Hayatımızda önceden bilebileceğimiz tek şey bir gün mutlaka öleceğimizdir. Bunun nasıl ve ne zaman olacağını ise bilmemiz elbette ki imkansızdır. Bu imkansızı bilebilmek ise kardeşimin yaşamını kurtarabilirdi.

Bundan iki yıl önce 27 yaşındaki dünya iyisi kardeşim heyecan içinde beni arayarak bir ay sonra Pazar sabahı öleceğini söyledi. Çok şaşırmıştım ve intihar edeceğini düşünerek yaşamının hiçbir acısının ölümle ölçülemeyecek kadar çaresiz olamayacağını anlatmaya çalıştım. Kendisini şiddetle azarladım. Biraz sustuktan sonra keşke intihar için hazırlık yapsaydım, diye cevap verdi. Sorununun ne olduğunu sorduğumda ise on gündür kendisini takip eden sakallı bir görüntünün ona ölüme yaklaştığını, bu nedenle yapması gerekenlerin yapılabilmesi için bir tarih verdiğini, bu tarihin ise bir ay sonrasında biteceğini söyledi. Bu kadar saçma bir şeye kardeşimin inanması beni hem çok üzmüş hem de şaşırtmıştı. Görevi nedeniyle Diyarbakır"da idi. Hemen kendisine rapor alıp İstanbul’a gelmesini sağlayacağımı söyleyip biraz rahatlatarak telefonu kapattım. Ailemle görüşerek kardeşimin acilen tedavi edilmesi gerektiğini söyleyerek olanları anlattım. Babam hemen yola çıkarak kardeşimin yanına gitti ve sağlık nedeniyle gerekli izinleri alarak İstanbul’a yanımıza getirdi. Bir iki gün sonra kardeşimle artık her şeyin bittiğini konuşmak istedim ama kardeşim acı bir gülümsemeyle nereye gidersem gideyim o benden önce zaten orada oluyor, de-di. İşin ciddiyetini o zaman anladım ve kardeşimin çok ağır bir sorun yaşadığına karar vererek Dr. Arif Verimli’den randevu aldık. Olayı bütün açıklığıyla anlatması için kardeşime baskı yaptık. Kardeşimi büyük bir dikkatle dinleyen Dr. Verimli yardımcı olabileceğini, iş koşulları nedeniyle kardeşimin ağır bir depresyon geçirdiğini, bu nedenle halüsinasyon- lar gördüğünü söyledi.

Aradan geçen günler boyunca kardeşim iyice içine kapanmış, ne ilaçlarıyla ilgileniyor ne de yaşamak için hiçbir çaba göstermiyordu. Söylediği tek şey ise, «Bana inanmıyorsunuz!» oluyordu. Çok çaresiz ve üzüntü içinde nasıl yardımcı olacağımızı düşünürken bir yakınımız Tekirdağ›da bulunan bir hocanın onu okuyarak kardeşimin içindeki cinleri kovacağını söyledi. Böyle şeylere inanmasak da kardeşimin birazcık olsun iyileşmesi adına her şeyi yapabilecektik. Pazar günü randevumuzu alarak yola çıktık. Tekirdağ›a çok yaklaş- tığımız sırada nereden çıktığını anlayamadığımız bir kamyonet üzerimize hızla gelerek sağ tarafımızdan bize vurdu. Arabada bulunan üç kişinin burnu bile kanamadı. Ama canım kardeşim, oturduğu taraftan darbe aldığı için kollarımızın arasında can verdi. Söylediği son cümleler ise, «Gördüklerim doğruymuş,» oldu ve ruhunu teslim etti.

Beyza KORAY

Adapazarı