Bağımsız Trekking (Ankara Dağcılar Birliği Spor Kulübü)’nün yürüttüğü faaliyetler arasında, otizmli çocukları doğayla buluşturmak da yer alıyor. Doğada yürümenin psikolojik ve fiziksel yararlarından herkesin faydalanmasını isteyen kulüp, pek çok projeyi hayata geçiriyor. Hedefleri arasında ofis çalışanları gibi temiz havadan fazla yararlanamayan grupları da doğa yürüyüşlerine dâhil etmek olan kulüp, çalışmalarını 24 Saat Gazetesine anlattı

SULTAN YAVUZ - Ankara’da yer alan birkaç bağımsız trekking grubuyla birleşerek Bağımsız Trekking (Ankara Dağcılar Birliği Spor Kulübü)’nün kurucularından, kulüp başkanı Tahsin Demir 2011 yılında kendilerinden önceki grubun aktivitelerini devralarak, doğa faaliyetlerine devam ettiklerini söylüyor. Ankara’da yaklaşık 16 dağcılık kulübü olduğunu kaydeden Demir, üniversitelerde bulunan grupların ise çok aktif olmadığını belirtiyor. On iki yıldır dağcılık faaliyetleri yapan Demir, önce “Bağımsız Trekking” adı altında bir grup kurduklarını, daha sonra da Türkiye Dağcılık Federasyonu’na bağlı Ankara Dağcılar Birliği’nin parçası olduklarını kaydediyor. Hayata geçirmek istedikleri projeler arasına otizmli çocukları da dâhil eden kulüp, olumlu geri dönüşler aldıklarını belirtiyor. Demir, otizmli çocuğu olan bir arkadaşlarının katıldığı doğa yürüyüşü sonrasında, böyle bir projeye karar verdiklerini anlatarak, şöyle konuşuyor: “Arkadaşımızın çocuğu bizi çok etkileyince, biz de diğer otizmli çocuklara ulaşmaya karar verdik. Ailelerini ve çocukları birlikte doğaya götürüyoruz. Bu kapsamda ilk kez Otizm Vakfı ile iletişime geçtik ve vakfın başkanı bu etkinlikten çok mutlu olacaklarını belirtti. Güdül- Sorgun’a gittik ve sekiz kilometre boyunca bakir doğanın içinde yürüdük. Hem çocuklar hem de aileleri o kadar memnun kaldılar ki, devamını istiyorlar. Çocuklar bu sayede enerjilerini atıyor ve aileleriyle birlikte güzel bir gün geçiriyor. Aileler kendi imkânlarıyla geliyor, biz ise onlara rehberlik ve liderlik hizmeti veriyoruz. Bunun yanı sıra bizim hedeflerimiz arasında kentteki insanları doğaya çıkarmak var. Özellikle ofiste çalışan, temiz havadan mahrum kalmış, ev ve iş yeri arasına sıkışmış insanların doğa içinde yürümelerini istiyoruz. İnsan el değmemiş doğada yürüyor, yaylaya çıkıyor, farklı sürprizlerle karşılaşıyor. Motorlu araç, kafe, restoran yok. Bu nedenle etkinliğe ilk kez gelenler şaşırıyor. Doğaya 20 kişi götürürseniz, içlerinden ikisinin devam etme durumu oluyor ve böylece büyüyoruz.” [caption id="attachment_158546" align="aligncenter" width="600"] Tahsin Demir ve Ali Duman[/caption] “Doğada çorabınızı bile paylaşırsınız” Emekli olmadan önce kısa doğa yürüyüşleri yapan Demir, emekliliğinin ardından eşiyle birlikte doğa yürüyüşlerine ağırlık vermiş. Aktivite sayesinde çok güzel dostlukların da kurulduğunu ifade eden Demir, “Dışarıda her şeyi paylaşamazsınız ama doğada çorabınızı bile paylaşırsınız” diyor. Demir, kulübün kuruluş amaçları arasında, insanların yaşam kalitesinin arttırılması, kültürel doğa sporlarını yaygınlaştırmak ve eğitim vermek olduğunu belirterek, bu sporda yaş sınırı olmadığını, 72 yaşında da yapılabildiğini söylüyor. Malzemeleri nedeniyle pahalı bir spor olduğunu kaydeden Demir, tutkulu bir spor olduğunun da altını çiziyor. Polatlı’da da etkinlik yaptıklarını ifade eden Demir, Polatlı’daki tarihi yerleri araştıran belediyeye bağlı bir grupla iletişime geçerek, 103 kilometrelik bir hat üzerinde Haymana’dan Doğa Tepe’ye kadar yürüdüklerini ve bu güzergâhın Kurtuluş Savaşı sırasında kullanıldığını belirtiyor. Grubun talebi doğrultusunda, Haymana’dan Polatlı’ya kadar verilen rotayı belirleyen ekip, 10 günlük bir yürüyüşle bunu gerçekleştirmiş. Söz konusu rotanın Dağcılık Federasyonu’nun programına da alındığını kaydeden Demir, her yıl 3 ve 8 Eylül’de tüm dağcıların bu rotada yürüyeceklerini belirtiyor. Duman, “Doğada bilmediğim pek çok bilgiyi edindim” Emekli astsubay olan Ali Duman de Bağımsız Trekking Grubu’na 2014 yılında katılmış. Hafta sonları doğa yürüyüşleri yaptığını ifade eden Duman, insanları doğaya götürmek için gruba katıldığını belirtiyor. Tahsin Demir ile birlikte lisanslı rehber olduklarını söyleyen Duman, aynı zamanda Türkiye Dağcılık Federasyonu’nun dağ faaliyetlerine katıldıklarını ve kültürel faaliyetler de yürüttüklerini dile getiriyor. Duman, doğa sporunu şöyle anlatıyor: “Ben emekli asker olduğum için sporu severdim ama emekli olunca hareketlerim kısıtlandı. Dikmen Vadisi ve Oran’da yürüyüşler yapmaya başladım, sonra sosyal medyada grubu görünce dâhil oldum. Doğada yürüyorsunuz, ağaçları, bitkileri tanıyor ve nereye basmanız gerektiğini öğreniyorsunuz. Terapi görevi görüyor diyebiliriz. Bu nedenle de beş yıldır doktora gitmedim. Doktora harcayacağım paranın üçte birini trekking etkinliğine harcıyorum ve kendimi çok sağlıklı hissediyorum. Benden sonra eşim de başladı bu spora. Doğada, bilmediğim pek çok bilgiyi edindim. Belki bir ayakkabıya 1500 lira veriyorsunuz ama o ayakkabı doğada sizi kurtarıyor. Para kısmı aklınıza gelmiyor bile… Gittiğimiz yerlerde otelde değil, çadırda kalıyor ve kendimizi doğanın kollarına teslim ediyoruz.”