şekilde mümkün olduğunca genişletmektedir. Bu nedenle bilgisayarda çocuklara yönelik spor oyunları, spor bilgi yarışmaları yapılmaktadır. Katılan her çocuğa puan verilmekte ve ödül kazanması sağlanmaktadır.