Birsen GÜRDİL Yüz yıllardan bu yana insanlıktan yoksun, doğa ve yeşil düşmanı iki ayaklı yaratıklar tarafından çıkarılan orman yangınları yüzünden binlerce dönüm arazi çoraklaşırken, yetişmesi uzun yıllar alan milyonlarca ağacın da kül olmasına sebep olmuşlardır. Tabi doğa tahrip olurken o yerde yaşayan pek çok canlı hayvan ve hatta insanlarda bu yeşil düşmanı yaratıkların kurbanı olmuşlardır. Geride bıraktığımız bu yaz sezonunda kasıtlı olarak yakılan ormanlarımız, toplum olarak hepimizi derinden üzmüştür. Pendik’te ormanı ateşe ver sapık yaratık, kusura bakmayın ben bunlara insan bile diyemiyorum. Elini kolunu sallayarak olay yerinden ayrılışını tiksinti ile nefretle TV kanallarından izlemiştir. İstanbul tarih boyunca orman yangınları ile yüz yüze gelmiş bir şehrimizdir. Osmanlı döneminde de bu kendimiz birçok kez orman yangınları ile alevlere hedef olmuştur. Bugün İstanbul’un pek çok bölgelerinde yükselen gökdelenlerin yerinde yıllar önce ormanların bulunduğu bilinmektedir. Çıplak toprak sevdalısı kişilerin yakıp sahiplendikleri böylesi yangınlar ne yazık ki Osmanlılar döneminde de sık sık meydana gelmiştir. İstanbul’un çevresini saran gür ormanların en büyüğü 1883’ün ağustos ayında meydana gelmiş olan yangındır. Boğaziçi’nde Tokatköy’ü de yutan bu yangından sonra 1887’ninh eylül ayında Çatalca’da yine büyük bir yangın binlerce ağacı yakıp, kül yapmıştır. 1988 yılında başlayan orman yangını Davud Paşa merası dahil devlete ait 150 dönümlük ormanı yakıp yıkmıştır. Yine 1888 Haziran’ında Belgrad Ormanları yakınında bulunan Kısırkaya Ormanı’ da yanmaktan kurtarılamamıştır. Bugün bir şehir haline gelmiş olan Alemdağ’ı, 1892’de Silivri’nin Kılıçlı-ı Kebir Çiftliği’nin bulunduğu bölgede, 1903’ün mart ayında Çatalca’da ve yine Silivri’de, 1903’ün Eylül ayında Şişli’de başlayan orman yangını büyüyerek Küçükçekmece Ormanlarını da yakmıştır. 1908 Nisan’ında Samandıra, 1916’da Beykoz ve Belgrad Ormanları Mayıs ayında Şile, Eylül’de ise Kemerburgaz’da çıkan yangınlar binlerce dönüm araziyi haritadan silmiştir. İstanbul yangınları ile tanınan bir ilimizdir. O yıllarda çevresi yeşil ormanlarla kaplı bu ilimizde, vakıflara ait olan Şili Ormanları ağaç kesenler tarafından çıkarılan bir yangın sonucu güzelim ağaçlık bölge 60 dönümlük bir alanı küle çevirmiştir. Yine 1919 Nisan ayıda bu kez de Ömerli’de çıkan yangında 500 dönüm, 1920 Ağustos’un da çıkan orman yangının da Belgrad Ormanları’nım üç dönümlük bölümü yanmaktan kurtarılamamıştır. Tarih boyuncu güzel yurdumuz, doğa harikası yeşil bitki örtüsü hain ellerin ateşe vermesi ile yok olup gitmiştir. Osmanlı döneminde henüz çevre bilinci olmadığı yıllarda bile çıkar sağlamak amacı ile orman yakanlara en ağır cezalar uygulanmıştır. Kürek çekme cezasının yanı sıra ormanı ateşe verenlerin sağ kollarının bile kesildiği bilinmektedir. Osmanlı döneminde olduğu gibi günümüzde ede maksatlı çıkartılıp tarla açıp, arazi kazanmak isteyen soysuzların ötesinde söndürülmede ormanlara atılan sigaraların sebep olduğu yangınların listesi bir hayli kabarıktır. İşte sigaranın sebep olduğu yangınlar, 1902’de ise trenden atılan bir ateş sonucu yanan orman, 1894 Ekim’inde yine trenden atılan bir ateş sonucu Sinekli ile Çerkezköy istasyonları arasında çıkan yangın, bu arada 1919’da Rum eşkıyalar, Ömerli’de güvenlik güçlerimizi şaşırtmak için yangın çıkartmışlardır. Osmanlı döneminde peş peşe çıkan bu orman yangınlarını önlemek, tedbir almak için bazı yollara başvurmuşlar, hatta Tanzimat’tan sonra çıkartılan bazı kanun ve nizamilerin yanı sıra Fransa orman kanunun örnek alınarak yeni düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Günümüzde ormanlara ve ağaç dikme konusundaki çabalarımız meyvesini vermiş, 14 yılda 1,5 milyon hektar alana sadece 2003-2016 yılları arasında 3 milyar 750 milyon ağaç dikilmiştir.